-0.5-

36 18 19
                                    

"delireceğim bak yemin ediyorum delireceğim. hayır yani bu soktuğumun üç beyin hücresine sahip özürlülerin arasında dura dura kafayı yemeden duramıyorum. bunlar kafadan sorunları olmadan bu hastaneye gelen insanı bile delirtirler."

"hı-hı..."

"her açıdan boku yemiş salak bir hastaneye düştüm amk. yemekleri yenmiyor, içindekiler özürlü, her gece ayrı bi sıkıntı, uyuyamıyorum. kafayı sıyırmama çok az kaldı."

"aynen." sarışın yarım saat süren söylenmesinin ardından daha fazla enerjisi kalmayınca yatağa yüz üstü bir şekilde uzandı ve yüzünü yastığa sertçe bastırarak çığlık attı. ardındansa bir süre öylece durduktan sonra kafasını kaldırdı ve birkaç adım uzağında kendi yatağında yatmış bir şekilde kitap okuyan genci seyretti. "sen beni dinliyor musun?"

"tabi dinliyorum aksini düşündüren ney?"

"kafanı kaldırıp yüzüme bakma gereksinimi duymaman olabilir mi?" bunu duymasıyla todoroki hafifçe kıkırdadı ve ellerinin arasındaki kitabı hızlıca kapatıp kafasını yana yatırdı. "tamam söyle o zaman derdin ne? derdini söylemeyen şifa da bekleyemez değil mi?" 

"ilk olarak derdim bu soktuğumun salak hastanesi. ikinci olarak ise şifası sadece buradan çıkıp normal sokuk hayatıma geri dönmek." 

"e kolay orası zaten." bakugo duyduğu şeyi ciddiye almadan geçiştirdi ve sırt üstü çevirdi yatağın üstünde yatan bedenini. "tabi canım. ya burayı yakacaksın yada mucizevi bir şekilde bir gecede mükemmel, sorunsuz birine dönüşeceğim ki dışarı çıkabileyim."

"yok be. buradan kaçmayı aklına hiç mi getiremedin katsuki? cidden mi?" sarışının ciddileşmeye başlamış bakışları ona dönerken todoroki bacaklarını yataktan aşağıya sarkıttı. "onu nasıl yapacakmışım?"

"ben bir yolunu biliyorum." bakugo oturur pozisyona geçti ve hemen karşı karşısında duracak şekilde eğildi. "o nasılmış?" todoroki onun merakla dinleyen gözlerini yüzündeki gülümseme ile seyrettikten sonra belini dikleştirdi ve iç çekti. "cidden öğrenmek istiyor musun?"

"açıkçası bunu şimdiye kadar bana söylemediğin için ağzının ortasına bir tane geçirmek istiyorum." 

"sormadın ki?"

"çıkmanın bir yolunu bildiğini nereden bileyim- peki ya biliyorsan neden şimdiye kadar çıkmadın?"

"benim senin gibi çıkmak gibi bir arzum yokta ondan."

"peki ya neden? buradaki salaklar- yada ne bileyim şu... cidden istemiyor musun?" todoroki ona baktı ve gülümsemeyi sürdürerek konuyu değiştirdi. "onu bunu boşver. öğrenmek istiyor musun?" 

"elbette!"

"ama şimdiden uyarayım katsuki. hayatım boyunca hiçbir iyiliği karşılıksız yapmadım ve aynısı şimdi de geçerli. o yüzden karşılığında benim için bir şey yapmayı kabul edersen seni seve seve buradan çıkartırım." bakugo duyduğu şeylerin ne anlama geleceğini ve karşısındaki genç hakkında hiçbir şey bilmeden oradan kurtulacak olmanın heyecanıyla yanıp tutuşuyordu. todoroki onun vereceği cevabı her ne kadar tahmin etse de gülümsedi ve sarışına doğru eğildi. "peki ya bunu yaparsam karşılığında bana istediğim şeyi verecek misin?" 

"ne istiyorsun ki?"

"orasını boşver. kabul ediyor musun onu söyle." bakugo bir süre duraksadı. ardındansa derin bir iç çekti. "ne istersen yaparım. yeter ki bu dediklerin saçma bir yalan olmasın ve buradan çıkmanın bir yolunu biliyor ol." todoroki içinde kıpırdanan duygular ile tırnaklarını sertçe avuçlarının içine bastırdı ve sonrasında yüzüne takındığı değişik gülümseme ile sarışının yüzüne doğru eğildi. "buradan çıkıp tekrar özgür olmak uğruna birini öldürebilir misin o zaman?"

duyduğu şey ile sarışının gözleri ardına kadar açılıp bedenini biraz geriye kaydırdı karşısındaki gencin yüzündeki ürpertici ifadeyi görünce. birden bire bedenini saran sıcak ile yüzünden akmaya başlamış terlerin her bir ince hareketini hissederken sertçe yutkundu ve nefes almak için zorladı kendini. neden bilmiyordu ancak karşısındakinin yüzündeki gülümseme aklını kaçırmasına bile sebep olabilirdi.

cevap vermesi uzun veren sarışını seyretti bir süre todoroki. ardındansa yatağa uzandı ve gözlerini kapattı. "kabul ettin artık. geri kaçışın olmayacak." 

"kimi öldürmemi istiyorsun ki?" ağzından dökülen şeyler ile hafifçe gülümsedi melez ve kafasını onu gergin bir ifadeyle seyreden bakugoya doğru çevirdi. "beni." sarışın anlamamış bir ifadeyle onun yüzünü seyrederken duvara sırtını yasladı ve kafasını tavana çevirdi. "bu kendi başına daha rahat yapabileceğin bir aktivite değil mi?"

"buraya gelme sebebimi hatırlatayım mı? başarılı olsaydım zaten şu anda bunu senden istiyor olmazdım. ailem kafayı yediğimi akıllarına öyle bir kazımışlar ki buradan çıkmama asla izin vermeyecek. çıkışım anca ya onların ya da benim ölümümle olacak bu gidişle. şu an beni hayatta tutan şey ise şu odadaki lanet olasıca kameraların başında gözlerini dikmiş bizi izleyen insanlar ve kafamdaki düşüncelerle oynayan şu boktan ilaçlar." 

"peki ya ölmeyi niye bu kadar istiyorsun ki?" bakugonun ciddi bir ifadeyle sorduğu soruya karşı todorokinin yüzü dondu ve gözlerini tavandan ayırmadan öylece durdu. "yani ne bileyim bu tarz şeyleri düşünmek için biraz genç değil miyiz? yada- belki ilerde yapmak isteyeceğin şeyler-"

"neden yapmak istediğim yada öbür hiçbir şey seni ilgilendirmiyor katsuki. teklifimi kabul ettin. ya düzgün bir adam gibi sözünde dur yada ödlek bir tavuk gibi kaç."

...

davuk katsuki bak ben davuk yazım çeviri tavuk diye çevirio ben tavuk istemim ben davuk istirem davuk 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dove-bakutodoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin