Koş ve saklan.
Hayır bu sefer senin için geliyorlar.Parker çifti, bu işin başlarına açıcağı potansiyel sorunların her zaman farkındalardı. Lakin buna hazırlıklı değillerdi. Çocuk gideli beş ay olmuştu. Deneylerin yapıldığı merkez, Londra'ya yakındı. Bu May ve Ben'in, İtalya'ya daha erken gitmesi demekti. Yani Amerika'ya daha erken dönüceklerdi.
Bu normal şartlarda bir sorun olurdu. Çünkü ölen birini hiç ölmemiş gibi göstermek ve bunu yapıcak yetenekli insanlar bulmak büyük bir uğraş ve zaman kaybıydı.
Kurtarma işlemi başlamadan dört ay önce bunu halletmişlerdi. Bu onların avantajına olmuştu.Mary kafasını elinde tuttuğu listeden kaldırdı. Ve etrafına baktı. Dün biraz geç yatmıştı.
Göz altları hafif mordu. Yinede bu bir sorun değildi. Burada çok çalışmak bir erdemden fazlasıydı. Bir fikre tapmaktı. Bu fikir için çalışanların aklı o kadar yıkanmıştı ki herşeyi bunun için yaparlardı. Molaya girmişlerdi. En az bir saati vardı. Öğle yemeği yemek istemiyordu. Bir ara ağzına birşeyler atmıştı ama ne kadar olmuştu hatırlamıyordu. Bir işe bu kadar bağlı olmanın dezavantajı buydu işte. Aklına bir fikir gelir ve seni oraya bağlardı. Ve onu hallettiğinde bir başka sorun ya da fikir ortaya çıkardı. Normalde bu onun için sorun değildi ama bu durumda ve öğrendiklerinden sonra. Hayır, istesede odaklanamazdı.Koridorda ilerledi. Sola, sağa ve yine sağa. Normal bir insana tarif etseniz ilk seferinde kesinlikle kaybolacağı bu kompleks bina ve odalar sisteminde yolunu bulmak yıllarca süren bir deneyim isterdi.
Şimdi aşağı iniyordu ve sola kaç basamak vardı. Ah, evet geçen saymıştı. Otuz iki tane son basamak hesaplamadan yapılmıştı. O eğikti. Tıpkı bu sistem gibi bozuktu. Gelişmeyi amaçlamıyordu. Ya da amaçlıyordu. Ama bizim istediğimiz gibi değil.
Biliyordu. Sadece o ve eşi gibiler gelişimle ilgileniyordu. Geri kalanlar ise dünya hakimiyetine kafayı takmıştı...Kapıyı açtı. Laboratuvarlar bu bölgedeydi. Mary gibiler denklemleri geliştirir ve deneyleri güncellerdi. Onlar ilk aşamalarda görev alırdı. Ağır iş burada dönerdi. Tıpkı bir fabrika işleyişi gibiydi.
Kafasının içinden geçen bu düşünceler onu kendisinden tiksindiriyordu.
Bir fabrika. Hı! İnsanları alıyor parçalıyor , onları zihinsel olarak parçalıyor ve yeniden birleştiriyorlardı. İlk başta bunu anlamamışlardı.
Rütbe artana kadar kendinizi Stark Expo'da hayal ederdiniz. Sonra bütün hayat görüşünüzün içine sıçarlardı.Ağır iş. Evet, zaman geçtikçe buna öyle derlerdi. Bir savaşta ki katliamdan daha iğrenç... ama birşey var ki içinden çıkamadınız. İnsanlığınızı yitirene kadar sizi tutarlardı. Orada çalışarak ve görerek o kadar kanıksardınız ki. Onu normal karşılar ve bizzat gönüllü olurdunuz.
Oldukça şaşırtıcıydı. Hiçbir ses veya beyin yıkama yöntemi olmadan sizi kontrol etmek. Belkide buradaki onlarca denekten ve yüzlerce icattan
- ki çoğunluğu katliamlar içindi- en tuhaf ve ankaşılmazı buydu.Eşini hatırladı. Ah, tatlı Richard ne kadar kibar biriydi. Ama oldukça değişmişti. Mary'e karşı kibardı. Lakin dışarıdan bir yabancıysanız o bir yırtıcıya dönüşürdü.
