Sen gideli 1896 gün oldu minik sevgilim...
Yine uyuyakalmışım kampüsün bahçesinde. Hah kampüs demişken psikoloji okuyorum üniversitede. Chan hyung gelip uyandırdı. Geceleri uyumamam onu sinirlendiriyor. Ama elimde değil ki... Her gece o kazayı tekrar yaşıyorum. Ama en çok neye kızgınım biliyor musun? Seni benden koparan piç kim? Nerede? Yaşıyor mu? Eğer yaşıyorsa yaşamayacak artık. Onun eceli olacağım. O senin ecelin oldu ben de onun eceli olacağım. Söz veriyorum sevgilim...
Ama zaman herşeyi değiştiriyor.
Bu sana bir süreliğine yazacağım son mektup. Çok seviyorum seni. Ziyaretine geleceğim...💖
~Jis...Sevgilime son mektubumu yazdım ve mezarlığa doğru yürüyordum. Saate baktım. Zaman ne çabuk geçiyor...
Sokak çok ıssızlaşmıştı ve yine yağmur yağıyordu. Duymak istemiyorum. Kulaklıklarımı taktım ve son zamanlardaki favori şarkımı açtım.Youha-Last dance
Çalan müzik beni sarhoş ediyordu. Yemin ederim ağzıma tek yudum içki sürmedim ama sarhoş hissediyorum. Müziğin akışına bıraktım, şapkamı kapatıp yürümeye başladım.
Mezarlık tam da beklediğim gibiydi. Kimse yoktu -yani ben öyle sanıyordum- ağaçlar dahi susmuştu. Tek ses düşen yağmur damlalarının çaresiz çığlıklarıydı...Konuşmaya başladım
-Orada mısın sevgilim? Özledim seni. Ne yaptın bensiz? Bekledin mi beni? Başka ziyaretçilerin oldu mu? Umarım olmuştur. Sensizliğe alıştım sanırım koskoca 1896 günden sonra. Hala ben miyim suçlu? Özür dilerim katilin olduğum için...Ve derin bir sessizlik...
Kelimeler boğazıma düğümlenmiş gibiydi. Konuşmaya çalışıyordum ama ne fayda...
Ağzımdan tek bir sözcük çıkaramıyordum. Mektubu sevgilime bıraktım. Ve biraz yürümeye karar verdim. Ama dizlerim gerçekten çok kötü titriyordu. Neyim vardı bugün benim? "Sakin kalmalısın jis, sakin kalmalısın jis..."Biri yanıma geldi. Sırılsıklam saçları, güzel kahverengi gözleri, yakışıklı bir yüzü vardı...
"Hey hey hey! Neyin var iyi misin? Bak şimdi sakin ol. Ne yapıyoruz biliyor musun? Üç dediğimde nefes alıyoruz.. 1,2,3... nefes al hadi"
Dediklerini yapmaya çalışıyordum. Titreyen vücuduma engel olamıyordum ve nefes alamıyordum. Yanaklarımdan gözyaşları süzülmeye başladı. Usul usul akan yaşlarımı sildi kahverengi gözlü çocuk. Daha sakin hissediyordum artık...
Ve o gitti...
Adını bile söylemeden gitti. Son gördüğüm şey ise güzel gözlerinden akan damlalar oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözler de yalan söyler. (Minsung)
Fanfiction-Ben senin gözlerine inanmıştım Minho. -Gözler de yalan söyleyebilirlermiş miniğim... Sevgilisini kaybetti Han Jisung. Canından çok sevdi, isteseydi canını verirdi... Sahi gerçekten kaybetti mi sevgilisini?