28 8 1
                                    

"Acele edelim." Wooyoung önden giderken söylemişti. Chan onu kolundan tutup durdurmuştu.

"Dikkatli olmalıyız. Kısıtlı zamanımız var biliyorum ama öylece elimizi kolumuzu sallayarak gidemeyiz." Wooyoung pes edip kabul ettiğinde Minho bu sefer herkese öncülük ediyordu. Havası çoktan kararmıştı.

Dört tarafı duvarlarla çevrili olan koca bölgeyi sonunda bulmuşlardı. 2 gün boyunca burayı arıyorlardı. Gördükleri kişilerden zorda olsa bilgi almışlardı -daha çok döverek- konuşturmuşlardı.

"Sizcede kapının etrafında koruma olmaması biraz şüpheli değil mi?" Changbin elindeki silahı daha sıkı kavrarken sormuştu. Minho ise çoktan demir kapıyı yavaşça aralamıştı. Başını açtığı aralıktan soktuğunda karanlıkta görebildiği kadar temiz olduğunu teyit edip içeri girmişti.

"Çok kolay oldu" Seungmin Minho'nun arkasından içeri girerken söylemişti. En son Chan de içeri girdiğinde kapıyı arkasından kapatmıştı. Hiçbir yöne sapmadan önlerindeki düz yolu takip etmişlerdi. Etrafta bir sürü ev vardı ama hiçbirinde ne bir ışık ne de bir hareketlilik vardı.

Felix duyduğu hırıltılı sesle gözlerini kocaman açmış hemen elindeki fenerle sesin geldiği yöne dönmüştü.

"Sorun ne?" Jisung yanına gelip sorduğunda Felix'in tuttuğu yere fenerini çevirmişti. Onları fark etmeyen arkadaşları çoktan uzaklaştığında ise bu seferde arkalarından hırıltı gelmişti.

Jisung ve Felix göz göze gelirken yavaşça ve titreyerek arkalarını dönmüşlerdi. Üzerlerine koşan zombileri görmeleriyle Jisung çığlık atıp Felix'i kolundan tuttuğu gibi arkadaş gruplarının yanına koşturmuştu.

Minho duyduğu çığlıkla dehşete düşerken Jisung'un yanında olmadığını daha yeni fark ediyordu. Hepsi durmuş üzerlerine bağırarak koşan ikiliye çatık kaşlarla izliyorlardı.

"Neler oluyor?" San biraz öne doğru yürüdüğünde Felix ve Jisung da çoktan yanlarına gelmek üzereydi. Sonunda zombi ordusu karanlıkta onların arkasından ortaya çıktığında Changbin de Felix'e doğru koşup elinden tuttuğu gibi sol taraftaki ara sokağa çekiştirmişti.

Seungmin de Wooyoung ve Chan'ı kolundan tutup ters yöne koşmalarını sağlamıştı. Yeji ve Ryujin en önde çoktan topukları yağlamışlardı.

Minho ise bağırarak üzerine atlayan Jisung'u havada kucaklayıp başka bir ara sokağa girip koşturmuştu. San en arkada kaldığı için hepsine sövsede Yeji ve Ryujin'in peşinden gitmişti.

Sonra ise telsizden gelen hışırtıyla Jisung kucağında olduğu Minho'nun sırt çantasından telsizi alıp cevaplamıştı. Hyunjin'in sesiyle Minho'nun arkasındaki zombileri anlık unutup arkadaşının sadece adını söyleyebilmişti ama yaklaşmakta olan zombiye fark edince Minho'nun çantasındaki elmayı alıp kafasına fırlatmıştı.

Zombi neye uğradığını şaşırıp koşmayı kestiğinde arkasından koşanlar da ona çarpıp yere düşmüşlerdi.

"Hahaha! Salaklar!" Jisung son olarak el haraketini de çektiğinde Minho evlerden birine girmeyi akıl etmişti.

Jisung'u kucağından indirip hâlâ soru soran Hyunjin'e Minho cevap vermişti. En son da Chan konuştuğunda telsizi kapatmıştı. Şuan ses çıkarmadan zombilerin uzaklaşmalarını beklemeleri gerekiyordu.

"Hyunjin kurtulmuş..." Jisung gülerek söylediğinde Minho da başını yasladığı duvardan yavaşça ona çevirmişti.

"Ne? Neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl bakıyorum?" Minho sırıtarak sorduğunda Jisung tekrar konuşacakken karanlıktan çıkan siluet ile dehşete düşmüştü.

Minho onun ifadesini görünce kaşlarını çatmıştı ki başına değen soğuk metal ile nefesini tutmuştu.

Resident Evil / SKZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin