Bölüm 1.

90 8 9
                                    

Güneş kremimide çantama koyduktan sonra hazırdım. Bu gün ben, Sinem, Yiğit, Zeynep, Cem abi,ve Polat.. Yani Polat abi.
Bu gün hep birlikte denize gidiyorduk. Sinem ve ben 3 gündür bu günü bekliyorduk. Polat abiyi ikna etmemiz 3 günümüzü almıştı keçi inadı vardı resmen. Sinem abisine "biz sensiz gideriz" dediğinde Polat abinin attığı bakışla söylediği laflar bir bir midesine indi canım arkadaşımın.

"BEGÜÜMM EĞER 3 DAKİKA İÇERİSİNDE BURAYA GELMEZSEN HEMEN ŞU AN GİDİYORUZ."
"BAĞIRMA KIZIM KULAĞIMIN DİBİNDE." diye bağırdı güzel sesli adam.

"GELDİMMM" diye merdivenlerden inince Begüm üzerime atlayacakken Polat abi yakalamıştı.

"Bakıyorumda denize gitmek istemiyorsun herhalde Sinem hanım." diye alayla gülümseyince Sinem durduğu yerden kızgın bakışlar atıyordu bana. Bende karşılık olarak ona dil çıkarmıştım. Kafamı kaldırdığımda Polat abinin bana bakarak gülümsediğini gördüm. Güzel gülümseyen adam.

"Neye gülüyorsun Polat abi?"

"Gerçekten 22 yaşında olman garip."

"Neden ki?"

"Hiç."

Kısa cevapları hiç sevmem. Kaç kere bu yüzden onunla tartışmıştık. Bilerek yapıyordu. Ona göz devirirken, göz deviremediği için göz kırpmakla yetinmişti.
İçimdeki kelebekler uçuşmaya baçlayıp hisslerim yüzümü kızartınca tam gidelim diyecekken abimin sesini duyunca ona döndüm.

"Ulan ne bağırıyorsunuz evin içinde." abimin uykulu çıkan sesi sinemi gülümsetmişti. Kimse fark etmesede benden kaçmazdı.

"Nereye siz böyle?" abimin sesiyle ona cevap verecekken Polat abi abime cevap vermişti.
"Denize gidiyoruz."
"Lan, bana neden haber verilmiyor?"
"Gerek duymadık" diye alayla gülümseydi Cem abi.
Zeynep Cem abiye gülerek koluna vurmuştu.
"Demek gerek duymadınız he? O zaman Begümde hiiç bir yere gitmiyor" demişti i'leri uzatarak konuşan abim.
"Ya sen gelmiyorsan ben neden gitmiyormuşum?"
"Sus kız, abinim senin."
"Abisi ola bilirsin ama onun özel hayatınada karışmazsın herhalde." diye çemkirmişti bir tanecik arkadaşım.

"Karışırım."

"Karışamazsın."

"Karışırım."

"Karışamazsın."

"Karışamam."

"Karışırsın." Sinem bir anda gözlerini pörtletip ağzı açık kalmıştı. Yine aynı şey olmuştu yine abime kanmıştı.
Gözlerini abimden çekip kıpkırmızı yanaklarıyla söylenmeye başladı.

"Geliyorsan gel, gelmiyorsan gelme Yiğit abi."
Abi kelimesini bastırarak söylemişti.

"Durun lan 2 dakikaya geliyorum." diye koşa koşa gitti abim.

Bense onlara gülümseyerek bakıyordum. MaşAllaah çok yakışıyorlardı abimle canım arkadaşım.

Kafamı kaldırdığımda tekrar onunla göz göze gelmiştik. Bu sefer ben gözümü kırpıp başımı "ne oldu?" gibi haraket ettirdim. Bu haraketim onun gülümsemesine neden olmuştu.

Seviyordum işte bu adamı.

Denize gelmiştik, çok güzel gözüküyordu. Şu an Sinem bana güneş kremi sürmekle meşguldu.
Giyindiyimiz mayolar yüzünden erkekler başımızın üstünde duruyordu.

"Ya çekilin biz yüzmek istiyoruz." dedim hepsinin yüzüne bakarak.
Polat abi hiç beklemeden yanıtladı beni.
"E, yüzün işte." dedi tek kaşını kaldırarak.
"Kız kıza." dedi Zeynep.
Cem abi hemen müdahile etmişti.
"Ya bizimle yüzersiniz, yada gidiyoruz."

"Neyse, bırakın ne yaparlarsa yapsınlar. Bizde gidip yüzelim." dedi gömleğini bir çırpıda çıkaran güzel beden.. Yani, neyse.

Yaklaşık yarım saattir onlar ayrı biz ayrı yüzüyorduk. Tabii Zeynep ve Cem abinin bir birlerine bakışlarını görmezsek. Yaklaşık 5 aydır evlilerdi ve daha birlikte doğru düzgün vakit geçiremiyorlardı.

Birden Zeynep suyu sıçratınca hepimiz ona dönmüştük. Sinirden Alper abiyi yiyecek gibi bakıyordu oraya döndüğümüzde hepimizin kanına sinir dolmuştu. Karşımızda bizimkilerin yanına sarı yılanlar doluşmuştu.

"Ben şimdi Cem'i yemezmiyim.."

Benimse yavaştan gözlerim dolmaya başlıyordu. Bu onun yanında ilk kez bir kız görüşüm değildi ama her seferinde içimdeki yangın gitgide büyüyordu. Ne yapacaktım ki? Neyi olarak gidip sinirlenecektim? Ben onun için sadece bir arkadaştım.

Kızın ellerini boynuna dolamasıyla birlikte gözümden düşen damlaya engel olamadım. Sevmiyordum bu huyumu, ona sinirlenmem gerekiyorken benim böyle durumlarda sadece kalbim kırılıyordu. Sanki karısıydım yada sevgilisiydimde kalbimi kırıyordu.
Yaklaşık 3 buçuk yıldır ki ben abimin en yakın arkadaşına aşıktım. Bu gerçekler aklımdan çıkmazken gözlerimi onlardan ayırmıştım.

Zeynep daha fazla dayanamayıp. "Ay yok, ben bunları parça parça edeceğim." dediği gibi Cem abinin üzerine yürüyordu.
Ben ve Sinem olduğumuz yerde kalmıştık. Sinemde üzülüyordu o daha bana bile aşkını itiraf edememişti ki. Hatta belkide kendine bile.

Zeynep arkasına dönüp "Ne dikiliyorsunuz? Abileriniz elden gidiyor."

Elden giden bir tek abilerimiz değil, diye geçirdim içimden.

"Doğru ya, sarı yelloz kimde benim abime sırnaşıyor." diye öne atıldı Sinem. Ama abisinin yanındaki sarışın değildi ki, esmerdi.

Kolumu yakaladığı gibi sürüklemeye başladı beni. Suyun içerisinde ne kadar hızlı yürüye biliyorsak öyle gidiyorduk. Neyseki suda olduğumuz için ağladığım anlaşılmıyordu.

Bizi ilk gören abim olmuştu. Artık Sinemin gözünde ne gördüyse gözlerini kaçırmıştı. Koskoca Yiğit Çakmaz gözlerini kaçırıyordu.

Zeynep gittiği gibi sarışının saçlarını eline dolamıştı. Sanırım gerçekten parçalayacaktı. Cem abi Zeynepi uzaklaştırmaya çalışsada Zeynepin içinden tam bir şeytan çıkmıştı. Sanki hep bu günü bekliyordu.

Bense suyun içerisinde durmuş onların kavgalarını bitirmelerini bekliyordum. Sinem abime bakamazken abisi gözlerini üzerimden çekmiyordu. "Kız kardeşi" olarak gördüğü kızdım ya o yüzdendir.

Burada kalmanın gereksiz olduğunu düşündüğümden denizden çıkıp şezlongun altına gelmiştim. Abimler hala oradaydı ama onu görememiştim. Yanındaki o kızda yoktu, herhalde bir yerlere gitmişlerdir. Bu düşünceyle başımı arkaya attığımda bir çift karalarla karşılaştım. Gözlerim içine bakıyordu. Ona ne kadar kırılsamda onu görünce içimdeki hissler beni mahv ediyordu.

Onu görünce başımı kaldırıp biraz yana kayıp oturmuştum. Birden omuzlarımdan sarkan havluyla irkildim.

"Islaksın, hasta olacaksın yine."

Her ay grip olduğum için haklıydı. En son Sinemle bizim halıları yıkarken suyla çok oyalandığım için hasta olmuştum ve ondan bir ton azar yemiştim.

"Teşekkürler, Polat abi."

"Rica ederim, bücür."

Kaşlarımı hızla çatmıştım. Bücürde neydi?

"Ben 22 yaşındayım, bücürde nereden çıktı?"

"Sen benim için hala 6 yaşında onunla oynamadığım için ağlayan küçük bücürsün."

"Ya, o zamanlar çocuktum ve tek arkadaşım sizdiniz."

Gülmeye başlamıştı. Onun birkaç saniye gülüşü için ömrümü verirdim.

Son.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇEKİRDEK MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin