" Şimdi üzenler eskiden güzeldi."
Bir saattir gelmelerini beklediğim kuzenlerim ancak gelebilmişti. Hastanenin kantininin neredeyse her yeri cam kaplama olduğu için geldiklerini çok rahat bir şekilde görmüştüm. Siyah bir takım giyen bir adet Uğur ve tercihini lacivert takımdan yana kullanan Görkem aşırı havalı bir şekilde yanıma gelmişlerdi. Siyah gözlüklerini aynı anda indiren kuzenlerim maşallah gerçekten yakışıklılardı. Kapının yanına gidip onları karşılamıştım.
"Odama çıkalım." İkisi de aynı anda kafa sallamışlardı. Asansöre bindiğinizde odamın olduğu katın numarasına basmıştım. Asansör durduğunda inmiştik ve ikisi de çıt çıkarmadan beni izliyorlardı. Odaya girdiğimizde onlara elimle koltukları gösterirken Aynı zamanda kapıyı kapatıyordum. Zaten öğle tatilinde yedim o yüzden kimse gelmezdi şu anlık.
"İçecek bir şeyler söylüyorum." Yine cevap vermeyip kafa sallamıştı ikisi de. Telefondan kantini tuşlayıp telefonu kulağıma koydum. Açılır açılmaz,"Ahmet abi benim odama bir portakal suyu bir sahlep ve demli bir çay getirir misin?"
Ne oluyordu ya bunlara. Bu sefer ikisi de göz dahi kırpmadan beni izliyordu. Fakat gözlerinde değişik duygular vardı. Anlayamıyorum.
"Bir şey mi oldu." Görkem susmayı, Uğur ise konuyu değiştirmeyi seçmişti. "Ne oldu?"derin bir nefes aldım. Tam söze girecekken Görkem konuştu: "Konuya girecek misin artık."
"İzin verirsen tam başlıyordum."
Görkem ve Uğur yine birbirlerine bakmış ve ikisininde gözlerine bir hüzün çöktü. Sanırım akıllarına anılarımız gelmişti. Gerçi bu iki öküz nereden hatırlasın o zamanları. Neyse tekrar söze girip herşeyi anlatmaya başladığım sıra da odanın kapısı çalınmıştı. Hadi ama sevmediğim şeylerden biriydi bu hatta birinci sıraya yerleşirdi. Soluğumu yanaklarımı şişirerek bir 'puf' sesiyle verdim ve kendimi göz devirmekten alamadım.
"Geeel" komutumla elinde bir tepsi ve üç bardakla Ahmet abi odaya girmişti.
Ahmet abi bardakları bırakırken "Afiyet olsun" demeyi de ihmal etmemişti. Ben içimden bir an önce çıkmasını beklerken o sanki inadına bardakları yavaş yavaş bırakıyordu en sonunda bırakıp çıktığında derin bir 'oh' çekmiştim.Tam konuya başlamak için kuzenlerime pardon malesef ex kuzenlerime baktığımda onlarında bana baktığını fark ettim ama gözlerinde farklı bir anlam vardı. Sanki özlemiş gibi bir anlam vardı. Ama onlar beni hiç özlemezlerdi ki öyle olmasa ilk benden vazgeçerler miydi? Özleyen insan sevmez miydi? Seven insan vazgeçer miydi? Ah,hayır gözlerim dolamazsınız. Onların yanında olmaz en azından.
Dolan gözlerimi kırpıştırarak göz yaşlarımı engelledim ve konuşmaya başladım.
"Merve Ezici,20 yaşında. Silahlı yaralanmayla hastaneye getirildi.
Fakat yaranın etrafında morarma ve kızarıklıklar var yani normal bir kurşun yarası değil." kısa bir es verdikten sonra devam ettim ve herşeyi olduğu gibi anlattım. Uğur ve Görkem beni dikkatle dinlemiştim. Görkem ağır ağır başını salladı. Sonrasında da:"Anlattıkların da ufak bir gariplik var evet ama fazla büyütülecek birşey değil bence." dedi.
"Bu adam Merve buraya getirildikten sonra işe başladı. Ya Merve'nin kocasıysa, ya yarım bıraktığı işi tamamlamak istiyorsa, ya Merve'nin polise bi' şey anlatmasına izin vermemek için buraya geldiyse."
diye hızlı hızlı konuştum. "Gamze bi' yavaş, az sakin ol ya, niye insanı durup dururken panik ediyorsun?" Eve böyle daha bir çok ihtimal vardı ve beni bu ihtimaller fazlasıyla tedirgin ediyordu. Sonuçta söz konusu bir candı. "Bizim şirketten birine araştırmasını söylerim endişelenme."Hafifçe başımı belli belirsiz aşağı yukarı salladım. İçime derin bir nefes çektim. Kafamın içinde kırk tane tilki dolaşıyor, kırkının da kuyrukları birbirine değmiyordu. İstemsizce kafamı önüme eğip ofladım. Yapabileceğim tek şey beklemekti ama ben beklemekten nefret ederdim. Sanki elinden başka bir şey geliyorsa kır dizini otur işte. Canım lanet olası iç sesim yine haklıydı.Görkem ve Uğur'a aklımdaki projeden bahsettim. Hazır konuşmaya başlamıştık madem Buda aradan çıksındı. Yoksa ben bunu hayatta söyleyemezdim. Götüm yemezdi bir kere. Ezelden sinirli insanlardı ikisi de. İkisinin öfkesi aynı anda asla çekilmezdi. Daha doğrusu çekilmezdi,direk ölünürdü. Neyse bu konuyu da aradan çıkardıktan sonra ikisi de gitmişlerdi. Bende bütün dikkatimi hastalarıma vermiştim. Yeri gelmişti acile gitmiştim, yeri gelmiş poliklinik poliklinik gezmiştim. Ama sık sık Merve'nin yanındaydım. Günü de en son bir ameliyatla sonlandırmıştım. Yani tam anlamıyla cıvkım çıkmış, şavkım kaymış, feleğim şaşmıştı. Eve kendimi nasıl atmıştım bir ben birde Allah bilirdi. Hemen ılık bir duşa girip çıkmıştım ve hiç bir şey yemeden içmeden kendimi yatağa atmıştım. Öyleli ilaçlarımı dahi içmemiştim amaan canım bir günde içmesem ne olurdu ki. Kesinlikle sorumlu bir doktorum. Gözlerim kapanırken dudaklarımda kocaman bir sırıtış belirdi biz harbi harbi yıllar sonra ilk defa bir araya gelmiştik. Tamamen gözlerim kapanmıştı. Mutlu mutlu rüyamı görürken bir şey oldu bir ses geldi kulaklarıma. Salonumdaki vazonun düşme sesi. Sonra zaten odamın kapısı açıldı ben kapıya korkuyla bakarken karanlıktan gördüğüm kadarıyla siyah giyimli biri kafama sert bir şeyle vurmuştu sonrası ise derin bir karanlık olmuştu.
----------
Selam canlar artık bir düzene oturtalım diyorum. Hafta da bir gün bölüm Arıcan. Günü instegram sayfamda duyururum ya da oylama şeklinde yaparız. İnstagram adresim: elos_kiii