i

14 3 21
                                    

"minho, uyan!" jisung'un seslenmesiyle gözlerimi açtım. "geç oldu okul başlayacak!" dedi hazırlanırken.
"jisung... yaz tatilinin ilk günü bugün." jisung o an dondu kaldı.

"offf, unutmuşum!"

sessizce güldüm, üstüne okul kıyafetlerini giymişti bile.

"aptal mıyım neyim ya!"

"öyle deme be, unutmuşsun insanlık hali."

"sende gülme o zaman!" deyip üstündeki kıyafetleri odanın köşesine fırlatmıştı. altında desenli ve renkli bir iç çamaşırı vardı, bu haliyle küçük bir çocuğa benziyordu, ilk tanıştığımız zamanlardaki gibi. 14 yaşında gelmiştik artık, ortaokul bitmişti. koskoca dört yıl, çok hızlı geçmişti, güzelde geçmişti.

"annemler evde mi?"

"hayır minhoş, işe gittiler."

"hayat yetişkinlere zor, yaz kış hep çalışıyorlar. bizim en azından kendimize ait bir yazımız var."

"of olsun, ne güzel ev bize kalıyor." deyip güldü jisung giyinirken.

"bugün arkadaşları mı çağırsak?" dedi.

"çağıralımm, eğleniriz." jisung komidinin üzerinde duran telefonunu alıp hyunjin'i aradı. bu arada, söylemeyi unutmuş olabilirim ama ben hyunjin'den hoşlanıyordum. neyse konumuz şuan bu değil. jisung telefonu hoparlöre alıp konuşmaya başlamıştı.

"alo, hyunjin."

"selaaam jisuuuung."

"bugün bize gelsenize, annemler yok güzelce eğleniriz."

"lan, bizde sizi arayacaktık." arkadan jeongin'in sesi duyuldu. "kimle konuşuyosun lan."

"jisunglarla konuşuyorum bi' sus amına koyim." jisung'la beraber güldük. "he, jisung şimdi biz bugün ortaokul bitti ya." "he evet." "kutlayalım diye bir şeyler aldık." "bir şeylerden kastın ne kankiş?" "içki kankiş." "ananı sikeyim hyunjin kaç yaşındayız farkındasındır umarım." "aman jisung abartma, geliriz sizde içeriz bugün tamam mı?" "bizim evde içilmesine izin verdiğimi hatırlamıyorum?" "izin istediğimi hatırlamıyorum?"

"aptalsın hyunjin, neyse gelin konuşuruz." "tamam geliyoruuzz!" "bekliyoruz gerizekalı." deyip kapattı telefonu.

"aptal bunlar cidden." dedi bana dönerek. "evet, biz içecek miyiz?" "bilmiyorum, istemiyorum ben." "bende istemiyorum, ama onlara ayak uydurmak en iyisi. başka arkadaşımız yok." gerizekalıca bir şeydi böyle düşünmem zaten en başta, jisung ve ben beraber ikimiz gayet iyiydik onlara ihtiyacımız yoktum. ama ben öyle olduğunu düşünüyordum aptal gibi.

"kahvaltı edelim mi?" dedi. "aç değilim ben." "ya gerizekalı yemen gerek ama." "off tamam."

jisung beni yataktan çekerken kaldırdıktan sonra alt kata indik el ele. 4 yıldır aynı evdeydik, kardeştik. üvey kardeşim olsa da öyle hissettirmiyordu,öz kardeşim gibi seviyordum onu.

jisung beni her konuda desteklerdi, severdi, önemserdi ve bunları karşılıksız yapardı. bu benim onu sevmediğim anlamına asla gelmiyordu tabi ki ama o benim neler çektiğimi anlayan tek kişiydi felix ile birlikte. diğerleri dalga geçerdi, sonra da ciddi olmadıklarını söyleyip umursamamamı isterlerdi. jisung ve felix, özellikle jisung, bunu asla yapmazdı. felix bazen diğerlerine ayak uydurmak isterken gülerdi benle dalga geçtiklerinde.

"ne yiyelim minhoş?" "off istemiyorum ki hiç bir şey." "yaa, öyle mi? belki dayak yemek istersin." deyip elinin tersini gösterdi, sonra güldük beraber. tezgahın köşesinde duran ekmeklerden bir dilim alıp çikolata sürdü üzerine. "al şunu ye şimdilik, sonra güzel bir şeyler hazırlarım ben sana." "ya jisung, uğraşma bence hiç." sürdüğü çikolatalı ekmeği bir ısırık ağzıma doğru tutarken konuştu. "aman sıkıntı değil." ben bir ısırık alınca kendiside ısırdı ekmekten.

çakıl taşları, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin