22

1.1K 96 165
                                    

Kapı çaldığında uyuyordu. Uyanması için birkaç kez tıklatılması gerekmişti. Gözünü karanlık odada açıp ne olduğunu anlamaya çalışırken dışarıdaki ses yükselerek devam ediyordu.

Yataktan kalktı, salona doğru adımladı. Sıcak yatağını terk ettiğinde çıplak vücudu üşüyerek titredi. Altında sadece iç çamaşırı vardı. Gözlüklerini takmayı bile akıl etmeden odadan çıkmıştı.

Kapıyı açtığında karşılaştığı bedenle uykusunun dağıldığını hissetti. Misafiri, bedenini, gözlerinde beliren bir açlıkla süzmeye başladığında çıplaklığından utandı.

"Alican, burada ne arıyorsun?"

Çocuk içmiş gibi görünüyordu. Deri ceketinin altındaki beyaz gömleğin düğmeleri neredeyse tamamen açıktı. Vücudundaki alkol yüzünden üşümüyor gibiydi.

"Seni arıyorum, şefim." Dili dolanarak konuştuğunda son cümleyi adamın kulağına eğilip boğazından gelen bir fısıltıyla söyledi. Bu cümle Danilo'yu titretti.

"Evimi nereden biliyorsun?" Kendine hakim olarak sorgulamaya çalıştı. Ancak ince iç çamaşırının içindeki hareketlenme çocuğun dikkatinden kaçacak gibi değildi.

Alican kapıdan içeri doğru adımlarken eli adamın uyanmaya başlamış organına uzandı. Avcuyla Danilo'yu kavradığında yüzünü boynuna gömüp sordu. "Bir önemi var mı? Burada olmamı istemiyor musun?"

Ani gelen temasla Danilo iç çekti. Alican'ın eli kendisini okşarken boynundaki sıcak nefesi aklını bulandırıyordu. Yeni uyanmış olmanın verdiği hassasiyetle inleyerek karşısındakinin ensesini kavradı. Vücudunu, kapının eşiğindeki çocuğa bastırmayı da ihmal etmedi. "Alican... Emin misin?" Son mantık kırıntılarıyla konuştu.

"Beni içeri almayacak mısın?" Boynuna bıraktığı öpücüklerin arasından konuştuğunda sesinde saf zevk vardı.

İtalyan, genç çocuğu ensesindeki eliyle içeri çekti, kapıyı kapattı ve kendisini ondan hiç ayırmadan duvara yasladı. Erkekliğindeki elini yakalayıp parmaklarının arasına hapsederken kendisini çocuğa bastırdı.

"Alican, sarhoşsun. Yarın pişman olacağın bir şey yapmak istemiyorum. Lütfen, git." Dudakları birbirine temas ederken alçak sesle konuştu Danilo. Gitmesini istemiyordu.

"Ayık kafayla gelmeye cesaret edemediğim için içtim. Lütfen, Danilo. Bu gece beni kabul et. Çok uzun zamandır bekliyorum." Fısıltıyla yalvardı.

Gözleri çocuğun yüzünde dolaştı. Dudakları ve yanakları kızarmış, gözleri dolmuştu. Derin nefesler alıyordu. Bakışları kendi dudaklarındaydı, her hareketini takip ediyor, arzuyla dudaklarını yalıyordu.

Danilo pes ederek Alican'a uzandı. Gözleri kapandı, acı verici bir yavaşlıkla çocuğun dudaklarını yakaladı.

Kalbinin yerinden çıkacağını hissediyordu. Bu dudakların tadını almayı son zamanlarda çok istemişti. Şimdi hepsinin acısını çıkarmak istercesine yavaş yavaş öpüyor, dilini kullanmıyordu. Alicanla özlem gideriyor, öpüşleriyle özür diliyor, ona olan sevgisini haykırıyordu.

Yavaşlığa dayanamayan Alican dilini uzattı, Danilo'nun dudaklarını fırçaladı. İstekle aralanan dudakların ardındaki diline temas ettiğinde inledi.

Sesini duyan Danilo bir elini Alican'ın beline sararak çocuğu kendisine çekti. Birbirine değen sertliklerin verdiği zevkle çocuğun dilini ısırdı. Bu, yeni bir inilti kazanmasını sağladı.

Danilo geri çekildi. Alican hayal kırıklığı içinde gözlerini açtığında İtalyan'ın, ceketine uzandığını fark etti.

"Çok giyiniksin Aloş."

Stalker | Alican & DaniloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin