2. Bölüm : İki Küçük Çocuk

22 3 1
                                    

5 YIL SONRA

"AYLİN"

Gözlerim kapalıydı ama zihnim çoktan uyanmıştı, boynumda hissettiğim keskin ağrıya bakılacak olursa her zamanki gibi bilgisayarların başında uyuyakalmıştım. Gözlerimi üstünde hissettiğim onca ağırlığı rağmen yavaşça araladım ve karşıma çıkan manzara düşüncelerimi doğruladı. Kafamı çalışma masasından kaldırıp boynumu hareket ettirerek esnedim. Ayağa kalkıp banyoya gittim dışarıda yağan yağmurun sesi duyuluyordu. Soğuk bir duş alıp kendime geldim. Siyah kotumu ve düz siyah kazağımı üstüme geçirip gelişi güzel taradığım uzun saçlarımı kurutmadan evden çıktım.

Bahçeye indiğimde alt katımdaki evin mutfak camından gördüğüm görüntü beni her zamanki gibi gülümsetti. Batu yine gece eve gelince uyumak yerine çeşitli tarifler denemiş sonrada un içinde mutfakta uyuya kalmıştı. 5 yıldır hayatımda olan bu adam; her sabaha ilk gördüğüm kişi olmayı ve her gördüğümde gamzelerimi ortaya çıkarmayı başarabilen tek kişi. Simsiyah saçları, masmavi gözleri, siyahlar içindeki kıyafetleri ile yakışıklı barmenimizi cupcakeli mutfak önlüğü ile unlar içinde gören birinin gülümsemesi çok da şaşırılacak bir şey değil. Çantamdan Batunun evinin anahtarlarını çıkardım kapıyı açıp içeri girdim. İki katlı ve bahçeli bir evin üst katında ben, alt katında o oturuyordu. Buraya taşınalı 3 yıl olmuştu ve ilk günden beri her iki evin anahtarı ikimizde de vardı. Mutfağa geçip kahve makinesinde kahve demledim. Batuya seslenip onu uyandırdım.

-Şefim artık uyanmayı düşünmüyor musunuz? Neredeyse öğlen oldu.

Mızmızı çocuklar gibi söylene söylene gözlerini açtı. O somurtmuş yüzüyle uyanmaya çalışırken yanağına bir öpücük bırakıp eline taze demlediğim kahveye tutuşturdum. Gülümseyerek karşılık verdi.

-Tüm gece barda çalışıyorsun sonra sabaha karşı gelip birde evde çalışıyorsun Böyle uyumamaya devam edersen sonunda hastalanacaksın!

Ben evhamlı bir anne gibi söylenirken buzdolabından çıkardığı pastadan koca bir dilimi adeta ağzıma tıktı. Ekşi bir vişne tadı tam ağzınızı buruşturacakken arkadan gelen çikolatanın bunu bastırdığı çok lezzetli bir dilimdi. Batu geceler kendi işlettiği barda çalışır arta kalan zamanının çoğunu da yemek yapmaya ve kendi tariflerini yazmaya ayırırdı. Çok lezzetli yemek yapardı keşfedildiğinde dünyanın en ünlü şeflerinden biri olacağına eminim. Sadece şimdilik bu yeteneğini gizli tutuyordu. Tamamen bana kaldığı bu durumdan da şikâyetçi değilim orası ayrı. Pastadan bir koca dilim daha yedikten sonra o hazırlanmak için içeri giderken bende kahvemi elime alıp camdan dışarıyı izlemeye başladım karşı komşumuz Gülfidan abla her zamanki gibi bizi gözetliyordu. Kendisi 2 çocuk büyütmesi ve bir tuhafiye işletmesine rağmen mahalledeki dedikodu şebekesinin lideri olmayı da başarır. Şebekenin en baş malzemelerini de Batu ve ben oluşturuyorduk. Çoğu zaman mahallede konuşacak bir şey bulamayan, canı sıkılan bizi konuşurdu kimisi sevgili olduğumuzu söyler kimisi ahlaksız, bazıları evli olduğumuza bile inanırdı. Bu dedikoduları duymaya alışmıştık önceleri beni üzse de zamanla kafama takmamayı hatta gülüp geçmeyi bile öğrenmiştim. Batu hep dışardan bakan insanlara aramızdaki şeyi anlatsam da anlamayacaklarını söyler ve onları umursamazdı. Bu konuda haksız da sayılmazdı çünkü ikimizin de aramızdaki ilişkiyi tek bir tanım veya sıfat ile anlatabileceğini sanmıyorum. Sevgili, arkadaş ya da akraba değiliz biz. Bizimkisi birbirinin evi olmak gibi bir şey aslında, kimsesiz iki çocuğun birbirini iyileştirmesi. Bunu anlatmakta anlamakta kolay değil.

Zihnimdeki bu düşüncelerin arasında dolanırken Gülfidan abla çoktan beni gözetlemekten sıkılıp gitmiş Batu da hazırlanıp gelmişti. Üstündeki kot gömleği, siyah kotu ve kendinden önce gelen mis kokusu ile oldukça iyi görünüyordu.

AYLİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin