Bölüm 3

30 5 1
                                    

Hayat bazen sizi öyle yerlere savururki bugüne kadar yaşadıklarınızın esas hayat hikayeniz olmadığını, hikayenizin daha yeni başladığını anlarsınız.

Bende tam olarak o anlardan birindeydim.

"Sende kimsin?" Bu sorunun ardından donakalmış, kendimi, kim olduğumu cevap veremeyecek hale gelmiştim. Boş boş adamın suratına bakarken kaşları çatılı bir şekilde beni izliyordu.

"Birinden mi kaçıyorsun?" Dediğinde sonunda cevap vermem gerektiğini fark ederek başımı sağa sola sallayarak reddettim. Beni buradan indirmesi gerekiyordu.

"Hayır."

"Bir yere mi gidiyorsun?" Diye sordu bu sefer. Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. Ayışığının gösterdiği çehresine bakarken aniden belinden bir bıçak çıkardı, yüzüne dışa ay ışığı bıçağa yansıdığında yüreğim korkuyla hopladı, lakin o bıçağı aniden yukarı doğru fırlattı, ağaca tutunan ip kesilirken birden aşağı düştüm. Dudaklarımdan dökülen çığlıkla bir çift kol bedenimi sıkıca sarmaladı. Gözlerim şok içinde aralanırken üzerimdeki fileye benzer ipleri ittim.

"Sakinleş. Sana zarar vermeyeceğim." Dediğinde nazikçe beni yere bırakıyordu. Üzerimdeki iplerden kurtulurken hızla geri geri adım atarak ondan uzaklaştım. Bu adamın kim olduğunu bilmiyordum, ben buradaki kimseyi tanımıyordum! Kimseye güvenemezdim.

"Hangi saraydan geliyorsun?"

"Bilmiyorum." Diye cevap verdim. Sarayın adını unutmuştum. Hem belki bu adam onlara düşman olabilirdi, onlara düşman olduğu için ya bana zarar verirse? Adamın bıçağı vardı ve daha deminki atışına bakılacak olursa silahlar konusunda iyiydi. Kendimi riske atamazdım.

"Tereddütünü görüyorum. Lakin sana zarar vermeyeceğim. Sadece yardım etmek istiyorum." Dediğinde gözlerimi kuşkuyla üzerinde gezdirdim, altında siyah bir pantolon vardı, üzerinde ise krem rengi bir kaban. Saçları uzundu, alnına dökülen tutamları vardı, gözleri benim gözlerime fazlasıyla benziyordu, benimkiler gibi koyu renkti.

"Herhangi bir köye ulaşmaya çalışıyorum."

"Yani birinden kaçıyorsun?"

"Hayır!"

"Kimden?" Huysuzlanarak yüzüne baktım, nereden anlamıştı?

"Viran." Kaşları hayretle kalktı. Ardından güldü. "Viran'ı kovalayan değilde ondan kaçan bir kadın. İşte şimdi ilgimi çektin." Sırıtarak dediği şeyle gözlerindeki ifadeye baktım, kötü niyetini belli eden bakışları yoktu, ya kendini çok iyi gizliyordu ya da gerçekten kötü niyeti yoktu.

Ayrıca Viran'ı kovalayan derken? Kadınlar Viran'ı neden kovalıyordu? Ah, sapık mıydı? Kadınlar öfkeli oldukları için onu kovalıyor olabilirdi.

"Sapık olduğu için mi onu kovalıyorlar?" Safça sorduğum soruyla gülmeye başladı, attığı minik kahkahayla anlamsızca suratına bakarken suratımdaki ifadeden zevk aldığını belli eden bir ifade vardı.

"Ne? Sapık mı? Viran bunu duysa seni sarayın çatısından aşağı sallar." Demesiyle gözlerim korkuyla açıldı, o adam her şeyi yapabilecek kadar korkunç bir adamdı. Dediğim şeye pişman olurken çenemi tutamadığım için kendime sövüyordum.

GalanthusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin