Merhaba! Uzun zaman oldu :')
Hâlâ okuyan var mı bilmiyorum aslında fici ikinci kez silsem mi diye düşünmüştüm ama birden bölüm yazasım geldi o yüzden okuyorsanız kendinizi belli edin ki daha sık bölüm atayım 💜•••
Yaprakların çıtırtısı, hafiften esen rüzgarın sesiyle hoş bir ahenk oluşturmuştu. Jimin bu huzurlu anın tadını çıkarıp gözlerini yummuş yeşilliğin arasında bir süre kestirmişti.
Sakin bir alan için kampüsün dışına çıkmıştı çünkü buranın üniversiteli gençleri çok fazla gürültü çıkartıyordu.
İç çekti.
Öğleden sonraya az bir zaman kalmıştı. Yan yana gelmesi tehlikeli iki şahısla grup ödevini yapmak için buluşması gerekiyordu.
Açıkçası ne ruh eşi seçilmiş olan alfayla ne de kendinden farklı statüye sahip kişileri küçük gören deltayla bir arada bulunmak istemiyordu.
Hayat bazen istemediğimiz şeyleri yaptırdığından söylenecek pek söz yoktu. Huzur dolu sakin bölgesinden ayrılıp buluşma yerine gitmek adına otobüs durağına yürüdü.
Gözlerini çevrede gezdirdi. Seul gerçekten güzel ve ışıl ışıl bir şehirdi ama bazen kalabalık seli onu bunaltabiliyordu bunca zaman sakin bir yerde yaşarken bir anda kalabalık bir şehrin ortasında bulmuştu kendini. Sanırım bunaldığını hissetmesi normaldi.
Biraz sonra beklediği otobüs gelmiş ve hızla binmişti. İki durak gideceğinden şarkı dinlemeyecekti. Uzun yolculuklarda daha çok şarkı dinlemek keyifliydi.
On dakika sonra sanki otobüsten farklı bir dünyaya inmişti. Renk renk boyanmış binaların duvarları graffitiyle süslenmişti. Jimin'in sevdiği birkaç anime karakteri bile vardı.
İlgiyle anonim sanatçıların yaptığı graffitileri inceledi. "Seni hissedebiliyorum Jeon."
Bir dakikadır arkasındaki alfanın onu seyrettiğini fark etmişti. Rahatsız edici olduğunu düşünüyor ama rahatsız hissedemiyordu. Omegası yüzünden.
"Biliyorum."
Jungkook tek kelime ettikten sonra Jimin'in yan tarafına geçti. Şimdi de omegasının kusursuz yan profilini izlemeye başlamıştı.
"Beni dikizlemeyi keser misin? Rahatsız edici."
Jimin birkaç adım sola giderek küçük elini duvarda gezdirdi. Jungkook da peşinden adımlamış yine aralarındaki mesafeyi azaltmıştı.
"Rahatsız olmadığını feromonlarından anlayabiliyorum."
Jungkook'un cümlesi bitmeden Jimin sinir bozucu bir şekilde güldü. "Bilerek salmadığım o feromonlar. Ah onları umursama."
"Jimin ikimizde aynı durumun içindeyiz. Kaçmanın bir faydası olmayacak."
Kırmızı saçlı omega bir şey demedi. O zaten kaçmak yerine savaşma taraftarıydı. Nasıl olacağını bilmesede bir şekilde bu ruh eşi saçmalığını sonlandırmayı umuyordu.
"Graffiti yapmak ister misin?"
Jungkook kenara bıraktığı poşeti alıp havaya kaldırdı. Beyaz poşetin içinden graffiti spreyleri belli oluyordu.
Jimin'in gözbebekleri heyecanla büyüdü. "Evet."dedi hiç düşünmeden. Sanatla ilgili her şeye varım demeye dünden razıydı.
"O zaman boş bir duvar bulmaya gidelim."
Jungkook poşeti tutmayan diğer eliyle Jimin'in elini kavradı. Birlikte attıkları üçüncü adımda Jimin anca kendini geri çekebilmişti.
Omegasının sızlanmasını önemsemedi. Jungkook'un izinsiz elini tutması sinirini bozsada onunda alfasına uyarak bilinçsizce hareket ettiğini düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rock and Love
FantasyYonsei üniversitesinin gözde rock grup lideri dominant alfa Jeon Jungkook ile İskoçyadan yatay geçiş yaparak Yonsei üniversitesine gelen Park Andre Jimin'in hikayesi. "Seninle rock yapmak istiyorum." - Kitap kapağı @sutlukahvehayat tarafından yapılm...