İkimizde nefes nefese kaldığımızda geri çekildik. Elini belimden çektiğinde dengemi bir an kaybettim ve tam düşecek gibi olurken tekrar belimden tutup kendine doğru çekti. Sanırım bir an bacaklarımı kullanmayı unutmuştum. 25 yaşına kadar hiç öpüşmemiştim. Sebebi ilk öpücüğümü eşime saklamak istiyordum ancak olmuştu işte. O an kendimi tutamamıştım. Ben bunları düşünüp gözlerimi kaçırırken Dong belimdeki elini çekmeden doğrudan gözlerime bakıyordu. Ben yerimden kıpırdadım ve Dong yavaşça elini belimden çekmişti. O belimi bırakır bırakmaz arkama bile dönmeden pıtı pıtı arabaya doğru koşup yolcu koltuğuna yerleştim.Dong'un yüzüne bakamıyordum sanki biraz önce nefessiz kalana kadar öpüşen ben değilmişim gibi... Uzun sürmeden Dong'da şoför koltuğuna yerleşmişti. Anahtarları taktı ve arabayı çalıştırdı. İkimizde tek kelime etmiyorduk. Böylece yarım saat boyunca o araba kullandı ben de dışarıyı izledim.
"Bu benzinlikten yakıt almalıyım. Yakıt azalmış." dedi arabayı kullanırken. Ben dışarı doğru bakıyordum. Başımı hiç o yana çevirmeden "tabi" dedim. Sesim belli belirsiz çıkıyordu. Sesimin çatallı çıkmasına kızmıştım. Elimle hafifçe dudaklarıma vurdum. Ah Nehir ah. Ne dertler aştın başına. Arabayı benzinliğe çekmişti ve görevliye bir kaç şey demişti. Görevli ona Korece bir şeyler dediğinde başının üzerindeki aynada kendine baktı. O an ben de başımı onların olduğu yöne çevirdim. Dong'un dudaklarında pembe rujumun izleri vardı! Hemen çantamdan ıslak mendil çıkardım ve başka yöne bakarak ürkek tavırlarla hiç o yöne bakmadan mendili Dong'a uzattım. Dong'un ve benzin görevlisinin kıkırdağını duyuyordum. Arabadan iner inmez bu dünyadan yok olmayı diliyordum!
Dong benzini aldıktan sonra yola devam etmiştik. Bir süre daha sessizce seyahat ettikten sonra sessizliği ilk bozan Dong oldu.
" Şey saat geç oldu. Kalacak yerin yok. Yanlış anlama ama benim evime sürmemde sakınca var mı?" sesinin tonu bir yükselip bir alçalıyordu ve duraklayarak soruyordu. Bu panik hali gözüme tatlı görünmüştü. Ancak haklıydı. Kalacak yerim yoktu! Parmak uçlarımla alnıma bastırdım ve ne yapacağımı düşündüm. Aramızdaki geçen bu şeyden sonra evine gitmem kesinlikle doğru değildi. Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Düşün düşün...
"Sorun değil, sabah erkenden ayrılırım. Tabi, senin için de sorun değilse." dedim gereksiz yere kendinden emin çıkan ses tonumla. Dediğim anda pişman olmuştum ama başka çarem yoktu. Saat neredeyse gece üç olacaktı.
"Değil, tabi." dedi ve yüzüne yerleşen gülümsemeyle eve doğru sürmeye başladı. Fazla uzun sürmeden eve gelmiştik. Ancak bir sorun vardı. Onlarca kamera evinin önünde bekliyordu. Dong'da fark edecek olacak ki arabayı geri geri sürmeye başladı ve yüzündeki gülümseme yerini sıkkınlığa bıraktı.
"Planda bir değişiklik yapmak zorundayız gibi görünüyor. Şimdi bir otele gidersek ve fotoğraflarımız çekilirse işler karışır. Ne yapacağız?" dedi sesi gerginleşmişti.
"Sabah olana kadar arabada kalalım. Bu saatte kimseyi rahatsız edemeyiz. Benim için sorun değil." dedim. O da başını hafifçe salladı. Arabayı bir anda sağa kırdı ve hızlandı. On beş dakika sonra kimsenin olmadığı bir restoranın önünde durmuştuk.
"Burası bir arkadaşımın yeri. Anahtarı bende var. Bu gece biraz rahatsız olacak ama burada kalalım. Arabada uyumaktan daha iyi." diyerek arabadan indi. Ben de peşinden indim ve onu takip ettim. Ben iner inmez anahtarla arabayı kapattı. Benden bir kaç adım önde yürüyordu. Restoran tahtadan tek katlı eski bir restorandı. Aslında uzun zamandır kapalı görünüyordu. Oldukça bakımsız görünüyordu. Dong kepenkleri kısa sürede açtı ve telefonun feneriyle sigorta kutusunu aramaya başladı. Işıkları yakmamız gerekiyordu. Bir süre sağda solda dolaştıktan sonra Tezgahın üzerindeki duvarda olduğunu fark edip sigortaları kaldırdı. Restoran bir anda ışıl ışıl olmuştu ve etraf aydınlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYAHAT AŞKI
Storie d'amoreAşkı hissetmek tamamen yeni bir duyguydu. Bu hareketlerimin sebebi nedir? Sanırım delireceğim. "Bir yolculuk başladığı an, hayat başlar. Ancak değişim beklenmediktir." Bu değişim beni derinden sarsıyor.