Göz altları gördükleri yüzünden çökmüştü. Morluklar kalıcılaşmıştı. Gözlükleri göz altlarını ve kenarlarını gölgelerdi. Ama içleri onlar kılcal damarlar doluydu. Yabancı bir insan onun kibar görünüşüne rağmen onu esrarkeş sanardı.Güvenliği geçti. Çığlıklar karşı kulaklarını hayali bir tıkaçla tıkadı. Kafasını dik tuttu. Hayır, başını eğme. Zayıflığını belli etme. Çocuklara ve o insanımsı canlılara bakamadı. Elinde o iğnelerle sırıtanlara meslek taşım diyemedi. Adımlarını hızlandırdı.
Son bir sol ve eşinin çalıştığı alana varıcaktı.
A3, B5, hayır. Neydi? Onu yenisine taşımışlardı. Buldu, C5.
Kapıya kartını okuttu. Etrafına baktı. Eşi yoktu ama. Dumanı tüten bir kahve bardağı vardı.
Eşi neredeydi. Hızlanmaya çalıştı. Ah, lanet yüksek topukları. Onları niye sekreter gibi giydirmişlerdi ki? Etrafına hızlıca bakındı. Büyük bir odaydı. Richie için bir ödül. Çalışmalarının karşılığı. Ne kadar büyük bir alan o kadar çok deney. Büyük tüplerin sakladığı köşelere kadar baktı. Sonra hava basıncının değiştiğini gösteren bir ses çıktı. Çok sakin bir duman kütlesi odaya yayıldı.
Mary ayaklarına baktı. O sırada topuklulara lanet etti. Ve arkasını yavaşça. Niye mi yavaşça? Çünkü bir bilim insanı olsanız da saçma sapan hareketler yapabilirsiniz.
Arkasını döndü. Ve öylece kaldı. O kapı burada değildi. Buraya en az yirmi kez gelmişti. Hayır, orası sırf beyaz fayanslardan oluşan bir duvardı ama niye boş diye hep düşünürdü. Cevabı almıştı. Duvar yani kapı, o değişik dumanı dışarı verdikten sonra yavaşça açıldı. Sis perdesinin içinden ise üst düzey bir görevli çıktı.
Adı neydi? Şey... Evet, Frank ama soy adını hatırlamıyordu. Adamla göz göze geldi. Adam ona baktı.
"Bayan Parker ne güzel bir sürpriz. Bende kocanızla bir toplantı yapıyordum. Dimi Bay Parker? "
Evet, Richard elindeki dosyaya yazarak odaya girmişti. Kafasını kaldırdı ve Mary'i görünce hafif bir şok yaşadı.
"Tatlım, bu saatte mi mola veriyordun? Affedersin çok meşguldüm. Bay Dolohov ile bir konuşmam vardı."
"Hayır, sorun değil. Ben normalden erken geldim işlerim bitmişti." dedi Mary.
Bay Dolohov. Evet, adı buydu. Üst düzey bir yöneticiyi. İyide niye küçük bir odada toplantı yapıyorlardı. Bekle, belki küçük değildir. Deneyleri bazıların soğukta tutulmalıydı. Özelliklere örümcekler. Bu adama ilk başta ısınamamıştı zaten. Hep esnek kumaştan yapılmış bir takım elbise giyerdi. Hiç bıyık bırakmazdı. Saçlar hep sağa taralı. Uzun zayıf bir surat orta kiloya sahipti. İyi dövüşürdü. Kıyafetlerinde kumaş bu yüzden esnektir. İlişki durumu ile ilgili tek bildikleri hoş bir eşi olduğunu duymuştu. Bazı dedikoducular o adama aşık olan bir kadına anlatırken duymuştu. Eşi oradan eski bir ajanmış. Başarılıyımış ama oldukça itaatkar. Bu, Mary'nin kafasında eşleştiremediği bir tanımlamaydı ama ona ne ki?Ona şüpheyle bakıyordu.
"Ben yardım ederim diye düşünmüştüm. Son günlerde çok çalışıyordun tatlım." Onlar gözler ile birbirlerine mesaj verirken. Bir boğaz temizleme sesi geldi.
"A bu çok iyi olur. Zaten proje alanınızla ilgili ama önce terfi etmeniz lazım madam. Aynı fikri sunmuş ve geliştirmiş olsanız da eşiniz bu fikir için daha çok emek verdi. Onun seviyesine gelmek için çalışma ve zeka gerekir. Şuana kadar sizde sadece ikisi çok azıcık görüldü."Ona sanki basit bir ima ile bakıyordu. Sanki o bir aptalmış gibi. Rakabet geliştirmek istiyordu. Herkes bu adamın bacaklarını açarak buraya geldiğini bilirdi. En azından eskiler. Başladığında hırslı ama safmış. Tabi saflığı dışarısı içinmiş. İşine hangisi gelirse.
"Ah efendim, eşim oldukça fazla çalışıyor. Aralarda bana yardım eder. İşlerini tam bir şekilde bitirmek için eve bile geç gider. Terfi almamasının sebebini hiç anlamamışımdır. " Richard, yarı merak ile konuştu. Tabi bu merak sahteydi. Niye terfi almadığının bir sebebi vardı. Doğrusu terfi olmadığının.
"Bay Parker bu kadar merak edilecek birşey yok eşiniz bunu reddetti. "
Ah, evet. Konuyu getirmek istediği yer buydu. En az beş kere terfi için teklif almıştı. Lakin Mary reddetti. Bu şüphe çekmiş olmalıydı.
Ama Mary'nin sebepleri vardı.
Ne kadar güçlenirseniz o kadar sıkı takip edilirdiniz. Ne kadar çok bilgi o kadar çok parmaklık."Efendim, geliştirme alanından memnunum. Ağır işlerle uğraşmak bana göre değil. Hesaplamalar daha eğlenceli."
Adamın ona inanmadığı belliydi. Neredeyse ikonik bir şekilde tek bir kaşını havaya kaldırmaya başlamıştı.
"Ayrıca beni kan tutar. Bayılmış bir mühendis hiçbir işinize yaramaz."
Cümlesinin arkasına hiçte sahte görünmeyen bir kıkırdama koydu. Son zamanlarda yalanda iyi olmaya başlamıştı. Şaşırtıcı olansa Bay Dolohov'un bu küçük ve kekremsi şakaya gülmesiydi.
"Çocuk ortadan bir anda havaya karışmadığına göre bir olayların döndüğünü herkes anlayabilir. Lakin olaydan beri yaklaşık beş ay oldu ve hiçbir delil ya da onu işaret eden bir iz yok. Diğer ajanlar onu ararken sizin yeniler üstünde çalışmanızı istiyorum. Umarım anlaşılmışımdır. "
Ikisi de açık iletiyi almıştı. Ama bir deneke başlamak ve onu en iyi hale getirmek uzun bir süreçti. Zaman kaybetmek istemedikleri belliydi. Onlara yapmacık bir sırıtma verdi. Ve arkasını dönüp kapıya ilerledi. Kapıyı açtı. Tam çıkıcakken arkasını döndü ve şunları söyledi.
"Bu iyiydi Bayan Parker. Şimdilik."Adam odadan çıktıktan bir dakika sonra ayakların uzaklaştığını işaret eden ses kesilince. Mary kocasına döndü. Ellerini beline koyup ikonik bir poz aldı. Sinirle bükülmüş ağzı açıldı ve sadece şu sözler çıktı.
"Şimdi kim sır saklıyor, Bay Parker? "
Evet, eşinin adını söylerken ağzını mümkün olduğu kadar yamultarak Frank'in sesini çıkardı.
Bazen bilim insanlarıda aptal olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Örümcek
FanfictionAnlık kararlar hayatı etkiler. Aldığınız kararlar hayatınızı ve çoklu everenleri. Ben hayalimdeki evreni yazıcağım. Ve söyleyeyim örümcek tek bir güce sahip olmayacak.