Sebebine söylesem ne değişecekti?!

42 6 2
                                    

1 Yıl Sonra

Seonghwa

1 yıldır ondan kaçıyordum. Aslında kaçmaya çalışmıyorum, sadece uzak durmak istiyorum. Yine de çok zor. Çünkü ne kadar kabul etmek istemesem de içimde ona karşı hala bir şeyler var. Ama kabul etmek istemiyorum işte. Çünkü tek güvendiğim kişi oydu ve o da beni terk etti. Kim bir anda kabullenip affedebilir, hiç bir şey olmamış, güveni sarsılmamış, paramparça olmamış gibi davranabilir ki. O beni o gece silmişti. Ben ne yapabilirdim ki.

Şimdiyse pratik odasında yeni şarkımızın dansına çalışıyorduk. Tabi benim yine ara ara nefesim kesiliyordu. Ama şu ana kadar hiçbiri anlamadı. Bir süre sonra üyeler dinlenmek için kenara geçerken ben yine geçemedim. Daha iyisi için dinlenmek istemedim.

"Hyung, sen de dinlen. Kaç saattir çalışıyoruz."

"Sorun yok Yeo, ben iyiyim."

Tabi ki de iyi değilim. Çok yoruldum ama duramam. Dans hocamız ve menajerimiz de kenarda oturuyordu. Benim durmayacağımı bildikleri için de bir şey dememişlerdi.

Dans etmeye devam ediyordum. Aynaya bakınca Hongjoong'un bana baktığını gördüm ve o hep kaçtığım gözlere baktım. "Dur artık" der gibi bakıyordu. Duramam. Duramam Hongjoong. Hele ki bu sorunumun nedeni olan kişiyle göz göze geldikten sonra yapamam. 

O an daha da hırslandım. Şarkı bittikçe tekrar tekrar başlattım. Yaklaşık 7 kez tekrar etmiştim. Şimdi 8.'yi yapıyordum. Ama bir sorun vardı. Şarkının ortalarına doğru nefesimin kesildiğini, ellerimin titremeye başladığını, bacaklarımın beni taşıyamadığını, başımın döndüğünü hissediyordum. Nefes kesilmesi, titreme ve bacaklarımın beni taşıyamaması normal. İlk hastalığımı öğrendiğimden bu yana da baş dönmesi yine ara ara vardı. Ama bu kez bir şey daha vardı. Kan... Burnum kanıyordu. Daha önce hiç olmamıştı. Sanırım kendimi çok zorladım

O anki hissettiklerimle daha fazla ayakta duramadım ve sert bir şekilde yere düştüm. Menajer ve dans hocamız hemen yanıma geldi. Ama diğerleri şoka girmiş gibiydi. Orada daha fazla dayanamadım ve gözlerimi kapattım.

-

Yavaşça gözlerimi açmaya başlamıştım. Anlaşılan hastanedeydik. Ben gözlerimi açınca Yunho'nun sesini duydum.

"Hyung sonunda uyandın."

"İyi misin hyung?"

"İyiyim Woo."

Herkes endişeli gözlerle beni izliyordu. Normaldi. Onlara söylememiş ve bir anda bayılmıştım.

"Ben Kyung hyungla doktoru çağırayım."

Diyip odadan çıktı San. Kısa bir süre sonra odaya girdiler.

"Tekrar merhaba Park Seonghwa."

"Doktor Yang?"

"Evet."

"Tanışıyor musunuz?"

"Evet. Seonghwa 3 yıl önce de gelmişti. Ama beni dinlememişsin Seonghwa."

"Üzgünüm. Kendimi durduramadım."

"Kendini durdurman gerek ama. 3 yıl önce sadece baş dönmesi, titreme ve nefes kesilmesiyle gelmiştin. Ama bu kez burnun da kanamış. Kendini aşırı derece de zorlamışsın. Sana o zaman söylemiştim, bu bir hastalık olarak kalacak diye ama kendini bu derece zorlamaya devam edersen başka hastalıklara da davetiye çıkarmış olursun."

"Bundan sonra daha dikkatli davranacağım."

"Şu anda her şey normal gözüküyor. Serum bittikten sonra taburcu olabilirsin. Kendine dikkat et. Görüşürüz.

"Peki, görüşürüz."

Dedikten sonra odadan çıktı Doktor Yang. Benim de bir süre sonra serumum bitmişti. Bu yüzden biz de yurda döndük.

-

Kyung hyung bizi bıraktıktan sonra gitmişti. Diğerleri de salona geçmişti.

"Hyung-"

"Üstümü değiştireyim önce."

"Peki."

Hongjoong'la kaldığımız odaya gelmiş üstümü değiştirmiştim. Kapıyı açıp çıkacaktım ki kapının önünde Hongjoong vardı. Yanından geçip yürümeye başladım.

"Seonghwa niye söylemedin."

"Önemli bir şey değildi."

"Seonghwa bu önemli bir şey."

Cevap vermiyordum.

"Seonghwa hastalığın olduğunu bilmeliydik."

Salona girmiştik ama benim de sabrım tükenmişti.

"Seonghwa bari bana söy-"

"Sebebine söylesem ne değişecekti!"

"Ne?"

Herkes şaşkınlıkla bakıyordu. Anlaşılan Hongjoong da böyle bir tepki vermemi beklemiyordu. Diğerleri anlamıştır zaten hastalığımla ilgili olduğunu.

"Sebebi nasıl ben olabilirim?"

"O günü çok çabuk unutmuşsun!"

"Unutmadım Seonghwa. Unutamadım. Ama çok pişmanım. Özür dilerim."

"Ne için. Beni terk ettiğin için mi, bana beceriksiz dediğin için mi, beni yetersiz gördüğün için mi, bana yalan söylediğin için mi ya da bana güvenmediğin için mi! Ne için!"

"Seong-"

"Ben herkesten, kendimden bile çok güvenmiştim sana. Ama sen stüdyodan geldiğimde söylemiştin bana bunları; hiçbir şey becerebildiğin yok, boşuna uğraşıyorsun, yetersizsin, belki de başkasıyla çıkmaya başladın... O gün ne kadar çok ağladım biliyor musun? Senin bu sözlerinden sonra kendimi o kadar yetersiz bulmaya başladım ki hep daha fazlası, daha iyisi olmak için uğraştım. Yine de bu düşünceden vazgeçemiyorum. Ve sen Hongjoong. Sırf hayalim yüzünden 2 yıllık ilişkimizi yok saydın o gece."

"Ben hep özür dilemek için seninle konuşmaya çalıştım ama sen hep kaçtın."

"Sence o kadar kolay mı? Değer verdiğin, sonuna kadar güvendiğin birisi seni terk etse özür dilediğinde hemen affeder misin? Ama komik olan şu ki seni bir türlü unutamadı. Aklımda, kalbimde. Bu yüzden de kendime çok kızdım. O beni terk etti, bana güvenmedi, artık bir ilişkimiz yok, onu sevmemeliyim diye çok düşündüm. Ama olmadı."

İkimiz de ağlıyorduk. Üyelerin varlığını unutmuş her şeyi söylemiştim. Ama o sırada hiç beklemediğim bir şey oldu. Hongjoong dudaklarıma kapandı ve yavaşça öpmeye başladı. İlk şaşkınlıkla hiç bir şey yapamadım. Kendime gelince ben de karşılık verdim. Dudakları hala yumuşacıktı.

Ayrıldıktan sonra yavaşça sarıldı.

"Özür dilerim Seonghwa. Her şey için çok özür dilerim."

Çabucak affedemem diyordum ama sanırım çoktan affetmiştim bile.

Did You Never Believe Me? | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin