Son yarım saat içinde yaşadıklarımı kayıt altına alsalar iddialı bir holivut filmi olabilirdi. Silahlar, kovalamacalar, şuan karşımda duran sert mavi bakışlar ve bir de düşündükçe afalladığım bir öpüşme vardı. Evet, kesin Oscar alırdı bu film. Batu'nun burada ne işi vardı, beni nasıl ve neden bulmuştu? En önemlisi biraz önce bizi o halde görmüş müydü? Kesin yanlış anlamıştı;
Ben kafamın içindeki bu çıkmazda düşünüp dururken yavaşça yaklaşan kişi Batu'ydu. Aramızda birkaç adımlık mesafe kaldığında durdu. En az benim kadar şaşkın görünüyordu ama şaşkınlıktan daha baskın bir duygu vardı bakışlarında o da öfke. Arkamda duran Doruk'a gözlerini dikmiş, incelmek ister gibi onu süzüyordu. Doruk'unda pek farklı bir yanı yoktu. O da gözlerini dikmiş Batu'ya bakıyordu. Dünyanın en saçma bakışma sahnelerinden birinin yaşıyorduk; hani şu dizilerde hep olan cinsinden. Bir an önce bu durumu son vermek istedim.
-Batu, senin ne işin var burada, nereden öğrendin burada olduğumu?
-Bende sana tam olarak böyle bir yerde ne işin olduğunu sormaya geldim aslında Aylin! Bildiğim kadarı ile en son çalışıyordun.
-Ben çalışıyorum sana söylediğim gibi sadece bak bu işle ilgili.....
-Aylinnnn!!! Sen ne zamandan beri bilgisayarlar yerine silahları kullanır oldun çalışıyorken. Arkanda duran bu herif kim? şu etrafına bir bak nasıl bir yerdesin.
Daha önce böyle sinirlenip bağırdığını hiç görmemiştim. Tam sakinleştirecek bir şeyler söyleyip durumu açıklayacaktım ki Doruk
-Aylin artık gitmemiz gerek Can bekliyor hadi
Ben bir şey söylemeden cevabı veren Batu oldu.
-Aylin seninle hiçbir yere gelmiyor ve biz şimdi buradan hemen gidiyoruz değil mi Aylin?
-Sen kimsin bilmiyorum ama ben Aylin'in patronuyum ve buda bir rica değil.
-Sen kimsin bilmiyorum ama artık Aylin'in hiçbir şeyi değilsin, istifa etti say. Onun sizinle işi bitti; biz gidiyoruz.
Batu kolunu uzatıp kolumu tutmak istediği sırada Doruk'un sertçe bileğini kavraması onu durdurdu. Afallamıştı böyle bir tepki beklemiyordu ve bende böyle bir tepki beklemiyordum. Gözlerini bir saniye bile Batu'nunkilerden ayırmadan
-Aylin'in bir uzaktan kumandayla kontrol edildiğini hiç sanmıyorum, istifa dâhil tüm kararlarını kendi verebilecek bir kadın ve böyle bir karar vereceğini hiç sanmıyorum. Dedi. Cümlesi bittiğine keskin bakışlarını birbirlerinden ayırmamışlardı. Doruk haklıydı attığım imzayı da düşününce en az 3 ay buradaydım ayrıca henüz istediğimi almamıştım ve almadan da hiçbir yere gitmeye niyetim yoktu. Küçük dükkânımda bilgisayarlarla uğraşırken beni uğurlayıp böyle bir yerde, elimde silahlarla bulan Batu'nun yapmaya çalıştığı kontrol etmek değil korumaktık bunu biliyordum bu yüzden o da haklıydı. Bu iki adam haklı oldukları kadar da farklıydı mavi ve siyah, en az gündüz ve gece kadar.
Derin bir nefes alıp Doruk'a dönüp 2 dakika yalnızca 2 dakikaya arabadayım. Sesimi duyunca bakışlarını Batu'dan çekip beni gözleriyle onayladı. Arkasını dönüp sessizce arabaya doğru giderken yüzünde Batu'ya ithaf ettiği sinir bozucu bir gülümseme vardı. Batu da sinirli haliyle peşine takılacaktı ki onu durdurdum, zorda olsa daha sakin bir köşeye sürükleyerek getirdim. Ve hiç susmayacak sandığım o konuşmasına başladı.
-Aylin sen ne yaptığını sanıyorsun, kızım biz bu hayattan kurtulmak için onca şey yapmadık mı biz? Aylin elindeki şey silah sen bunun farkında mısın, en son ne zaman bir silah kullandın sen? bak eğer geçerli bir açıklamam var falan diyeceksen bu sefer ben....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLİN
RomantikBoş sokakta silahın yere düşerken çıkardığı metal sesi yankılandı, tak... bir de kızın kahkahası hahaa Yere düşen silah bir damla gözyaşı akıttırdı ona. Biliyordu. Çocukluğunun ölümüneydi o yaş. Çocuk olmayı bıraktığı o son güne babasının katili ol...