Pura Maldad

67 9 2
                                    

   İlk ficim ile karşınızdayım efenimmm🌸
Seveceğinizi umuyorum çünkü ben şahsen konusuna bayıldıwmm
Seviyom siziiiii 💋


.

.

.

.

.

.

.
Günlerden cumartesi. İnsanlar dışarıda gülüp eğleniyor, tatil ve gerçek mutluluğun enerjisi insanların yüzüne yansımış. Jeon dışarıda fakat ne ayakkabısı var nede çorapları. Sokağa atılmasından yaklaşık 3 saat geçmiş, tükendiğini dibine kadar hissediyor, insanların mutluluğu onda yara yapmış. Bu derin yarası açılmaya devam ediyor. Kahkahalar işitiyor, bu kahkahalarda boğuluyor..
.

.

   Çıplak, cılız ayakları ile parka ilerledi Jeon, ayaklarına minik taşlar, camlar battı ama o bunu umursamadı. Canı acıdı ama umursamadı. Parka vardığında insanların delici, aşağılayıcı bakışlarını hissetti ama elinden sadece üzülmek geldi. Bağırmak istedi, "bakmayın bana!" demek istedi ama elinden sadece üzülmek geldi.

   Rastgele bir bank bulduğunda sevinip oturdu Jeon. Minik çantasını yanına koydu ve etrafa bakınmaya başladı. 8-10 yaşındaki çocuklar garip garip bakıyordu ona. Jeon utanıp bakışlarını etraftan alıp gözlerini yere dikti. 20 yaşında olmasına rağmen bebeksi yüzü ve tatlılığından dolayı çok daha küçük görünüyordu.

   Birkaç çocuk geldi yanına, ard arda konuşmaya başladılar. Tam net duyamadı ama yakaladığı birkaç cümle vardı elbet.
  
   "Senin neden ayakların çıplak?"
  
   "Hem kirli görünüyorsun. İğrenç"

   "Seninle oynayacak kimsen yok mu?"

   İşittiği bu cümleler çok ağrına gitmişti Jeon'un. Hissettiği bu aşağılanma duygusunu bastırabilmek adına gözlerini sıkıca yumdu. Çocuklara cevap vermedi, sadece gitmelerini bekledi.

   Küçük çocuklar Jeon'dan cevap alamayınca gittiler. Jeon gittiklerini hissettiğinde yavaşça gözlerini araladı ve derin bir nefes verdi, gözlerini gökyüzüne çevirdi, güneş batmıştı çoktan. Oysa ne çok severdi gün batımını izlemeyi. Parkın boşalmasını fırsat bilerek kendi kendine mırıldandı Jeon. "Olsun, yarın izlerim bende" birkaç kişi hariç kimsecikleri göremedi, şuan gitmelerini çok istiyordu. İnsanların yanında uzanıp uyumaya çok çekiniyordu, belkide biraz daha beklemeliydi uyumak için.

   Bu sürede yapabileceği şeyleri düşünmeye çalıştı, en azından oyalanacak bişeyler bulabilseydi canı sıkılmaz, parmaklarıyla oynamaktan vazgeçerdi. Biraz önündeki çimlerin üzerinde papatyalar gördü, aklına gelen fikirle gülümseyip ilerledi ve papatyalardan taç yapabileceği miktarda toplamaya başladı.

   Çiçekleri toplarken içinden özür dilemeyi ihmal etmiyordu tabi. Belki insanlar biraz da olsa güzel görür düşüncesi ile yapacaktı bu taçı kendi güzelliğinin farkında olmadan. Papatyaları topladıktan sonra kalkıp usulca tekrardan yerine oturdu Jeon, kıvırdı papatyaları, başına göre ayarlamaya çalıştı.

   İşi bittiğinde kimse kalmamıştı parkta, tacını kafasına takıp tekrardan emin olmak adına etrafına bakındı. Gözleri salıncakta takılı kaldı, sallanmak istedi. Evet onu sallayacak kimse yoktu ama kendi kendine eğlenmeyi öğrenmeliydi artık. Kalkıp yavaş ve temkinli adımlarla salıncağa ilerledi, ayakları çıplak olabilirdi ama sallanmak istemişti işte. Yerleşti salıncağa, zincirlerden sıkıca tutunup çıplak ayakları ile salıncağı haraket ettirmeye çalıştı, ayakları yere sürttükçe hafif bir acı hissediyordu.

   Minik dudaklarını dişleri arasına aldı, gülümsedi. Birkaç dakika eğlendi. Gözleri fazlasıyla acıyana kadar sallandı. Artık uyumak adına ayaklandı ve tekrardan bankına ilerledi, minik çantasını açtı. Tek oyuncağı, peluş kaplanına göz gezdirip sevdi onun için oyuncaktan fazlası olan eşyasını. Üzerine örtebilecek bişeyler aradı, ince bir tişört vardı çantasında. Tamam, iş görmezdi ama en azından sırtını kapatabilirdi.

   Çantasını yastık gibi başının altına hizzalayıp uzandı çocuk. Tişörtünü sırtına örtüp rüzgardan dolayı hafıf sallanan salıncağa bakınmaya başladı.

   Daha sonra iyiki karanlıkta değilim diye düşündü, karanlıktan korkardı küçük. Tepesindeki sokak lambasına minnettar kaldı. Günün yorgunluğu  ile gözlerini yumdu Jeon. Ne berbat bir gündü ama, gözlerinden ondan bağımsız akan birkaç damla gözyaşlarına, hıçkırıklarına bile dikkat etmedi. İçli içli ağladı, dikkat etmedi. Minik elleri ile ağzını kapattı ses çıkmaması için. Yavaşça uykunun onu sarmaladığını hissetti, teslim oldu karanlığa tekrardan.

   Başından beri onu izleyen kurtarıcısına bile dikkat etmedi, edemedi Jeon.. 
.
.
.
    Kurtarıcısı yanına geldi, çömeldi ve güzel çocuğa bakındı bir süre, duygusuzca bakındı. Gözlerinde saf kötülüğü barındıran bu adam, biraz daha kirletti çocuğu. Adam sadece merak etti, bu küçüğü kimin bu sefil hale getirdiğini merak etti

   "Sana bunu kim yaptı papatya çocuk?"
.
.
.
EVETTTT, İLK BÖLÜMÜ KAPATMIŞ BULUNUYORUZZZ. KENDİNİZE CİCİ BAKIN, ÖPÜLDÜNÜZ🤭
(Bir smut aşığı olarak, mutlaka smut olucakkk)

YØUR LIPS MY D!CKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin