2

15 4 13
                                    

Bölüm yayınlanma tarihi: 16 Ocak 2024
Bölüm düzenlenme tarihi: 30 Ocak 2024

Acı her geçen gün daha da dibe işliyordu.
Kalp her geçen gün tekrar tekrar ölüyordu.
Peki neden kimse görmüyordu?
Neden kalp acıya alışmıştı?

-Yüsra-

Sırtıma vurulan kırbaçla bağırmamak için dişlerimi sıktım. O soysuz bir haftadır bana işkence ediyordu. Ben kim miyim? Ben Cumhuriyet Savcısı Yüsra Hüma ZORLU. Ve şuan baktığım bir davanın zanlısı tarafından alıkonulmuş bir vaziyette işkenceye maruz kalıyordum.

Sırtıma yediğim başka bir kırbaç ile dayanamadım ve ağzımdan ufak bir inilti kaçırdım. Karşımda ki ise bana sırıtarak "Hala söylemeyecek misin o dosyaların yerini savcı hanım." Dedi pişkin pişkin. Bende "Sana söyleyeceğim tek şey ağız dolusu küfürler olur hayvan herif!" Diye bağırdım. "Cık cık cık. Koskoca Cumhuriyet Savcısına hiç yakışıyor mu bu söylediklerin savcı hanım." Dedi ve bir kırbaç daha vurdu sırtıma. Acıyla kasılırken sırtımın halini düşünemiyordum.

Oysa keyifle beni izliyordu. Karşıma geçerek "Biliyor musun savcı hanım? Bugün oğlum buraya geliyor ve bende şöyle bir düşündüm, biraz eğlenmeye ihtiyacı var. Hem sende sıkılmışsındır, ne dersin? Eğlenelim mi biraz." Diyip eliyle çenemi kavrayıp kendisine çevirdi. Bende "Çek o pis ellerini üzerimden şerefsiz!" Diye bağırdım ve ona kafa attım. Acıyla gerilerken "Bunun bedeli ağır olacak küçük fahişe!" Dedi ve karnıma yumruğunu geçirdi. Ben acıyla kasılırken ard arda yumruğunu karnıma geçirmeye devam etti.

Sonunda bir inleme daha kaçırdığımda. Demir kapı tekmelenerek açıldı ve Mehmet hızla üzerimden çekildi. Ve tanımadığım bir ses yankılandı eski deponun rutubetli duvarlarında. "Aklını mı kaçırdın sen baba! Savcı kaçırmak ne demek. Sen ne yaptığının farkında mısın? Bir de öldüresiye dövdüğün savcı bir kadın!" Diye bağırdı sinirle.

Kafamı kaldıracak gücü bulamadığım için kim olduğunu göremiyordum. Zaten görsem de tanıyacağımı sanmıyordum. Bana yaklaşan adım seslerini duydum ve yukarıdan tavana zincirli olan ellerimin çözüldüğünü hissettim. Ardından bir çift kol beni kucağına aldığında sırtımdaki kırbaç yaraları yüzünden inledim. Adam sırtıma baktığında ağzının içinden "Siktir! Buna nasıl dayandın kızım." Dedi ve yaralarıma dikkat ederek tekrar beni kucağına alıp deponun dışına doğru taşımaya başladı. Sonra beni üst katta olduğunu düşündüğüm bir yere çıkardı ve bir odaya girip beni bir yatağa bıraktı.

Ardından odadaki başka bir kapıdan içeriye girdi. Bir iki dakika sonra elinde pansuman malzemeleriyle geri geldi ve yatağa oturdu. Bana bakarak "Sırtına pansuman yapmalıyım. Doğrulman gerekiyor." Dediğinde kafamı onaylar anlamda salladım. O doğrulmama yardım edip tişörtümün arka tarafını yırttı ve yaralarımı temizlemeye başladı. Arada bir kaç inlememle işini bitirmişti. Bana bakarak "Bekle burada, birazdan geleceğim." Dedi.

Sanki bir yere gidebiliyorum da!

Bir kaç dakika sonra odaya kırklı yaşlarında bir abla girdi. Üzerimi değiştirmeme yardımcı olup yaralarımı sargı beziyle sarıp dışarıya çıktı. Hemen ardından da aynı adam girdi içeriye.

Yeşillerim karalarıyla buluştuğunda önce ne diyeceğini bilemedi. Ama sonra "Babam adına çok özür dilerim savcı hanım. Kusura bakmayın lütfen." Dediğinde ona 'Ciddi misin oğlum?' bakışlarımı gönderdikten sonra "Pardon da, şaka mısınız lan siz? Bir Savcıyı kaçırıp, üstüne bir de işkence edip, kusura bakma mı diyosunuz?" Dedim sinirle. Oysa sırıtarak "He walla öyle oldu biraz." Dedi. Bende içimden 'Ya sabır!' çekerek sakinleşmeye çalıştım. Benden cevap alamayınca "Bir ihtiyacınız olursa söylemekten çekinmeyin savcı hanım." Dedi ve odadan çıktı. Hemen ardından da bir kilit sesi duyulmuştu.

HÜMA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin