"Benimle konuşmak zorundasın Hoseok. Bu böyle olmaz. Ayrılamayız." Dedi Yoongi. Sanki günlük kavgalardan birini yaşıyorduk ya. "Ne yapmamızı önerirsin peki?" Diyerek kollarımı bağladım. "Konuşarak halledebiliriz aşkım."
"Öyle halledebiliyor olsaydık şu an bu durumda olmazdık Yoongi. Ayrıca bana aşkım deme. Bitti artık. Bunun geri dönüşü yok." Dedim. "Hayır, bitmedi. Bitemez. Ben seni çok seviyorum. Sensiz yapamam." Süt dökmüş kediye benziyordu şu an ama yemem ben. Yemem! "Bensiz yapamayacağını bile bile nelere kalkıştın değil mi?" Dedim. "Sen böyle laf sokmaya devam edersen biz anlaşamayız ki."
"Sen de bana fırsat verme o zaman Yoongi. Her neyse benim seninle konuşacak bir şeyim yok. Bundan sonra da yolumu kesme." Yoongi'nin bir şey demesine izin vermeyerek yanından geçip ilerlerken o da peşimden geliyordu. "Hoseok beni dinle." Adımlarımı hızlandırdığım da o da aynı şekilde hızlandırmıştı. Rezil ediyordu beni!
"O çocuk bizi ayırmak için elinden geleni yapıyor ve başarıyor da. Aç şu gözlerini." Bunun gibi zırvalıklarını dinlemek istemesem de mecburen duyuyordum. Tek ben değil yanından her geçtiğim insan duyuyordu. "Ben duydum Hoseok. Alex'in senin hakkında düşüncelerini duydum ama sana anlatamadım çünkü inanmayacağını biliyordum. Sana bunları ispatlamak için çok denedim ama olmadı. Her seferinde çuvalladım. Alex de bundan faydalandı."
"Daha fazla arkadaşımı suçlamana izin vermiyorum. Sus artık." Dediğimde bile susmamıştı. Peşimden geliyor olması beni daha çok sinir ediyordu. "Beni dinlemiyorsun ki. Dinlesen sorunlarımız daha kolay çözülür." Dedi. "Seni binlerce kez dinledim Yoongi. Hepsinde de yaptıklarına göz yumdum ama bundan sonra böyle bir şey olmayacak. Bitti." Adımlarını hızlandırıp önüme geçti. "Hayır, buna izin vermiyorum. Benden ayrılamazsın. Olmaz." Kafasını iki yana sallamıştı.
"Yoongi daha fazla çeneni boş sözlere yorma çünkü bundan sonra sana kanmayacağım. Anladın mı beni?" Dediğimde beni anlamak istemediği belliydi zaten. "Hayır, olmaz. Ben sensiz yapamam. Ayrılamayız." Kriz geçirmek üzereydim. "Yoongi sen mal mısın?"
"Evet, sana aşık bir malım ben." Beni güldürmek için böyle konuşuyordu sanki. "Alex bir sapık Hoseok. Senin hakkında iğrenç şeyler söylüyor. Kim bilir aklından neler geçiriyor oro- arkadaşın?" Soru cümlesinde ki kelimeyi tamamlamasa da anlamıştım. "Yoongi haddini aşıyorsun! Bu zamana kadar Alex senin hakkında tek kötü bir söz bile etmedi ama sen yaptığını bırakmadın çocuğa."
"Her zaman ki gibi bana değil de ona inanmayı tercih ediyorsun yani. Bravo sana. Bravo." Trip mi atıyordu bana? "İyi günler sana." Diyerek okuldan çıkarken evin yolunu tutmuştum.
.....
"Hayır, Jimin ben daha onunla barışmam. Olmaz." Dışarı da hava almaya çıkmıştım fakat ne Yoongi ne de arkadaşları rahat bırakmıyordu. "Yoongi boşu boşuna birini suçlamaz Hoseok. Vardır bir bildiği."
"Jungkook o benim çocukluktan beri arkadaşım. Bir şey olsa ben bilirim." Dedim. "Sen de haklısın ama Yoongi de boş sallamıyordur." Yoongi'nin söyledikleri yetmiyormuş gibi bir de arkadaşlarıyla uğraşıyordum. Hepsini seviyordum ama Yoongi ile aramızda geçen meseleye onlar karışmamalıydı. Bir şey de diyemiyordum kırılmamaları için. "Neyse ben kapatıyorum. Biraz yalnız kalmak istiyorum."
Konuşmayı sonlandırıp telefonu da sessize aldıktan sonra cebime atmıştım.
Neden onu affetmediğimi ve asla affetmeyeceğimi anlamıyordu? Yoongi ne zaman bir şeyi doğru düzgün anlamıştı ki zaten?
Bir süre denizi seyrettikten sonra bundan bile bunalmıştım. Evde duramıyordum. Dışarı da sıkılıyordum. Ne yapacaktım ben böyle? Yoongi'yle de olmuyordu. Yoongi'siz de olmuyordu.
Yerimden kalkıp yavaş ve küçük adımlarla evime doğru ilerledim. Dışarı da oturmaktansa evde pijamalarımla oturmayı tercih ederdim ve bu yüzden de evime gidiyordum. Yanımda getirdiğim kulaklığı çıkarıp telefona bağladıktan sonra listemden bir şarkı açmıştım hemen. Normalde dinlediğim çoğu şarkı şu an ki moduma göre olduğu için hiç aramama gerek kalmamıştı. Açtığım müzik bana uyum sağlarken yaşanan olayları tekrar tekrar aklımda döndürmüştüm. Yapabildiğim tek şey buydu zaten.
Yoongi günden güne düşüyordu gözümden. Bugüne kadar onu affetmiştim ama bundan sonra bunu yapamazdım. Ona geri dönmek istiyordum ama yapamazdım. Alex benim en yakın ve tek arkadaşımdı. Yoongi ona ağza alınmayacak şeyler söylerken daha fazla onunla olamazdım.
Eve gelir gelmez rahat bir şeyler giydikten sonra koltuğa attım kendimi. Yoongi'den gelen bir sürü mesaj ve arama vardı. Hiçbirine cevap vermemeyi tercih ettim. Laf anlamayacaktı yine her zaman ki gibi. Ne gerek vardı ki konuşmaya?
#Yoongi'den
"Açmıyor işte. Açmıyor." Diyerek ellerimle yüzümü kapladım. "Seninle konuşmak istemiyor demek ki Yoongi. Onu biraz rahat bırak." Dedi Jimin. Arkadaşlarımla konuştuğunu bilmesem şu an evini basmış olurdum. "Evet, Jimin haklı. Sürekli üzerine düşersen daha fazla sinirlenir. Bu sefer de aranız daha kötü olur. Biraz onu rahat bırak. Düşünsün, taşınsın bir karar versin."
Hiçbir şey konuşmak istemiyordum. Kimsenin beni anladığı yoktu. Hoseok bile anlamadıktan sonra bunlar anlasa ne olurdu ki?
"Alex hakkında söylediklerinin doğru olduğunu hepimiz biliyoruz ama Hoseok'un inanması için elinde kanıt olmalı. Kanıt olmadan onu inandıramazsın. Boşu boşuna peşinden koşup çeneni yoruyorsun." Dedi Seokjin. "Haklısın. Haklısın da neden bana inanmayı düşünmüyor ki? Hiç mi şüphe etmiyor o şerefsizden?" Namjoon elini omzuma koydu. "İşte bu yüzden inanmıyor. Sen onun hakkında konuşurken kendine hakim olamayıp Hoseok'un hoşuna gitmeyecek sözler kullanıyorsuna ama Alex öyle değil. O öyle konuşmuyor. Sen ne dersen de o tatlı diliyle Hoseok'u etkiliyor. Şu zamana kadar Hoseok'un seni affetmesi bile bir mucize zaten."
Haklı olması o kadar canımı sıkıyordu ki... "Tamam, ben de bundan sonra onun hakkında tek bir kötü söz etmeyeceğim." Tek kaşı havalanmıştı. "Ne? Bana inanmıyor musun?" Dediğimde odada olan herkesi gösterdi. "Hepimiz inanmak da güçlük çekiyoruz."
"Elimden geleni yapacağım. Hatta Hoseok bile çok şaşıracak." Dediğime pek de inanmamışlardı. Ben de zor inanıyordum. O yüzden bir şey demeyecektim. "Hadi diyelim ki kötü şeyler söylemeyi bıraktın ama o Alex duracak mı?" Bu kadar haklı olmaları iyi miydi değil miydi bilmiyordum ama sanırım iyi bir şeydi. "Düşüncelerini bir şekilde ona itiraf ettirmeliyiz." Diye mırıldanırken aklıma şahane bir fikir gelmişti.
"Buldum." Parmağımı şıklatıp bana bakmalarını sağladım. "Ben tüm gün Hoseok'un peşinde dolanacağım ve siz de Alex'le uğraşacaksınız. Söylediği her şeyi kayda alacaksınız." Ben bir dahiydim. "Vay canına! Ne güzel bir fikir!" Jungkook'un alayla söylediği şeye Taehyung'ta katılmış ve ikisi beraber beni alkışlamıştı. "Yoongi bula bula bunu mu buldun?"
"Nesi var fikrimin Namjoon?" Dediğimde elini alnına attı. "Sen bu kafayla Hoseok'a kendini çok güzel affettirirsin." Hepsinin bana attığı bakış hoş değildi. "Sen en iyisi fikir üretme. Onu bize bırak. Biz kendimiz hallederiz kardeşim." Namjoon böyle dese de ben aklıma koyduğumu yapacak ve onlara da yaptıracaktım.
_______
Yoongiş böyle koşup duracak işte ne yapsın Hoşiki affetmiyor bir türlü😞😞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seven |Sope✔
RomanceYoongi'nin açısından çok da kötü bir şey olmamıştı. O yaptığından pişman değildi. Hatta iyi bile yapmıştı fakat Hoseok ona çok kızgındı ve affetmeyecekti. Bu da son kararıydı. Peki Yoongi pes edecek miydi? Asla!