2)

34 3 0
                                    

İyi okumalar dilerim.

__

5 gün sonra (pazartesi)

Park Jihyo, saat akşam 19.00'da ikinci kez SaMo Restaurant'a yemek yemek için gelmişti. Ya da Hirai Momo'nun yaptığı her hangi bir yemeği yemek için.

Restaurantın içine girdiğinde ilk günkü gibi karşılandı ve o gün oturduğu masaya oturdu. Daha sonra yanına bir kadın geldi ve onun Minatozaki Sana olduğunu düşündü. O gün arabada telefonundan her ikisininde fotoğrafını görmüştü.

- Sizi burada tekrardan görmek bizi bir kez daha onurlandırdı Bayan Park.

- Ah, teşekkür ederim. Ve artık beni burada daha sık göreceğinize emin olabilirsiniz Bayan Minatozaki.

Minatozaki Sana, Park Jihyo'nun onun adını bilmesine şaşırmıştı. Sonuçta ilk defa konuşuyorlardı ve ismi yazılı bir kartda takmamıştı. Ve şaşırdığını fark eden Park Jihyo kendisini açıklamak için ağzını araladı.

- Adınızı internetten öğrendim. Geçen hafta buradan çıktığımda bu restaurantı biraz araştırmak istedim çünkü gerçekten müşterilere olan samimiyetiniz, onların verdikleri siparişleri bekletmeden getirmeniz, sunumunuz ve yemekleriniz harikaydı. Ve sizi daha önce nasıl tanımadığım için kendime kızdım. Kısacası adınızı bu yüzden biliyorum. Pardon, galiba çok konuştum.

Minatozaki Sana, Park Jihyo'nun bu açıklamasına gülmüş, onu cevaplamıştı.

- Hayır, çok konuşmadınız. Ve restaurant hakkında düşündükleriniz için teşekkürler.
Sizden bunları duymak Momo'yu kesinlikle çok mutlu edecek.

- Hirai Momo mu?

- Evet. O sizin büyük bir hayranınız. Bu meslekte sizi kendisine idol edindi ve sizin her tarifinizi deniyor ve yapıyor. Yıllardır.

- Bunu bilmiyordum. Açıkçası bunu duymak beni mutlu etti çünkü geçen hafta yediğim yemeği Bayan Hirai yapmıştı ve gerçektende harikaydı. Peki bir şey sorabilir miyim? Ya da iki şey?

Minatozaki, Park'ı gülümseyerek yanıtlamıştı.

- Tabii ki de, buyurun.

- Siz mutfakta mı çalışıyorsunuz? Sadece merak ediyorum, yanlış anlamayın. Yani sizi geçen hafta göremedim, bugün garsonlar yerine siz beni karşıladınız ve internette buranın Bayan Hirai ile birlikte sahibi olduğunuz yazıyor. Şey birde Bayan Hirai burada mı?

Park'ın son sorusu Minatozaki için biraz garip gelmişti ama kötü anlamda değil sanki Hirai'yi önemsiyor gibi. Çünkü o gün olanları Hirai ona anlatmıştı. Yani Minatozaki için Park Jihyo'nun Hirai'yi önemsemesi çok hoş ve dalga geçilecek bir konuydu. Yani Hirai ile dalga geçilecek bir konuydu.

- Normalde mutfakta çalışıyorum ve geçen hafta burada değildim. Bugün ise sizi ben karşılamak istedim çünkü hem geçen haftayı telafi etmek hemde sizinle tanışabilmek için. Ve evet, Momo burada, içeride ama şu an meşgul çünkü-

- Yemek yapıyor. Benimkide soru işte. Bir an sorduğum soru saçma geldi sonuçta burada olsa bile onunla konuşamayacağım.
Ah! Pardon, sözünüzü kestim.

Park Jihyo, Minatozaki'nin sözünü tamamladığında sözünü kestiği için özür dilemişti. Sana ise ona tekrardan gülümsedi.

- Evet, yemek yapıyor ve hayır, sorun değil. Ee şey, isterseniz ben sizin siparişinizi alayım. Ne isterdiniz?

- Ee ben bir ramen alabilir miyim? Ama yumurtayı içinde istemiyorum eğer ayrı olabilirse sevinirim.

- Tabii ki de! İçecek olarak bir şey ister misiniz?

- Aslında yanında bir bardak su alabilirim. Teşekkürler.

- Rica ederim. 10 dakikaya her şey hazır olur. Afiyet olsun.

Minatozaki, baş selamı verdikten sonra Bayan Park'ta aynı şekilde selamladığında mutfağa doğru gitti.

Ciddende 10 dakika sonra her şey Park'ın istediği gibi önündeydi. Ve Park Jihyo yemeğini bitirip hesabı istemişti. Hesabıda ödedikten sonra hâlâ oradaydı ama nedenini kendiside bilmiyordu. Fakat düşünürken aklına hep Hirai Momo geliyordu. Belki onunla konuşabilmek ya da sadece onu görebilmek istiyordu.

Kol saatine baktı, saat 20.30'a
yaklaşıyordu. Kafasını kaldırdığında Hirai Momo'yu görmüştü. Hemen masadan telefonunu ve yan sandalyedeki çantasını alıp Hirai'nin yanına koşmuştu. Koşarken de ona seslendi.

- Bayan Hirai! Bekler misiniz?

Hirai Momo, ona seslenildiğini duyunca yürümeyi bıraktı ve arkasına döndü. Tabii beklediği kişi asla Park Jihyo değildi.

- Bayan Park? Bir şey mi oldu ya da bir şey mi soracaktınız?

- Hayır, sadece sizinle konuşmak istedim.

- Benimle mi?

- Evet, sizinle. Neden bu kadar şaşırdınız? Yoksa benim bir hayranım olduğunuz için heyecanlandınız mı?

- Oh! Tabii ki de hayranınızım yani herkes gibi ve benimle konuşmak istemeniz beni biraz şaşırttı.

- Ve utandırdı. Yanaklarınız kıpkırmızı.

Park Jihyo bunu dedikten sonra parmağı ile Hirai'nin yüzünü işaret ederken gülmüştü ve Hirai dahada utanmış, ellerini yanaklarına götürmüştü.

- Neyse galiba çıkıyordunuz isterseniz sizi bırakabilirim. Hm?

- Teşekkür ederim ama benim kendi arabam var zaten şimdi kızımı alıp eve gideceğim. Tekrardan teşekkür ederim, hoşça kalın!

Dedi ve hızlıca eğilip kapıdan çıktı. Park Jihyo ne olduğunu anlamazken bir anda kendisinide dışarıda buldu ve arabasına yöneldi. Ama şaşırdığı bir şey vardı. Aklında bu soru gidip geliyordu. "Hirai Momo evli ve bir kızımı vardı?"

Aslında olabilir bu neden benim umurmudaki diye düşündü. Ama sonra aklına Hirai'nin parmağında hiç yüzük görmediğini hatırladı zaten onu gördüğü sayı bir elinin beş parmağını geçmezdi. Fakat yinede elinde hiçte yüzük yok gibiydi. Yine onu düşündü ama neden onu düşünüyordu ki. Onun hayatı onun kararı ister yüzük takar ister takmaz. Evli olan kendisi diyerek düşünmeyi bıraktı ve arabayı çalıştırıp bir şarkı açtı.

Şarkı dinlemek Park Jihyo'ya hep iyi gelmişti. Onu bütün karmaşık, bulanık, kafasını yoran, başını ağrıtan düşüncelerden uzaklaştırıyordu ve bu ona gerçekten iyi geliyordu. Ve Park Jihyo, kafası rahat bir şekilde arabasını evine doğru sürmüştü.

Bu bölümde böyle bitti.

Sabah sabah atayım dedim.🙃
Umarım beğenirsiniz.

Medyaya öldüm bittim kül oldum.🤤

Neyse görüşürüz!👋😁

Teşekkürler bitti.
🐻🦄

I Wanna Taste You [MoHyo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin