7. Bölüm

26 3 1
                                    

Ramazan geldi. Herkes oruc tutuyo. Dolayısıyla bende tutuyorum. Bazı günler aim olmuyo ve aklıma bisey gelmiyo. Bu yüzden Bi kac gün yazamadim. Aslında bugün de orucluyum ama okuyanlar var. Onlar için oruçlu oruçlu yazicam. Votelemeyi unutmayın.

Lavanta kokusuyla uyandım. Muhteşem kokuyordu. Pencereleri açtım. Temiz havayı içime çektim ve gardirop a doğru ilerledim. Bi tişört ve kot pantolon alıp kapağı kapattım. Kapıdaki etiketi odamı temizlemeleri için ters çevirdim. Banyo ya girdim. Düş alıp çıktım. Aynadaki görünümüme baktim ve yuzumu burusturdum. Saclarima sekil verip banyodan çıktım.

Damla'dan ( bundan sonra hep Damla'nin ağzından olacak. Ara sıra Mert'in ağzından yazmaya calisicam. )

Hoş bi kokuyla uyandım. Gozlerimi ovusturdum. Yataktan yavaşça kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Kısa süreli bir duş aldım. Aynadaki goruntume baktım. Ardından gülümseyerek banyodan çıktım. Ekoseli kırmızı siyah bir etek ve üstüne beyaz bluzumu giydim. Siyah topuklu ayakkabilarimi ayağıma geçirip banyoya doğru ilerledim. Saçımı taradim ve sekil vermeye çalıştım. Bugün kuaföre gidecektim. Saçımı sarıya boyamak istiyordum ve cok yakışacağına emindim. Kapıyı yavaşça açıp dışarı adımımı attım. Saçlarımı geriye doğru ittim ve holde yürümeye başladım. Resepsiyona geldigimde görevliye gülümseyip dışarı çıktım. Hava oldukça güzeldi. Yol kenarında bir taksi bekledim.

Taksi yaklaştığında elimi sallayıp taksiyi durdurdum. Içine bindim. "Nişantaşı lütfen"

Taksici arabayı sürerken bende cantamdan telefonumu karıştırdım. Telefonu açtım ve annemi aradım.

"Alo anne"

"Alo"

"Benim, Damla"

"Kızım nasılsın? "

"Anne ben guvendeyim sen merak etme. "

"Tamam kızım. "

"Hadi bay bay"

"Kendine iyi bak"

"Sen de "

Taksici durduğunda geldiğimizi anladım ve parayı uzatıp taksiden indim. Önce kahvalti yapmam lazimdi. Gözüme bir kahvaltı yeri kestirip oraya doğru ilerledim. Güneş gözlüğümü taktim. Kahvalti salonuna girdigimde bos bir yer aradim. Ancak yoktu. Ust kata çıktım. Cam kenarında boş bir yer gördüm. Oraya oturdum ve menüye baktim. Yanıma gülümseyen bir beyefendi geldi. Onlugunde 'Günışığı Kahvalti Salonu'

"Buyrun ne isterdiniz? " menüye son bi kez baktim.

"Tost ve portakal suyu" dedim ve gülümsedim. Adam elindeki alete biseyler yazdı ardından gitti. Bende telefondan Mert'e mesaj yazdım.

Kime:Mert
Mert ben bi kahvalti salonundayım. Sonrada birkaç isim var. Beni bekleme.

Mert'e dün küçük ama kullanışlı bir telefon aldım. Güneş gözlüğünün hala gözümde olduğunu farkettim ve çıkardım. Dışarıyı seyrederken burnuma muhtesem kokular gelmeye başladı. Masaya döndüğümde tost gelmişti ve garson geri dönüyordu. Pipeti elime alıp portakal suyu dolu bardağa koydum. Birkaç yudum ictim ardından tosttan normal boyutlarda bir ısırık aldım.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Tostu tabağa bırakıp telefonu açtım.

Kimden:Mert

Benim de küçük işlerim var. Bide evi kontrol edicem.

Telefonu masaya bıraktım. Tostu bitirdim. Kalktım ve çantamı sandalyeden alıp omzuma taktım. Aşağı kata inip kasaya parayı ödedim. Güneş gözlüklerimi takip dışarı çıktım. Biraz mağaza gezdim ardından bir kuaföre rastladım. Içeriye girdim. Kızıl saçlı bir kadin bana yaklaştı.

"Buyrun? "

"Saçımı boyaticam. "

"Şuraya geçin. " oturdum ve kızıl saçlı kadının gelmesini bekledim. Saçımı boyadı. Ardından oradan ayrıldım. Cok guzel olmuştum. Parayı kasaya ödeyip dışarı çıktım.

----

Otelin o ihtişamlı kapısının önünde durdum.Güneş gözlüğümü çıkardım ve kutusuna koydum.Çantamı açmaya zahmet edemedim ve güneş gözlüğünü elimde kendi odama doğru yol aldım.Anahtarı kapıda ki deliğe sokup çevirdim.Kapıyı ittrip içeri girdim ve kartı kapının kenarındaki boşluğa soktum ve ışıklar açıldı.

Işıkların açılmasıyla şok oldum ve birkaç adım geri attım. Inanılmazdı.

Votelemeyi unutmayın

MİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin