(İDİLİN ŞİMDİKİ ZAMANINDA ÇOCUKLUĞUNU ANLATIYOR)
İğnenin yavaş yavaş etkisi geçmeye başlamıştı ve sesler boğuk ta olsa duyuyordum.
- Seni şimdi gebertemesem de elbet bir gün önce en sevdiklerinden başlayacağım canını yakmaya ; en son zevkle öldüreceğim seni merak etme KIZIM.
- Patron ayılmaya başladı ne yapalım.
- İlerleyin biraz daha ormanın derinliklerine bırakırız.
Artık tamamen ayılmıştım kapı açıldı ve ben yine sürüklenmeye başlamıştım ne olacağı önemli değildi o adamla bir saniye daha durmak istemiyordum. Bir çuval gibi bırakılıp ellerim çözüldü ve sonrasında beni terk ettiler. Gözlerimi açtım ve ortalıkta yardım isteyecek birilerini aramaya başladım ama çabalarım sanırım yetersiz. Korkudan artık ellerim ve ayaklarım titremeye başlamıştı, ta ki derinlerden gelen iki yetişkin ve benim yaşlarımda bir erkek çocuğu görene kadar. Yetişkinlerden birisi yaşlıydı saçı ve sakalı beyazlamış ve üzerinde takım elbise vardı diğeri daha gençti eşofman takımı vardı üzerinde spor hocası olduğu her halinden belli idi, peki ya o çocuk, çocuk benimle yaşıt ya da biraz büyüktü siyah saçlı, koyu kahve gözleri vardı ama sanki gözlerinde renk kalmamış gibiydi.
KARANIN AĞZINDAN (ÇOCUKLUĞU)
Eve dönerken benim yaşlarımda bir kız çocuğuyla karşılaştık. Sarı saçlı ,mavi gözlü bir kız çocuğuydu. Bu kadar tehlikeli olan bir orman için burada tek başına ne işi vardı acaba? Soğuktan elleri ve yüzü kızarmıştı. Yanına gidip adını sormak için yanına gittim ama benden çekindi ve birkaç adım geriledi.
- Hey hey dur benden korkmana gerek yok sana zarar vermem bak benim adım Karan peki senin adın ne?
Cevap alamadığım için dedem elini omuzuma koyup. "Karancım arkadaşın çekiniyor olabilir istersen rahat bırakalım sen eve geç ben geleceğim." Dedi.
- Ama dede o ne olacak
Kulağıma eğildi ve " o da bizimle gelecek merak etme" Dedi ve yüzümde oluşan gülümsemeyle onu başımla onayladım, eve geçerken o kıza son kez baktım ve "GÖRÜŞÜRÜZ İSİMSİZ KIZ" dedim ardından eve geçtik.
Eve gelince kardeşim Beren' in beni kapıda sıcak karşılamasıyla içeri girdim. Ona sıkı sıkı sarıldım zambak kokan saçlarına sıcak bir öpücük bıraktım o da annem gibi zambağı çok seviyordu. Yarın onun doğum günüydü ona zambak çiçeği götürecektim bir de kar küresi alacaktım son iki senedir olduğu gibi. Aynı zamanda da yarın annem ve babamın ölüm yıl dönümüydü dedem bizi annem ve babamın mezarına götürecekti. Onlarla beraber ancak bu şekilde doğum günü kutlayabiliyorduk artık.
(ERTESİ SABAH)
Sabah erkenden kalkıp bereni uyandırdım, Beren her ne kadar doğum gününü kutlamayı sevmese de ben ısrar ediyordum çünkü daha fazla onun suçuymuş gibi hissetmemeliydi kendini suçluyordu.
Hazırlanıp aşağıya indiğimizde dedem bizi kahvaltı masasında bekliyordu.
- Günaydın dede
- Günaydın çocuklar. Kahvaltınızı yaptıktan sonra beni hazırda bekleyin annenizi ve babanızı ziyarete gidelim.
Beren' e baktım gözleri dolmuştu uzanıp elini tuttum ona göz kırptığımda tebessüm etti.
Dedem kahvaltıdan sonra çalışma odasına gitti bizde odamıza çekildik ve hazırlanmaya başladık.
İDİLİN AĞZINDAN GEÇMİŞ ZAMAN:
Az önce adının Karan olduğunu öğrendiğim çocuk ve yanındaki adam ormanın içinde kaybolduklarında bende yanımdaki yaşlı adamla baş başa kalmıştım. Korkudan birkaç adım gerilediğimde yaşlı adam korkmamam gerektiğini ve bana zarar vermeyeceğini söyleyerek beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRLARIN OYUNU
Teen FictionBen İdil Vural, gözlerimin önünde annemi öldüren, beni daha 6 yaşında ıssız ormana terk eden babam denilen adamı bulmaya yemin etmiş dedektif İdil Vural. Annemin katilini bulmak uğruna çok şey kaybettim ben. İnsanlığımı, ruhumu, mutluluğumu ve en ö...