İyi okumalar dilerim.
__
Zile bastıktan sonra bir kaç saniye kapının açılmasını beklemiş ve kapıyı güler yüzü ile Momo açtığında gözleri buluşmuştu.
- Hoş geldin!
Momo, Jihyo'yu selamladığında sesi ona sanki boğuk gelmişti de ne dediğini tam duyamamıştı. Onu gördüğünde koca gözleri dahada büyümüş, olduğu yerden ileri veya geri bir adım bile atamıyordu.
O, saçlarını biraz yukarıdan at kuyruğu yapmış kaküllerinin altındaki gözlüğü ve yapmış olduğu hafif makyajıyla ona gülümseyerek bakıyordu. Jihyo gözlerini onun yüzünden biraz aşağıya indirdiğinde üzerinde bisiklet yakalı siyah bir kazak altınada siyah bol paça bir pantolon giymiş olduğunu gördü.
Yeniden yüzüne baktığında hâlâ gülümseyerek baktığını görünce onu daha da tatlı bulmuştu. Daha sonra gülümsemeyi bırakmış ve sanki ona bir şeyler diyor gibiydi ama Jihyo onu duyamıyordu. Bu kadar tatlı ve aynı zamanda çekici olması onu sağır etmiş gibiydi.
Momo'yu ilk defa böyle, ev içindeki hâliyle görüyordu ve bu nedense onu gördüğü her andan daha çekiciydi.
- Jihyo! Bu akşamı dışarıda mı geçirmeyi düşünüyorsun?
Momo'nun hafif gülerek sorduğu soruyu bu sefer zorda olsa duyduğunda içeri girmişti. Kabanını çıkarttıktan sonra Momo'yu takip ederek salona yönelmişlerdi.
Salona ilk girdiğinde dikkatini kapının solundaki her rafının dolu olduğu kocaman bir kitaplık çekmişti. Sonrasında bakışlarını öne çevirdiğinde ise duvardaki tablolar çekmişti. Tatlı bir dizaynı vardı salonun. İki tekli ve bir geniş gri koltuklar ve onların ortasında ahşap renginde yuvarlak bir sehpa duruyordu. Koltuğa oturduklarında Momo konuşmuştu.
- Sana bir kaç kez seslendim ama yanıt vermedin bir şey mi oldu?
- Kusura bakma ben biraz gerginim birde konuştuğumuz saatten daha erken gelince... yani bir an ne yapacağımı bilemedim.
- Sorun değil ve doğruyu söylemek gerekirse bende biraz gerginim. Birde seni daha fazla bekletmemek için erken çağırmıştım. Bence bu saat bile geç. Saati daha erkene ayarlamalıydım. Galiba bunun için çok acele ettim?
Momo kendini açıklarken sorusunu çekinerek sormuştu.
- Evet, biraz ani oldu ama sorun değil. Ben bu durumdan memnunum.
Dedikten sonra ikiside kıkırdadı ve yavaşça bir sessizlik çöktü.
Daha sonra Jihyo merak ve onunla konuşma bahanesi ile ağzını araladı.- Duvardaki el izleri galiba senle Aimi'ye ait. Sahi o nerede?
Oturdukları koltuğun karşısındaki televizyonun sol tarafında kalan duvar köşesine bakıyordu.
- Evet, duvardaki el izleri bize ait. Orası onun köşesi ve orayı boyamak istediğini söylemişti.
Bende ona böyle bir fikir sundum ve sonuç bu. Şimdi ise odasında uyuyor. Bugün okula onu almaya gittiğimde çok yorgun görünüyordu. Bana bugün okulda ne yaptığını bile anlatmadı biliyor musun? Zaten arabada uyumuştu bile ama merak etme yarım saate uyanır.Jihyo, Momo konuşurken bir şey fark etmişti. Aili'yi anlatmaya başladığında heyecan ile hızlı anlatıyor ve olduğundan daha mutlu görünüyordu. Gözleri parlıyordu sanki.
Jihyo onu odaklanmış şekilde dinlerken Momo fazla konuştuğunu düşünerek susmuştu.
- N'oldu? Neden sustun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Wanna Taste You [MoHyo]
FanfictionHirai Momo ve onun idolü Park Jihyo. Hirai, arkadaşı Minatozaki ile kendi emekleriyle açtıkları restaurantta bir aşçıydı ve o akşam yemeklerini merak edip yemek isteyen ünlü şef Park Jihyo'nun dikkatini çekmişti. MoHyo (Mohyo dışında JeongSa -- 23...