Chan uyanmıştı ama yanına giremiyorduk. Gözlerini her araladığında camın önüne geçip şaklabanlık yapıyorduk. Kafama tek bir şey takılmıştı. Chan hyung ölmek istemezdi ki.
Chan kötü bir çocukluk dönemi geçirmişdi. O yüzden kişiliğinin bu kadar olgun olduğunu biliyorum. Aramızda sır olmaz -en azından öyle sanıyorum- ama asla ölmek istemez. Adım kadar eminim o ölmek istemez. Gelecek için hayalleri olan birisi ölmek ister mi? Tüm planlarını kenara atıp, hayallerini sonsuza dek rafa kaldırıp kim ölmek ister ki? Eminim ki bu işte bir bit yeniği var. Ve benim adım Han Jisung ise bu olayın ardında tek bir sır kalmayacak...
Jooyeon'un bir arkadaşı vardı. Junhan'dı sanırım adı. O şu an komiser eminim ondan birşeyler öğrenebilirim diyip Junhan'ın karakoluna gitmek üzere ayağa kalktım.
Tabi ayağa kalkmam la beraber bizimkilerden bir ses yükseldi."NEREYE GİDİYORSUN BİZİ BURADA BIRAKIP"
"Hadi ama oradan üç yaşında velet gibi mi görünüyorum"Seungmin hemen karşı çıktı:
"Benim sevgilim, senin abi dediğin adam orada yatıyor ve sen gidiyor musun?! Ciddi misin Jisung eğer şaka yapıyorsan tam şu an kes. Buradan tek bir adım atarsan beni son görüşün olur bir daha yanıma yaklaşamazsın. DUYDUN MU LAN BENİ!"Changbin hemen atıldı:
"Seung sakin olur musun? Sence öylesine mi gidiyor?"Seungmin arkamdan bağırıp küfürler ederken merdivenlere yöneldim.
Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle usulca sildim. Derin bir nefes aldım ve fısıldadım:
"Kanım üzerine yemin ederim bu olayın ardındaki her kim ise ona bir gram insaf etmeyeceğim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözler de yalan söyler. (Minsung)
Fanfiction-Ben senin gözlerine inanmıştım Minho. -Gözler de yalan söyleyebilirlermiş miniğim... Sevgilisini kaybetti Han Jisung. Canından çok sevdi, isteseydi canını verirdi... Sahi gerçekten kaybetti mi sevgilisini?