Bölüm 6

4 0 0
                                    

Telefon da birlikte ağaç evde buluşalım diye anlaşmıştık. Üstüme hemen gri elbisemi geçirdim. Şaçımı da sıkıcı bağlayınca evden hızlıca çıktım. Saat 7 gibiydi. Sokaklar da kimse yoktu. Ve ben az sonra katil hakkında konuşmaktan korkuyordum. 

Ağaç eve varınca etrafıma bakmadan içeriye girdim. Galiba erken gelmiştim. Çünkü kimse gelmemişti daha. Biraz bekledikten sonra hepsi geldi. Atlas da gelir gelmez  "ilk defa ekin erken gelmiş" dedi. Ona ters ters baktım. Ama gülmekten görmedi bile.

Sera "artık konu hakkında mı konuşsak" dedi. Bende "peki" diyerek karşılık verdi. Uraz daha fazla dayanamaz gibi "katil kim" diye sordu. Cevap veren olmayınca bende "bilmiyorum" dedim. Atlas "belki merttir belki de emirdir" dedi. Ah doğru ya bu mert deryadan hoşlanıyordu ama derya ona bakmıyordu bile. Emirde ondan nefret ediyordu. Hatta bir keresinde " ölse de kurtulsam" demişti. Aralarında sorun vardı ama neydi bilinmiyordu.

Uraz "evet" dedi. "Belki de onları izlemeliyiz" dedim. Mantıklıydı. Sera "ya yakalanırsak" dedi. Atlas sinsi bir sırıtışla "onunla arkadaş olmak istediğimizi söyleriz" diye fikir önerdi.

Sera "olabilir" diyeverdi sadece.  peki ya bize bunu söylemezse yada inanmazsa. Tabi bunu içimden demicektim. Seranın telefonunun sesi beni düşüncelerimden ayırmıştı. 

Telefonuyla konuşması bitince "gitmem gerek annem çağırıyor" dedi. Bizde vedalaşıp ayrıldık

Eve varınca kendimi yatağa atıverdim. Zaten hemen de uyuyakalmıştım.

-------------------------------------------

Çalar saatimin çalmaşıyla yataktan kalktım.  Elimi yüzüm yıkayım şaçımı arkadan dağınık bir topuz yaptım altıma da siyah eteğimi giydim ve eteğimin üstüne beyaz gömleğimi soktum. Çok güzel olmuştum. Hele ki eteğimin altındaki beyaz kilotlu çorap çok uyumluydu. Neyse simdi güzellik konuşamazdım aslında konuşurdum ama okula geç kalmak hiç işime gelmezdi. 

Mutfağa inip anneme ve babama bir şey demeden çantamı aldım ve hemen çıktım. Sadece annemin arkamdan "bugün anneannen gelicek" diye seslendiğini duymuştum. Ve ben anneannemi her zaman sevmişimdir onunla harika bir bağımız vardı. Çünkü beni anlıyordu. Eğlenceden anlıyor desem doğru olurdu ama neyse. O kadar eğlenceliydi ki onunla her zaman yıldızları izleyip isim takardık bazen de resim yarışmasına girer ve akşama kadar film izlerdik. Tek kelimeyle harikaydı. Onu çok seviyordum...

Okul zilinin çalmaşı düşüncelerimi böldü. Okula çoktan gelmiştim ve bunu fark etmemiştim cidden mi. Niye fark edeyim ki. Hızlıca sınıfa doğru yürümeye başladım. Geç kalmamak için acele etmiştim ve geç kalıcaktım biraz daha oyalanırsam. 

Sınıfa bir hızlıca girdim.  Allahtan ki geç kalmamışım. Etrafıma söyle bir baktım. Kimse bana bakmamış ve konuşuyorlardı etrafdakilerle. Şanslıydım diyecekken bizimkilere gördüm. Yine en son geldiğim için bana bakıp gülen bizimkileri. Çok komikti ya. Surda geç kalmışım bun oturup gülüyor.

Onları görmezden geldim. Ve seranın yanına oturup eşyalarımı sert bir şekilde masaya vurdum. "Tamam ya sakin ol". Cidden tek dediği şey bu muydu. Doğru ya Allahtan demişti yani diğerleri dememişti bile. Sen olamasan ne yapacaktım sera. Kim bilir. "Gayet de sakinim" demek oldu tek dediğim ve keşke demeseydim çünkü bu onları daha çok güldürdü. Az önceki laflarımı alıyorum sera.

Hocanın sınıfa girmesiyle ayağa kalktık. Türkçe dersiydi. En sevdiğim ders. Bir o kadar da en anlamadığım ders. 

Şimdi en sevdiği ders mers bırakmam gerek bunları. Ne kadar en sevdiğim ders olsa da sıkıcı olmasını kimse değiştiremezdi. E bana da resim çizmek düşer. Ne de olsa benim yerime ders dinleyen 23 kişi var. Eslem dışında. Oda uyuyor. Yani 22 kişi var. Her neyse... "lavaboya gidebilir miyim".

Ders bitmek üzereyken hoca birden dikkatimi çekti. Yada çekmedi. Her neyse. Ama cidden şey olduğunu gördüm. Telefonu... Telefonu kırmızılaşmaya başladı. Aman Allahım. Ne oluyordu. Yoksa...

"Hocam telefonunuz" dedi tanımadığım bir ses. Dediği anda da bir melodi çalmaya başladı. Korkuyla telefonumun ekranına baktım. Kırmızı...

Sonra etrafda bağırış sesleri çoğaldı. Anons yapıldı. "Lütfen herkes okuldan çıkıp bahçede beklesin.". Hayır olmazdı. Hemen çantamı falan alıp dışarıya koştum. Yanımda serayı da çekiyordum. Eşyalarım ve arkadaşlarım önemliydi sonuçta. 

Herkes tamamen dışarı çıktığında biraz da olsa rahatlamıştım. Kimse zarar görmeyecekti. Pekala düşmanlarım içerde olsa sevinirdim. Atlas "bir kişi daha" dedi. Evet.. Kimse cevap veremedi. Ne ben. Ne uraz. Ne de sera...

Bir hoca geldi ve bizi saydı. Her şey yolunda gidiyordu. Okulda biri miydi ölen kişi acaba... Sadece korkunç... Hocaya bir şey demesini bekledim. Ve tek görebildiğim dehşete düşmüş bir yüzdü. Ne olduğunu anlamamıştım. Hemen sınıfa saydım. O yoktu... Lavaboya giden kız yoktu. Ve kimse gidip gelmemesini sormamıştı bile.

Ölen kişi benim sınıfımdan...

Ölen kişi eslem...

Eslem...

...





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kırmızı MelodiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin