Seonghwa
Bugün yine geç saate kadar çalıştıktan sonra eve gelmiştim. Saat geç olduğundan Hongjoong'un uyuduğunu düşündüğüm için çantamdan anahtarımı çıkarmış ve olabildiğince sessiz bir şekilde kapıyı açmıştım. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra odamıza doğru yürürken salonun ışığının yandığını fark edip adımlarımı o tarafa çevirdim. Hongjoong başını elleri arasına almış hafifçe öne eğilmiş bir şekilde oturuyordu.
"Sevgilim uyumadın mı?"
"Uyumadım Seonghwa."
Buna şaşırmıştım. Çünkü bana şu zamana kadar sadece bir sorun olduğu zaman adımla seslenirdi. Demek ki bir şey vardı. Hızlı bir şekilde onun yanına ilerleyip ona sarılacağım sırada Hongjoong benden uzaklaşmıştı. Buna daha çok şaşırmıştım.
"Bebeğim ne oldu? Niye uzaklaşıyorsun?"
"Bana bebeğim deme Seonghwa. Ben bıktım artık bu idol olma hevesinden, sen hala bıkmadın mı?"
"Niye böyle diyorsun bebeğim?"
"BANA BEBEĞİM DEME DEDİM SEONGHWA! O stüdyoda gece yarısına kadar kalıyorsun çoğu zaman hatta bazen gece yarısını bile geçiyor."
"Bu benim hayalim ama Hongjoong."
"Bıktım artık anlıyor musun?! Seni her aradığımda pratik yapıyorum diyorsun veya açmıyorsun. Hatta artık acaba beni sevmiyor mu başka birisini mi buldu diye düşünüyorum! Zaten ne uğraşıyorsan, bir şey becerebildiğin yok Seonghwa! Yetersizsin anla artık bunu! YETERSİZSİN PARK SEONGHWA!"
Diye bağırarak bir şey dememe izin vermeden telefonunu, cüzdanını ve ceketini alarak evden çıktı. Beni arkasında öylece bırakmıştı. Halbuki ben sadece hayalimi gerçekleştirmeye çalışıyordum. Ama onun beni sırf bu yüzden bıraktığına inanamıyordum, inanmak istemiyordum. Bunları düşünürken o koltukta, son konuşmamızı yaptığımız koltukta kaç saat ağladığımı bilmiyorum. Sadece sabaha karşı uyuduğumu hatırlıyordum.
-
Uyandığımda oturarak uyuduğumdan dolayı vücudumun uyuştuğunu fark ettim. Uyuşukluğu gidermek için biraz hareket ettikten sonra aklıma dünkü yaşananlar doldu. Yeniden gözlerimin dolmasına engel olamadım. Neredeyse 3 yıllık ilişkimizi yok saymış ve beni bu evde anılarımızla beraber bırakıp gitmişti.
Bir süre sonra ağlamaktan boğazımın kuruduğunu fark edip su içmek için mutfağa doğru adımlamaya başladım. Mutfağa girdiğimde ilk gördüğüm şey masanın üstündeki evimizin ,artık ikimizin değildi, anahtarıydı. Su içtikten sonra anahtarı alıp yatak odama yöneldim. Evet artık ikimizin değildi. Hatta büyük ihtimalle ben de yeni bir yere taşınacaktım. Çünkü artık o yoktu. Dün çok kesin bir dille konuşmuş, bugün de evin anahtarını bırakıp gitmişti. Bu yüzden onunla anılarımızın olduğu bu evde kalamazdım. Buna dayanamazdım.
Odama girdikten sonra yatağa oturup anahtarı çekmecenin üstüne koydum ve dolabı açtım. Çünkü eğer gittiyse eşyalarını da almıştır diye düşünüyordum. Zaten almıştı ve bavulu da yoktu. O artık gitmişti. Ama gitmeden önce söylediği şeylerden en can yakanı yetersizsin demesi olmuştu. Tek güvendiğim, sevdiğim kişi ve sürekli ne olursa olsun yanımda olacağını söyleyen kişi ona bu sıralar vakit ayıramadığım için benden ayrılmıştı.
Ona çok çalıştığımdan vakit ayıramadığımın farkındaydım ve bunu en kısa sürede telafi etmeyi planlıyordum. Onu da anlıyordum. İlgisizliğin ne olduğunu en iyi ben biliyorum çünkü. Anne babam ben küçükken ölmüş ben ise ondan sonra ilgisiz bir şekilde yetimhanede büyümüştüm. Sonra da kendi başımın çaresine bakmıştım. Onunla sevgili olduktan sonra ise ilgi görmenin nasıl bir duygu olduğunu yıllar sonra tekrar hissetmiştim.
İdol olma hayalim de annem sayesindeydi. Her zaman sesimin çok güzel olduğunu söylerdi. Ben de tabii şarkı söylemeyi çok seviyor ve ileride de bırakmamayı düşünüyordum. Annem de bu kadar sevdiğimi bildiğinden beni idol olmaya yönlendirmişti. Ben de tabi ki istemiştim Annem o trafik kazasında gözlerini sonsuzluğa kapatmadan önce "Ne olursa olsun hayalinin peşini bırakma Hwa'm ve çabala ben seni yukarıdan izliyor olacağım." demişti. Ondan sonra da beni seven ve destekleyen tek kişi Hongjoong'tu. Ona aşırı güveniyor beni hiç bırakmayacağını düşünüyordum. Ama yanılmıştım.
Odada biraz ağladıktan sonra bu evde daha fazla durmak istemediğimi fark ettim. Bu yüzden annemi ve babamı ziyaret etmeye karar verdim. Aynı zamanda da ev bakmayı düşünüyordum.
Hızlı bir şekilde montumu giyip telefonumu ve cüzdanımı aldıktan sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım. En yakında ki durağa ilerleyip bindikten sonra arkalarda cam kenarına oturmuş başımı cama yaslamıştım. Onun beni bırakmasına hala inanamıyordum ama ne kadar istemesem de artık onun yokluğuna alışacaktım. Zorundaydım.
Mezarlığın yakınlarında ki durakta indikten sonra mezarlığa ilerlemiştim. Annemlerin mezarının yanına geldiğimde yere oturdum.
"Anne, baba sizi o kadar özledim ki. Baba sen genellikle şehir dışında olsan bile aramızdaki bağ hiç kopmamıştı. Sana söyleyebilecek çok bir şeyim yok ama yine de seni ne kadar uzakta olsan da sevdiğimi bilmeni istiyorum. Ve anne senin bende yerin çok büyük. Hatırlıyor musun bana o kaza gününde ölmek üzere olmana rağmen hayalinden vazgeçme demiştin. Hiç vazgeçmedim anne hep daha çok çalıştım. Ama tek güvendiğim kişi beni yarı yolda bıraktı ve bana söylediği son söz ise yetersizsindi. Onun beni 3 yıldır desteklediğini sanarken bu düşüncesi yeni mi çıktı yoksa zaten 3 yıldır böyle mi düşünüyordu diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Artık o ev anılarımızla beraber başkasının evi olacak. Çünkü satacağım. Artık onsuz bir hayata geçiş yapmam gerek. Şimdilik gidiyorum ama hayalim için çabalamaya devam edeceğim. Hoşça kalın."
Deyip göz yaşlarımı silerek oturduğum yerden kalkıp mezarlığın çıkışına yürümeye başladım. Şu kısa zamanda ne kadar çok ağlamıştım. Acaba idol olmak istemeseydim benimle kalmaya devam eder miydi?
Oradan çıktıktan sonra bir emlakçıya giderek isteklerime göre hemen bir daire almak istediğimi söyledim. O da tam isteklerime uygun bir kaç daire olduğunu söyledi ve o dairelere sırasıyla baktık. En sonunda bir tanesinde karar kılmış en kısa sürede taşınmak istediğimi söyleyip ödemeyi yapıktan sonra son gecelerimi geçirmek için şuan ki evime yürüyordum.
Eve girdikten sonra sırayla her odaya tek tek baktım. 3 yıl boyunca her odada farklı anılar biriktirmiştik. Ama tekrar ağlamak istemediğim ve bu evden ne kadar çabuk gidersem o kadar iyi olacağı için eşyalarımı toparlamaya başladım. O sırada da saat daha çok geç olmadığı için bir nakliye şirketiyle anlaşmıştım.
Ama işler benim için daha zordu. Şuan da üniversiteye onsuz devam edecektim, çalıştığımız kafe de artık olmayacaktı. Çünkü büyük ihtimalle ailesinin yanına Anyang'a gitmiştir diye düşünüyorum. Onsuz bir hayat çok zor olacaktı ama buna zamanla alışacaktım. Umarım Hongjoong bir gün karşılaşırız ve sen yaptığından pişman olmuş olursun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Did You Never Believe Me? | Seongjoong
Teen Fiction2 yıl. tam 2 yıl olmuştu onu görmeyeli. kendisini terk edeli. onunla aynı grupta olmasına sevinmeli miydi bilemiyordu. ona yine güvenebilir miydi bilemiyordu. tek bildiği ona karşı hala duygular beslediğiydi. (idol au)