-0.4-

25 16 6
                                    

"daha önce hiç birinin ayağını yaladın mı?"

"her defasında daha ne kadar saçma bir şeyler sorabilir diyorum ama nasıl oluyorsa her defasında beni daha çok şaşırtıyorsun." bakugo melezin ona nasıl yapılacağını gösterdiği şeyi elindeki kağıtları katlayarak yapmaya çalışıyor, bir yandan da ondan gelen salak sorulara cevap vermeye çalışıyordu. "cevabını söyle sen."

"tabiki de hayır."

"ben bir kere denedim." 

"hadi ya. nasıldı?" 

"yani ne bileyim. değişik bir tadı vardı ama yani canım çekmez. ayrıca çok gereksiz bir tadı var terli el ile aynı tat bence. ayrıca ayak fetişçilerin kafalarında ne yaşıyorlar bilmiyorum. çok overrated bişi bence. yani denemesen de olur." bakugo onun bu gereksiz saçma ve uzun açıklamasına gülmeden edemedi. orada geçirdiği son bir hafta boyunca todoroki hakkında çok gereksiz ve saçma bilgiler öğrenmişti. onun dediği şeyleri başka birisi demiş olsaydı büyük ihtimalle yanından çekilip çoktan gitmiş yada yüzünün ortasına yumruğunu geçirmiş olurdu. ama melezin saçma hareketleri ve orada kalan onun dışındaki herkese sinir bozucu gelen ancak sarışın duyduğu anda bedenine rahatlık çökmesini sağlayan sesi yüzünden dinlemesi hoşuna gidiyordu. 

onun hakkındaki çoğu şey sarışının hoşuna gidiyordu. öbürlerine karşı takındığı tavır ve davranışları, duş aldıktan sonra yatağın üstüne serdiği çıplak, herkesin bakmaktan tiksindiği, kemiklerinin teninin üzerinde belli olan, bileklerindeki yara izlerinin üstüne daha havalı görünmek için çizdiği saçma salak şeyler olan bedenini seyretmeyi, konuştukları konu onun duvarı yalamadan tadını bilmesi olsa bile ona verdiği ve uzun zamandır hissetmediği o rahatlık duygusunu. 

kısacası melez ve de onun kendisine hissettiği şeyler hakkındaki her şeyden zevk alıyordu. oraya getirilirken tamamıyla sonunun felaket olacağını düşünmüştü. ama şu an gereğinden fazla rahattı. onunla konuşurken sanki bir klinikte öbür salak insanlarla aynı alanda değil de onunla baş başa vakit geçiriyormuş gibi hissediyordu. 

o sırada kafasında hissettiği sızlama ile etrafını kontrol etti. yerde gördüğü buruşturulmuş kağıdı aldı ve açtıktan sonra üstünde şeyi görmesiyle öfkeyle etrafına bakındı. az ileride oturmuş aralarında gülen birkaç çocuğu görünce avucunun içindeki kağıdı buruşturmayı önemsemeden sıktı ve masaya bıraktığı gibi ayağı kalktı. 

derin düşüncelerinden onun hareketlenmesi ile ayrılan melez genç merakla sarışına bakarken gözü masadaki kağıda takıldı ve açıp içine baktı. içindeki sinirlerinin bozulması için çizilmiş resim ve üstlerindeki rahatsız edici kelimelerle dolu kağıda baktıktan sonra sarışına dönüp boşvermesini söyleyecekken onun bedenini kağıdı gönderen çocuklardan birinin ağzına yumruk geçirdiği anda görmesiyle öylece kalakaldı. 

sarışın hiç beklemeden yumrukladığı çocuğun yere düşmüş bedenini yakasından tutarak kalkmasını sağladıktan sonra sarsmaya başladı. "sorunun varsa gelip yüzüme söylesene orospu çocuğu. onu yapmak için bile cesaretin yok mu?" karşısındaki çocuk kanamaya başlamış burnunu tutarken kapıdaki doktor onların bu halini görüp yanlarına doğru koşmaya başlamıştı. "ne var? sonuçta haklıyım." yakasındaki sarışına ait elden kurtulduktan sonra hafifçe geriledi ve kolunun tersiyle burnundan akan kanı sildi. 

"aramıza yeni bir dönek katılmış. bir ucube yetmemişti zaten." bakışları todorokinin üstüne kayarken sarışın öldürmemek için kendini zor tuttuğu çocuğu izlemeye devam ediyordu. "sende yarrak yalamayı seviyorsundur. yada sende onun gibi götünü siktirmeyi mi seviyorsun?" 

"tamam yeter bu kadar ayrılın." yanlarına gelen doktorun dedikleri ile onlara bütün bunları diyen çocuk arkasını dönüp gülmeye devam ederken sarışın daha fazla dayanamadı ve hızla omzundan tutup kendine döndürmesini sağladığı bedeninin yüzüne az öncekine kıyasla çok daha sert bir yumruk indirdi. doktor bunu görmesiyle sarışını durdurmak için bir hamle yapacakken onu umursamadan çocuğun bedeninin üstüne atladı ve yere düşmesine sebep olduğu bedeni yumruklamaya devam etti. 

bütün bunlar yanaşırken todoroki istemsizce gülümsedi. karşısındaki görüntüyü izlemekten aldığı zevki daha da arttırmak için birkaç dakika önce yedikleri öğle yemeğinden kalan kuru yemişleri avucunun içine doldurdu ve yaşanan kaosu izleyerek yemeye başladı. 

...

sarışın yediği sakinleştiriciler ve onu yatağa bağladıkları kemerler yüzünden ne hareket edebiliyor, nede kıpırdamasını gerektirecek en ufak bir şey yapabiliyordu. sadece boş gözlerle tepesindeki ara sıra gidip gelen beyaz ışığı seyrediyordu. çıkardığı cızırdama her ne kadar rahatsız edici olsa da şu an bunu hissedemeyecek kadar uyuşmuştu zihni. 

bir süre sonra duyduğu tıklama sesi ile bakışlarını onu sakinleşene kadar kapattıkları odanın kapısına çevirdi. yarısı cam olan kapının önünde dikilmiş ona elini sallayan melezi görünce yüz kaslarının ona izin verdiği kadar gülümsedi. melez onun bu haline bir süre güldükten sonra etrafta kimsenin olup olmadığını kontrol etti ve kapıyı açtı yavaşça. yavaş adımlarla yanına doğru ilerledi. 

yatağın yanına varması ile yere çömeldi ve sarışının o an pek kontrol edemediğinden değişik bir yüz ifadesine sahip olan yüzünü seyretti. konuşmakta zorlanacağını düşüneceğinden sohbet çıkarmaktan vazgeçtiği sırada sarışın zorla da olsa kemerlerin altından elini oynattı ve parmaklarını melezin saçlarına daldırdı. onun bu hareketine ilk başta şaşıran todoroki sonrasında sesini çıkarmadan kafasını onun isteyeceği şekilde oynattı elini oynataraktan zaten kendini fazlasıyla zorladığını düşünerek. 

"sanırım benle vakit geçirmeye devam edersen buradaki özürlüler seni supportive düz arkadaş yerine gay sanacaklar." bakugo canını acıtsa da bu dediğine bir süre güldükten sonra kafasını yana yatırdı. "peki ya cidden onun yerine gay olsaydım ne olurdu?"

"yani tabi bu gayet iyi olabilirdi."

"o nedenmiş?"

"pek kötü göründüğün söylenemez yani tipim için tüm gereksinimlere sahipsin."

"tüm kriterlere uyuyorum yani?"

"mantıken evet. yanılmadıysam bir çükün var ve yakışıklısın. yani evet." 

...

todo tam ben mk şey gibi hiç kimse:

todo: hayatın boyunca hiç duvar yaladın mı?

x kişisi: ne alaka

todo: ben denedim de tadı çürük meyveye benziyordu. yada o gün üşüttüğüm için tad alma duyularım düzgün çalışmayı reddetti 

benden daha boş konuşan yok 

dove-bakutodoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin