Serhan'a karşı suçlu hissettim ben hep. Zannettim ki hep suçlu olan taraf bendim. Her neyse Serhan elimi tuttuktan sonra odasından çıktım. Odama gidip bir hışımla boşanma dilekçesini imzaladım. Ben tam odadan çıkarken Yaman Ali girdi içeriye. Mutluluğu yüzünden okunuyordu. (benim hikayede Umut ölmüyor.)
-Anne yürümeye başladı Umut. Tedaviler işe yarıyor.
Bir anda duraksadı ve yüzümdeki ifadeyi gördü.
-Anne iyi misin sen? Bembeyaz olmuşsun.
Galiba artık gerçekleri söylememin vakti geldi diye düşündüm. Her şeyi bir bir benden duymalıydı. Yeni bulduğum oğlumu kaybedemezdim.
-Yamancığım seninle bir şey konuşacağım. Dışarı çıksak olur mu? Ama önce babana bir şey verip geliyorum.
Serhan'a imzaladığım anlaşmalı boşanma dilekçesini verip çıktım. Şaşırmasının sebebini anlayamamıştım. O sıralar yani. Şimdi yaptıklarını bir bir Güven'den dinleyince midemi bulandırıyor.
Yaman beni zaten kapıda bekliyordu. Arabayı sürerken hiç konuşmadık. Ben nasıl söyleyeceğimi düşünürken gelmişiz meğer. Yaman Ali'nin "anne" deyişiyle kendime geldim. Arabadan indik. Beni meyhaneye getirmiş. Burası... Gördüğüm an tanıdım tabi.
-Merhabalar hoşgeldin Yaman oğlum.
-Merhabalar ..... abi (valla adını unuttum keskwjdjs) Bu da annem.
Başımı sallıyorum ben de memnun oldum dercesine. Ama zaten tanıyorum adamı. Aşkımıza ilk tanık olan insandı.
-Sizi gözüm bir yerden ısırıyor. E tabi yaşlılıktan hemen tanıyamıyoruz. Ben size şöyle güzel bir sofra kurayım.
Boş masalardan birine geçtik. Her şeyin gelmesini bekledik. Daha doğrusu ben söze giremedim.
-Evet annem seni dinliyorum.
-Biz babanla boşanıyoruz oğlum.
-Nasıl yani? Neden ki?
-Bak şimdi anlatacağım şeyler belki de benim suçum ama dinlemek zorundasın.Söyleyeceklerim bitene kadar ne kadar zor olsa da gitme lütfen.
Tanıdık bir ses duyunca duraksadım. Zaten Yaman Ali'nin gözleri de oradaydı. Güven'in sesiydi bu.Yanında da bir kadın varmış meğer. Selam vermek için yanımıza geldiler.
-Çocuk ne işiniz var burada.
-Doktor annem bir şey konuşmak istedi, öyle buraya getirdim. İsterseniz siz de gelin sonra konuşuruz biz.
"Yok biz baş başa yemek yiyeceğiz." dedi Güven yanındaki kadına bakarak. Meğer eşiymiş.Tabi sonradan öğreniyorum bunu.
Ben tek kelime edemedim. Uğruna gemileri yakacağım adam başkasıylaydı. En acısı da bana böyle bakması gerekirken ona öyle bakmasıydı. Ben söylemekten vazgeçmiştim galiba. Nasıl bu işten kurtulacağımı düşünüyordum. Tam da görüş mesafeme oturmuştu Güven.Kadının da sırtı dönüktü. Ara sıra göze göze geliyorduk. Kalbimi sökse şurda canım daha az acırdı. Ben cümleleri toparlamaya çalışırken Yaman'ın telefonu çaldı.Hemen geliyorum deyip kapattı telefonu.
-Anne bir saate geleceğim lütfen bekle burada beni.
-E oğlum bıraksana beni de eve.
-Anne sen anlatmadan biz buradan gitmeyeceğiz.Gerçekten işim çok kısa bekle beni burada.
-Eh peki.
Ben de rakımı alıp dışarı çıktım. Daha fazla ikisini görmeye tahammülüm yoktu. Bir yandan rakıyı kafama dikerken bir yandan da dolduruyordum. Çok hızlı gidiyordum ama umrumda değildi. Güven bir anda gelip
"Yavaaş ol bakalım." deyip aldı elimden kadehi.
-Nedenmiş o?
-Ben sana bakmaya bile kıyamıyorken sen neden kendini harap ediyorsun Neslihan?
-Sen bana neden diye mi soruyorsun? Geliyorsun burada bir kadınla karşımda yemek yiyorsunuz ya.
-Sen peki nasıl yaptın 4 çocuğu Neslihan? Üstelik sevmediğin bi adamdan? Hiç mi gelmedim aklına.Ben kendime tekrar gelmek için çabalarken sen nasıl geldin kendine? Şimdi gelip de bana aşık taklidi yapma.
O an o kadar yakınlaşmıştık ki, yakından görebiliyordum uzun süredir ilk defa. Galiba haklıydı, ben onu tanıyamamıştım belki de. Güven beni bırakmaz diyememiştim. Koskoca bir pişmanlıkla bakıyordum yüzüne. Birden yüzümü avuçlarının içine aldı.
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
Ben seni düşünüyorum, seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Günümüz, ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Trenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.
Her şey biliyor, her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi
Üstüne titrediğimi
Geldiğimi
Gittiğimi
Hadi! ~Cemal Süreya
Sözü bittiği anda ayak sesleri duyduk.Eşi gelmiş.Ben bi anda o görmeden geriye çekildim. Meşhur tanışma gerçekleşti.
-Aa canım duymadım geldiğini.
-Merak ettim uzun süredir yoksun da.
Ben de söze girdim hemen.
-Biz Güvenle okuldan arkadaşız,eski anıları yad ediyorduk.
Kadının ilgisini çekmiş olacak ki yandaki sandalyeyi yanımıza çekip oturdu ve konuşmaya başladı.
-O zamanlar çok can yakar mıydı? Sevgilisi var mıydı? diye gülerek konuşmaya başladı.
-Ay yoktu.Demek ki aşkını beklemiş,çok yakışıyorsunuz.
Evet aynen böyle dedim.Az önceki şeyler hiç yaşanmamış gibi..
Bir silah sesi duyduk sonra, Yaman'ın anne diye bağırışı geldi kulağıma bir anda. O an dünya dursun diye Allah'a yalvarıyordum.Hemen yerimden kalkıp meyhanenin önüne koştum.