"Tam zamanıydı gelmenin; benim sana, senin bana."
°°°-NEFES-
Yavaşça gözlerimi açtım, görüş açıma küçük bir gölet olmaya başlayan kan birikintisi girince birden yerden kalktım ve yerde yatan adama baktım.
Daha az önce ona hesap soruyordum. Başımdaki sancının acısı artarak büyüyordu. Arkamdan birisi sert bir cisimle ense köküme vurmuştu en son hatırladığım şey buydu. Ama bu adamı da aynı kişimi vurmuştu?Bana bu olay yaşanmadan önce defterlerden bahsetmişti. Ayaklarımın titremesi hareket işlevimi güçleştiriyordu.
Yavaşça kitaplığa dogru yürüdüm tarihlerin yazılı olduğu seri şeklinde duran defterleri görünce annemin öldüğü senenin defterine bakmaya başladım.
"2010,2011,2012,2013,...,2015" sadece annemin öldüğü sene, onu öldürdüğü sene yoktu. "Şerefsiz!" sinirle soludum, oyuna gelmiştim.
Bu dağ evi beni gittikçe daha çok korkutuyordu.
Yerde duran silahımı görünce hemen yerden aldım ve belime sıkıştırdım
Son bir kez defterleri karıştırdım ve içlerinde kimleri öldürdüğü ve hangi amaç için öldürdüğü yazmıştı. Bir kez daha küfrettim.
Bir caninin cesedinin yanında bu kadar uzun süre durmak beni rahatsız etmesede miğdemin bulanmasını engellemiyordu. Kendimi daha fazla zorlamadım ve evden koşarak ayrıldım.
Arabayı asfalta çıkardım ve bu lanetli evden hızla ayrıldım.
Evden biraz uzaklaşınca yavaşlamaya çalıştım ama olmadı. Lanet olsun fren tutmuyordu!
Ne yapacağımı bilemeden hızla ilerliyordum görüş alanım git gide bulanıklaşırken kapanmakta olan gözlerimi iki far ışığı daha da kamaştırınca direksiyon hakimiyetimi tamamen yitirdim
Ve beni çok seven karanlık tekrar içine çekti.
-YAĞIZ-
Çığlıklar atan sessizlik kulaklarımı uğuldattı.
Yavaşça gözlerimi açtım, koluma giren ağrı beynimi uyuşturuyor, nefesimi zorlaştırıyordu. Arabanın kapısını yavaşça açıp dışarı çıktım.
Bir süre iki arabanın kesiştiği noktaya baktım ve derin bir nefes çektim içime.
Karşı arabaya doğru yürüdüm bir yandanda kolumu tutuyordum. Arabanın içinde genç bir kızı görünce şaşırdım.
Arabanın kapısını kolumun izin verdiği kadarıyla zorladım ama açılmadı.
Bir kaç defa daha zorlasamda sadece kolumdaki ağrının şiddetini arttırmaktan başka bir şey yapamadım.
Arabama gidip telsizi elime aldım ve kazanın olduğu yerin adresini verip bir ambulans ve destek ekip istedikten sonra asfalta oturup beklemeye başladım.
Soğuk kendini belli ediyordu fakat yerden kalkacak gücüm yoktu.
Aklımdaki sorunlar yine gün yüzüne çıkıyordu.
Belkide çok az kalmıştı. O adamı yakalamama çok az...
Kağıttakı adresin doğru olup olmadığını bile test edememiştim.
Ambulans sirenlerinin sesi ormanda yankılanırken karanlığıda aydınlatıyordu.
Kendimi toparlamaya çalıştım, ne kadar olmayacağını bilsem de.
°°°Merhaba arkadaşlar, bu benim yayınlamış olduğum ilk hikayem. Bu yüzden biraz çekinmiyor değilim. Sizlerden destek bekliyorum. İnşallah uzun soluklu bi işe başlamış oluruz hep birlikte.
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum.
Hikayemi okuduğunuz için teşekkür ederim *-* :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI YALANLAR
Mystery / ThrillerHer şey yalanken neye inanır insan, ya da her inandığınız insan yalansa? Saklanmış yalanlar, hayat seçiminizi zorlaştıran ağır kalplerin bedenini kavuracak kadar acı vericidir. Saklamak tek seçimse eğer, yalan tek kurtuluştur.(Betül Y.) °°°°°°°°°°°...