Earthypas; 4 Element Krallığı

3-) Tören

Odadaki gergin hava, açık pencereden gelen temiz havaya karışmış gibi odayı yavaş yavaş terk ederken prenseslerin hazırlığı da bitmişti. Hepsi bir kendilerine bir diğerlerine hayranlıkla bakıyorlardı. Taç giyme törenine çok az kaldığı için heyecanları da artmıştı. Periler odayı terk ederken bu sefer prensler içeri girdiler. Blaise bir varise hiç yakışmayacak şekilde uzun bir ıslık çalarak ikizine bakıyordu. "Sen harbiden yakıyorsun ikiz." Dedi kardeşini kendi etrafında döndürürken. Blaise ikiz kardeşinin egosunu nasıl tatmin edeceğini biliyordu. Onu övme işini bitirdikten sonra diğer prenseslere döndü. "Hepiniz çok şık görünüyorsunuz." Afra ve Nixie ona teşekkür ederken Darla ya yaklaşıp "Gözlerimi senden ayırmak zorunda olmam çok acı. Hâlbuki durup saatlerce bu güzelliği izleyebilirim." Dediğinde Darla önce cevap vermedi. Sonra gayet düz bir tonda "Sende iyi görünüyorsun Blaise." Dedi ve Lucas in yanına geçti. "Hepiniz çok şıksınız." Morgan ise bu muhabbetten sıkılmış olacak ki "Evet herkes süper, hepimiz mükemmel görünüyoruz ama bu odada sekiz kişiyiz, hepimizin birbirini övmesi yıllar sürer o yüzden bu kadar övgü yeter." Dedi. "Zaten aşağı inmemiz gerek, tüm konuklar gelmiştir."

Bunun üzerine sekiz varis merdivenlere yöneldiler. Merdivenlerin bitiminde anne ve babaları onları bekliyordu. Kraliçe Grace nin gözleri dolmuştu. Adena ve Blaise ebeveynlerinin önünde durduklarında Kraliçe Elda "Bu kadar büyüdüğünüze inanamıyorum." Dedi fısıldar gibi. "Sizi kucağıma aldığım gün dün gibi gelirken şimdi taç giyme töreninizi yapıyoruz..." Kral Vukan ise Adena ya bakıyordu. "Ne oldu?" Dedi Adena babası onu uzun uzun incelerken. "Bu gün reşit sayılıyor olsan da her zaman benim küçük prensesim olarak kalacağını biliyorsun değil mi?" Adena nın gülümsemesi tüm yüzüne yayılırken "Bende hep küçük prensin olarak kalacağım değil mi?" Diye sordu Blaise. "Hayır senin çoktan büyümüş olman gerekirdi." Oldu Kral Vukan ın cevabı.
Kraliçe Elda eşine karşılık "Ama benim gözümde her zaman boyundan uzun kılıçlarla alıştırma yapıp her gece 'ne zaman kral olacağım?' diye soran küçük prens olacaksın." Dedi. Adena duygusal konuşmaları sevmediği için sıkılmaya başlamıştı.  "Biz artık içeri geçsek iyi olur. İsimleriniz okunduğunda sırayla yerlerinize geçeceksiniz." Kraliçe tam gitmek için bir adım atmıştı ki Adena onu durdurdu. "İlk bizim adımız okunacak değil mi?" Kraliçe ona hayret dolu gözlerle bakıp "Sabah olanlardan sonra daha ileri gidemeyeceğini düşünmüştüm ama yanılmışım. İnanılmaz bir egon var Adena, umalım da sonunu getiren bu olmasın." Dedi ve salona girdi. "Sabah ne oldu ki?" Blaise ye cevap vermeden önce annesinin arkasından kapanan kapıya bir süre öylece baktı. "Sonra anlatırım."

Kısa süre sonra büyük taş kapı tekrardan ardına kadar açıldı. "Ateş elementinin varisleri, Prenses Adena ve Prens Blaise." "Hazır mısın ikiz?" Adena derin bir nefes aldı. "Hazırım." Adena, Blaise nin koluna girdi ve yavaş yavaş yürüyerek salona giriş yaptılar. Onlar içeri girince salondan büyük bir alkış koptu. Ateş varisleri sahneye çıkana kadar kimseye bakmadılar. Sahneye çıkınca konuklar karşısında hafif bir reverans yaptıktan sonra onlara taçlarını ve asalarını takdim edecek kişi olan kraliyet büyücüsü (ve Earthypas te ki tek büyü okulunun müdürü) olan Bay Smith e baş selamı verip tahtalarına geçtiler. Diğer varisler çağırılırken Adena salonu inceledi. Geniş sahnenin ortasında, en sağda kendi tahtı onun yanında Blaise nin tahtı vardı. Tahtlarının oturma kısımları ve sırt kısımları koyu kırmızı, geri kalan yerler altındı. Gereğinden fazla uzun olan tahtın üstteki iki ucuna ateş sembolü işlenmişti. Yanlarındaki iki taht toprak varislerine aitti çünkü oturma yerleri yeşil olan bu tahtların uçlarına ağaç sembolü işlenmişti. Onların yanında bulunan koyu mavi tahtlar hava varislerinin, en köşedeki açık mavi tahtlar da su varislerinindi. Önünde uzanan geniş salon gerçek devasaydı. Sahnenin önünde geniş bir boşluk bırakılmış, boşluğun bittiği yerlerde kare masalar başlamıştı. En önde kraliyet üyeleri, onların arkasında soylular, geri kalan yerde de halktan peri ve insanlar vardı. Salonun tavanı çok yüksekti. Tavandan sarkan kocaman avizeler ve süsler vardı. En arkada da tüm duvarı kaplayan geniş pencereler.