Süre bittiğinde Alican yanan yemeğin yerine yenisini yetiştirememişti. Suna ateş püskürüyordu. Oyunu kaybettikleri takdirde potaya kimin gönderileceğini tahmin etmek hiç zor değildi.
Şefler tadıma başladığında mavi takımın bir yemeğinin eksik olduğunu fark ettiler. Danilo Mehmet'in bu olayı çok büyüteceğini biliyordu. O yüzden ona fırsat bırakmadan konuşmaya başladı. Yemeğin çıkmamasının bir nedeni de kendisiydi sonuçta.
"Mavi takımın bir yemeği eksik. Alican büyük bir kaza geçiriyordu neredeyse." Çocuğa dönerek devam etti. "Sana bir şey olmadığı için şanslısın Alican, yemeğin çıkmaması ile kurtulduğuna şükret. Alınabilecek en az hasar bu."
Durum hiç de böyle değildi aslında. Alican yemek zaten yandığı için bir kaza atlatmıştı. Yemeğin yanma sebebi dalgınlıktı. Ama Danilo durumu başka nasıl hafifleteceğini bilememişti. Yine de şeflerin dikkatini dağıtmış gibiydi. Mehmet konuştuğunda bunu anlamıştı.
"Geçmiş olsun Alican. 1-0 geride başlıyorsunuz. İşiniz zor."
Alican mahcup halde başını önüne eğdiğinde Suna'nın sesini duydu. O da kısık sesle konuşuyordu. "Sen Danilo'ya şükret Alican."
Yemeklerin tadına bakıldı. Sırasıyla hepsi yorumlandı ve kazanan açıklandı. Mavi takım üç puanla oyunu kaybetmişti. Bir tanesi zaten Alican'ın yaktığı yemekti. Dokunulmazlığı alması gerektiğini biliyordu ama hiç alası yoktu. Belki elenir giderdi de bu saçma stresle uğraşmak zorunda kalmazdı.
Dokunulmazlık oyununa geçildiğinde Alican çok hevessizdi. Sanki sonsuza kadar vakti varmış gibi yavaş yavaş soğan doğruyordu. Somer şef yanına geldiğinde kafasını kaldırdı.
"Alican, hasta olduğunu biliyoruz ama kendini bu kadar salma. Yemeği yetiştirememek için elinden geleni yapıyor gibisin."
Alican başını sallayarak onayladı. "Canım hiç istemiyor şef, çok yoruldum." Somer itiraz ederek başını salladı.
"Hemen pes etme. Bak, sadece senin tabağın kaybetmedi. Sen yetiştirsen bile iki fark olacaktı aranızda."
"Elimden geleni yapıyorum şef. Merak etmeyin."
Somer tezgahları dolaşıp şeflerin yanına döndü. "Alican yapmıyor, potaya girmek ister gibi bir hali var."
Danilo başını uzatıp tezgahta oyalanan çocuğa baktı. Suratını asmış bir şeyler doğruyordu. Oyun başlayalı nerdeyse on beş dakika geçmiş olmasına rağmen ocakta herhangi bir şey pişmiyordu. O, Alican'ı izlerken Mehmet Şef konuştu.
"Bir iki gündür var bir haller onda, yemeklerinin tadı bile değişti. Mutfakla özel hayatını ayıramıyorsa burada işi zor."
Somer başını sallayarak arkadaşını onayladı. Danilo ise kendisine laf atılmış gibi bozulmuştu. Çünkü iki gündür tam olarak Alicanla aynı şeyleri yaşıyordu. Çocuğu savunmak için dayanılmaz bir istek duydu.
"Ben onu anlayabiliyorum. Alican duygusal bir çocuk. Sizin gibi her şeyi kapıda bırakıp giremiyor içeri. Yemeğini yaparken hisleriyle yapıyor. Kötü hissederek yaptığı yemeği de güzel olmuyor."
Konuşurken aslında kendi hissettiklerini söylemişti. Şu an mutfağa girip yemek yapıyor olsa kendi yaptığı yemek de bir şeye benzemezdi muhtemelen.
Mehmet ve Somer birbirlerine baktılar. Danilo'nun son günlerde pek iyi olmadığını fark ediyorlardı. Özel hayatına karışmak istemedikleri için soru sormaktan çekinseler de arkadaşlarının yanında olduklarını hissettirmek istiyorlardı. Alican'ı savunmasından söylenenleri üstüne alındığını anlamışlardı. Konuyu daha fazla uzatmadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stalker | Alican & Danilo
Hayran KurguBu hikayede kişi ve olayların gerçek kişi ve olaylarla hiçbir şekilde bağlantısı yoktur. Tamamen hayal ürünüdür, görseller benzetme amacıyla kullanılmıştır.