Chan ile sadece günaydın ve iyi gecelerden ibaret konuşmalarımızla geçen üçüncü gündü bugün.
Minho'dan öğrendiğim kadarıyla kendini çalışmaya vermiş, öğünlerini bile aksatır olmuş.
Tabiki Chan nasıl diye sormadım. Minho chan'ın sürekli dalgın olduğunu ve bir şeyler düşündüğünü anlatıyordu jisunga. Bende kulak misafiri oldum. Nedeni öğrenmek icin diretsede Chan sadece uykusuz olduğunu söyleyip geçiştirmiş.
Bende bu süre içerisinde oldukça aksattığım okulum için ufak ufak çalışıyordum. Hazırlık olduğumdan pek bi yoğun programım olmasa da kafamı meşgul tutmak benim için de en iyisiydi. Tıpkı Chan'ın yaptığı gibi.
Şimdi odamda üstümdeki yatak pijamalarımı çıkarıp basit bir sweat ve eşofmanla değiştiriyordum.
Bu gece Changbinde toplanacaktık. Bir süredir aksayan ve sönen iletişimimizi bu gece ile tekrardan harlamaktı amacımız.
Vestiyerdeki montumu da giydikten sonra kontrol ettim üstümdekileri.
cüzdan, evin anahtari ve telefon. hepsi yanimdaydi.Kapının kolunu kavrayıp açmamla eş zamanlı zilin sesi tüm evde yankılandı.
Karşımda ise göz altları en son gördüğüme kıyasla oldukça koyu, yüzünün her bir yanını esir almış yorgunluk ile Chan duruyordu. Yeni dus aldığı belli olan nemli saçlarında bukleleri kıvrılmış dağılmıştı olduğu yerlere.
Yüzümdeki bariz şaşkınlık ile ona bakarken gülümsedi yorgun dudakları.
Sonra üstüme düştü bakışları.
"yanlış zamanda mı geldim?"
kalbimdeki korları ateşe veren sesiyle sorduğunda en az yüzü kadar sesi de belli ediyordu yorgunluğunu. o an burukca gulumsedim.
"yok hayır. marketten bir şeyler alacaktım ama minho'ya da soylebilirim. sorun yok"
kafasını salladı usulca. Eger changbinlere gideceğimi bilse gitmem için diretir hatta kendi bırakırdı eve. ama yapamazdım onu bu halde bırakamazdım.
"gelsene" diyerek tuttuğum kapıyı sonuna kadar açtım.
Üstündeki ceketi çıkarırken kapadim kapıyı ve bende montumu çıkardım ve astığı ceketinin yanina astım.
"odama geçebilir misin?"
söylediğim şeyle tekrar salladı kafasını. konusmaya bile mi mecali yoktu.
Chan odama giderken banyoya girdim bende. Elime aldığım saç kurutma makinesi ile odama döndüm.
Ucuna oturduğu yatağımda onu oyle görünce sımsıkı sarılmak istedim. Yapacaktım elbette ama öncelikle halletmem gereken bazi şeyler vardı.
"bu soğukta ıslak saçla nasıl dışarı çıkabilirsin cidden aklım almıyor"
bana kaldırdı bakışlarını
"boğuluyormuş gibi hissettim evde. çabucak çıktım"
çattığım kaslarımla baktım ona. sinirli görünmem lazımdı ama chan bu halime kahkaha attı. gülüşüyle sanki bir sis gibi dağıldı aramızdaki gerginlik.
"kaşlarını öyle yaptığında korkmalı mıyım?"
"korkmalısın tabiki. şimdi gel şuraya daha fazla kızdırma beni"
dudaklarında hala asılı tebessümle oturdu gösterdiğim yere. prize taktığım makineyle saçlarını kurutmaya başladım.
kafasını kaldırmış masumca bana bakarken dayanamayıp küçücük bir öpücük kondurdum dudaklarına. tebessüm eden dudakları gerildi ve büyük bir gülücük haline geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
young and stupid | jeongchan
Fanfictionjeongin tiktokta viral olan " abimin arkadaşına" akımını yapmak ister.