Friday

122 17 18
                                    

"Günaydın Hoseok." Amfiye giriş yaptığımda sevgilimin olduğu yere bakmıştım. Genellikle aynı yere oturduğu için gözlerim direkt olarak oraya kaymıştı. Bugün olan derslerimizden bir tanesi ortaktı. Şu anda da ben de ortak dersim için amfiye gelmiştim. Eşyalarımı sevgilim yanına bırakırken o da telefonuyla ilgileniyordu. "Dün neden bana dönmedin?" Dedim oturarak. "Seninle konuşmak istemediğim için olabilir mi?"

"Ama ben sesini duymak istiyordum. Biliyorsun senin sesin olmadan ben uyuyamıyorum." Dediğimde pek de inanmış gibi değildi. "Yoongi yanımdan kalk. Seni görmek istemiyorum." Kafamı iki yana salladım. "O zaman ben kalkarım." Deyip cidden kalkmıştı. "Tamam, sen otur. Ben kalkarım." Bir arkasında ki sıraya geçip tam da hizasına oturmuştum. Madem yanında oturamıyordum ben de arkasın da otururdum.

Ders başlayana kadar ağzımı açmayıp tabletimi çıkarıp kaldığımız yeri bulmuştum. Konu tekrarı yapmayacaktım tabii ki de. Birkaç dakika içinde de ders başlamıştı zaten. Ben de başlarda uslu durup dersi dinlemiş sonra da amacımı hatırlayıp Hoseok'u rahatsız etmeye başlamıştım. Yaptığım tek şey seni seviyorum demekti. Ben masum bir insandım. Aşk acısı çeken bir gençtim! Kimse beni görmüyor, duymuyordu. Özellikle de sevdiceğim!

"Yoongi kes sesini. Yoksa ben seni keserim." Demişti sert bir dille. "Kes. Ölümüm senin elinden olacaksa öldür beni sevdiceğim." Kurduğum cümleyi yanında oturanlar duyup gülünce sevgilim alnına vurmuştu birkaç kez. Suyuna gideyim derken sinirlendiriyordum bazenleri ve şu an bunu yaşıyor olmalıydık. Söylediğim şeylerden pişman değildim. Aklım hala söyleyemediklerimdeydi.

"Hoseok beni ne zaman affedeceksin?" Dağılan saçını düzeltiyordum. Aslında bozuyordum diyebilirdik. "Yoongi biraz daha konuşursan senin yüzünden dersten ayrılmak zorunda kalacağım." Dedi. "Ben de ayrılırım. Sen nereye ben oraya." Kısa süreliğine bana döndü. "Kes sesini." Tamam, daha fazla konuşmayacaktım.

Dersin bitiminde sevgilimin peşinde koşturmaya devam ediyordum. Beni affetmiş olsa gidip Alex'in canını okuyacaktım ama bunu yapamıyordum! Ne Hoseok bana inanıyordu ne de elimde kanıt vardı.

"Yoongi ne zaman pes edeceksin?" Diyerek bana döndü. "Sen pes edene kadar pes etmeyeceğim." Dedim. "Yoongi böyle yaparak işleri zorlaştırıyorsun. Söylediklerimi otur ve düşün." Hayır, Alex'e fırsat vermeyecektim. "Ne dersem diyeyim boş değil mi? Sen yine bildiğini okuyacaksın." Onu onayladığımda kütüphaneye girmesiyle ben de arkasından girdim.

Kalabalık olmadığı için Hoseok nereye oturursa otursun yanına oturabilecektim. Ne kadar da şanslı bir insanım!

Sevgilim favori yerine geçtiğinde ben de yanında ki yerimi almıştım. "Sakın ses çıkarayım deme." Uslu uslu notlarını çıkarırken içimden 1000. kez ne kadar güzel olduğunu geçirmiştim. Onu öyle seviyordum ki içim içime sığmıyordu. "Bakma bana. Odaklanamıyorum." Dedi. "Çok güzelsin ama." Göz devirdi. "Git başımdan."

"Hayır, gitmem." Bıkkınca nefes verdi. "Tamam, gitme ama ses de çıkarma." Bunu dinleyeceğimi sanmıyordum. "Beni affetmelisin bebeğim." Bana bakmamıştı bile. "Birbirimiz olmadan biz bir hiçiz bunu biliyorsun değil mi?" Söylediğim sözler on da bir anlam ifade etmiyor muydu? "Bayatlamış sözlerinden bıktım Yoongi. Tek yaptığın şey benim canımı sıkmak."

"Beni affetmen için elimden ne geliyorsa yapacağım." Yüzümden eksik etmediğim gülümsememle ona bakıyordum. Ben gülümseyince hemen o da gülümsüyordu fakat bu sefer o gülümsememişti. Onu gülümsetmek için her şeyi yapacaktım.

Hoseok çantasından kalın bir kitap çıkarıp ortalarına doğru bir sayfa açmıştı. Sevdiceğim ne güzel ders çalışıyordu! "Seni izlemeye doyamıyorum. Bu ne güzellik." Diye mırıldanıp iç çektim. "Seni duyabiliyorum." Dedi. "Gerçekten duyabiliyor musun?" Diyerek dalga geçtim. "Yoongi kes sesini."

Seven |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin