eml yb diye darladigi icin atiyom ve bu bolum cok ucubeydi bnce aklima hicbi sey gelmedi...
+82****
pist
asagi insene
kapinin onundeyim????
+82****
ya hyunsuk
benim jihoon
numarami kaydetmedin mikim oldugunu gorebiliyorum
ne isin var evimin kapisinin onunde+82****
konuscaz
hadi gel ya
cok soguk
konusalim gideyimamk
evimi nerden buldun
sapik misin+82****
hay aq
ben ne diyorum o ne diyor
GELSENE OGLUM ASAGI
GOTUM DONDU
(görüldü)"Bahçede biri mi var?" Doyoung gece karanlığında tam göremediği sokağa perdenin aralığından bakarken söylemişti. Pencere kenarından ayrılıp bana döndüğünde bıkkınca göz devirdim. "Evet adı Park Jihoon olan bir hırsız bahçede." dediğime gülüp az önce yerleştiğim koltukta yanıma oturdu.
"Hava soğuk, neden dışarıda duruyormuş?" ben cevaplamak için ağzımı açamadan telefon çalmaya başladığında iç çektim. "Dur tahmin edeyim, seninle konuşmaya geldi ama sen yüz vermiyorsun." yorgunca başımı salladım.
"Neden Hyunsuk,? Onu isteyen zaten sen değil miydin?"
"Öyle, hala istiyorum ama bilmiyorum. Ne yapmam gerekiyor emin değilim." Doyoung'a çaresizce baktığımda gülümseyip omzumu sıktı.
"Kapıyı aç da içeri gelsin, mutfakta konuşun. Ben odamda olacağım." Kısa süreliğine oturduğumuz koltuktan kalkarken kafam hala karışıktı. Doyoung da bunu hissetmiş gibi arkamdan itekleyerek beni kapının önüne kadar ilerletti ve geri adımlar atarken konuştu.
"Ne yapacağım ne edeceğim diye düşünüp durma Hyunsuk, anı yaşa lütfen." O odasına girerken son defa gözlerini kırptığında derin bir nefes alıp sokak kapısına döndüm tekrar.
Tek katlı müstakil bir apartta -bu civarda çokça bulunuyordu- yaşadığımız için kapı direkt bahçeye açılıyordu, bunu göz önünde bulundurarak sakince kapıyı açtım. Merdivenlere oturduğu için arkası kapıya dönük bir adet Jihoon önümde duruyordu. Açılma sesini duyduğu gibi ayaklanıp bana baktığında sakinleşip konuşmak için bir iki saniye bekledim.
"İçeri gel."
Jihoon şaşkın bir bakış atıp gözlerini kırpıştırarak içeriye adımladığında kapının önünden çekilmiştim. Elleri soğuktan kollarının altına yerleşmiş bir şekilde içeriye girip öylece durduğunda sokak kapısını kapattım ve sakin olmaya çalıştım. O da üstündeki montu çıkarıp vestiyere asarak tekrar dibimde bitmişti yine, elinden tutarak mutfağa yürüttüm. Yüz vermiyor olsam da aptal kalbim heyecanlanmadan edemiyordu.
Mutfağa girdiğimizde o kapıyı da ardımızdan kapattım çünkü biliyordum Doyoung kesin bizi dinlerdi. Yüzümü sıvazlayıp gözlerimi ovuşturarak Jihoon'a sandalyeye oturması için işaret verdim. Garip bir şekilde sessizdi.
"Seni dinliyorum Jihoon."
Direkt konuya dalmamı beklemiyor olmalıydı ki kaşlarını şaşkınlıkla hava kaldırıp bana bakmıştı. "Hyunsuk ben..." Ayakta dikilerek onu korkutmayı bırakıp karşısındaki sandalyeye yerleştim ben de. Konuşmaya nasıl başlayacağını bilemiyor gibiydi.
"Hyunsuk ben senden çok hoşlanıyorum." dedikten hemen sonra dudaklarını birbirine bastırıp hafifçe kaşlarını çattı. Ben de her ifadesini izliyordum. "Hoşlanmak değil sanırım hissettiklerim, Hyunsuk ben sana aşığım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
god or gun, dowoo
Fanfictiondaisydobby: sayin park jeongwoo ilah misin silah mi cabuk soyle 12 saniyen var jwoobv: ne diyon kardes • treasure kim doyoung & park jeongwoo texting + düzyazı, slowburn [© 2023 • kyudohwanjeu]