Bölüm 1- Kıyamet Çanları

101 15 9
                                    

Umarım hepiniz iyisinizdir, Hikayeyi keyifle okumanız dileğiyle oylayıp yorum yapmayı unutmayın hazırsanız başlıyoruz. (İlk bölümümüz üçüncü kişili anlatımla fakat diğer bölümlerimiz başrolün ağzından okuyacaksınız.)

HER ŞEYDEN 1 GÜN ÖNCESİ (20.06.2020)

Islanmış gözlerini araladığı anda az önce yaşananların yalnızca bir kabustan oluştuğunu fark ettiğinde derin bir nefes almıştı. Son bir aydır Aral kabusların esiriydi. Her gece ailesiyle ilgili elli çeşit ölüm senaryosu gözlerinin önünden geçiyordu. Tüm kabuslarda ailesi acılar içinde ölüyordu ama son sözleri hiç değişmiyordu.

"Aral. Her şeyin sorumlusu sensin!"diye haykıran anne ve babası.

Bir an önce bu konuyu onlarla konuşması gerekiyordu ancak daha fazla oyalanmadan şirkete gidip son birkaç gündür yaptığı gibi gelen e-postaları okuduktan sonra imzalanması gereken dosyaları imzalayacak ve gün boyu şirkette kalacaktı. Babası artık yaşlandığı için koltuğu oğullarından birisine teslim ettikten sonra, yıllardır kurdukları hayalleri olan sahil kasabasına taşınıp sakin bir yaşam süreceklerdi. Bu koltuğun sahibinin Aral olduğunu düşünüyordu diğer oğlunun bu işe uygun olmadığını düşünen Ali Özer, yıllar boyunca Aral'ın yoluna çok kez taş koysa da Aral asla vazgeçmemiş ve okulunu birincilikle bitirmişti. O her ne kadar tıp okumak istese bile Ali Özer, bu duruma karşı çıkıp son kozunu oynayarak onu bu koltuğa muhtaç bırakmıştı. Aral her ne kadar istemese bile bu şirketi onun dışında kimsenin yönetemeyeceğini biliyordu.

Uzun süredir düşüncelere dalmışken üzerine bir kasvet çökmüştü. Birisi kalbini ellerinde tutuyor, sıkıp nefes almasını zorlaştırıyor gibiydi. Zihnindeki düşüncelerden arınmak için adımlarını banyoya yöneltti belki de suyun onu aklındakilerden arındıracağını düşünüyordu, bi nebze de öyle olmuştu. Hızlıca duş aldıktan sonra üzerine beyaz gömleğini ve siyah pantolonunu giydi.

Resmiyetten nefret ediyordu resmi giysilerin bazı insanların ikinci yüzü olduğunu düşünüyordu çünkü resmiyetin insanları robotlaştırdığını biliyordu,en çokta babasından.

Şirketleri sayesinde bir çok davete ve kutlamaya gitmişlerdi. Etraftaki herkes birbirine sahte gülümsemeler atarken hepsinin yüzündeki samimiyetsizlik bariz bir şekilde ortadaydı. Babasına baktığı zaman evdeki babasının gidip yerine duygusuz bir robotun  geçtiğini görüğünde şoka girmişti.

"Baba, neyin var?"
"Hasta mısın niye hiç gülmüyorsun?"
Aral farkında değildi ama babası da nefret ettiği adamlardan biriydi. Samimiyetsiz ve iki yüzlü. Babası o günden sonra ona iki farklı kişi olduğunu fark etmişti. Evdeki dost canlısı babası ve iş hayatındaki onlardan nefret ediyormuş gibi davranan babası.
...
Aral lüks bir rezidansın yirminci katında oturuyordu. Şu sıralar evine sadece uyumak için gidiyordu. Bu güne kadar şirketin başında olan  Babası, şu günlerde artık şirketle başa çıkamıyordu, artık yaşlanmış ve yorulmuştu...

Otoparka indikten sonra hızla şirkete doğru yola çıktı. Havanın soğuk olduğunu bilmediğinden yanına mont almamıştı. Müzik eşliğinde otoparktan ayrıldı.
...
Şirkete girdiğinde her çalışanın telaş içinde olduğunu görünce yüzünde bir tebessüm belirdi. İnkar etse bile bu işi babası kadar iyi yapıyordu, hatta daha bile iyiydi.

Saate baktığında akşam olmak üzereydi. İşleri bittiğine göre bir restoranda yemek yiyip eve gidebilirdi. Ofisten çıkarken telefonunun şarjının bittiğini görünce hızla bir restoranda gidip şarjını doldurmalıydı. Arabasını alıp en yakın restorana gitti.

Her zaman yediği gibi bir pizza siparişi verdi ve telefonunu şarj etmeye başladı. Afiyetle yediği pizzanın ardından telefonunu kontrol ettiğinde cevapsız aramalar olduğunu gördü.

"Ece'den 3 cevapsız arama." Ece yıllar öncesinde tanıştığı şu an çok başarılı bir polis arkadaşıydı. Uzun zamandır hiç konuşmamışlardı ve konuşmaları hep tatsız konulardan ibaretti. Korkuyla ayağa kalktı kötü bir şey olmamasını dileyerek Ece'yi aradı.
"Alo Ece. Nasılsın, umarım iyisindir beni aramışsın ama..." dedi.
"Evet Aral. Şu an senden tek bir isteğim var, lütfen sakin ol ve beni dinle."
"Tamam, dinliyorum."
"Aral, annen ve baban az önce yaşadıkları şehir hastanesine götürmek için evinize gidiyorlar. Evlerinde bir saldırıya uğramışlar. Lütfen sakin ol, buraya gelmek istiyorsan biz olay yerine gidiyoruz evi incelememiz gerekiyor."
"T-tamam Ece, ben yarım saate oradayım." dedi ve telefonu kapattı. Arabasına bindiği gibi hızla yola çıktı.
Ailesine ne olmuştu? Aklına tek gelen şey o kabuslardı. O kabuslardan birinin gerçekleşme ihtimali bile Aral'ı mahvederdi.
...
Hastanenin önüne geldiğinde gökyüzüne baktı. Ailesine bir şey olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyordu. Hastane kapısından içeriye girdiğinde dua ediyordu.

"Gerçek şu ki; otogarlar düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve hastane duvarları da cami duvarlarından daha fazla inanan."

-Hikmet Anıl Öztekin.

Belki de ilk kez bu kadar yalvarmıştı Allah'a. Onların iyi olmasını istiyordu çünkü bu güne kadar yalnızca ailesi için yaşamıştı. Hayatına doğru dürüst kimseyi almamıştı. Her yıla ailesiyle beraber girmiş, beraber bitirmişti.

Ailesi Aral'ın bir parçası olmuştu. "Eksik parçalı bir yapboz gibi kalacağını düşünmek onu yaralıyordu."

Hızla Hemşirelerden birinin yanına koştu. " Merhaba, acilen ailemin hangi odada olduğunu öğrenmek istiyorum lütfen yardımcı olun." Hemşire kadın eliyle danışmayı gösterdi.
"Orada size yardımcı olacaklardır beyefendi." Danışmaya geldiğinde az önce söylediklerini tekrarladı. Danışmada ki kadın yorgun gözüküyordu sakin hareketlerle klavyede bir kaç tuşa bastı.
"Beyefendi, bu bilgilere ait bir hastamız bulunmuyor." Kadının söylediklerini duyduğunda dizlerinin bağı çözüldü. Hep güçlü olmuştu Aral, hayatında yaşadığı zorluklar ve travmaları. Hep savaşmıştı ancak her savaşçının bir zaafı vardı. Aral'ın zaafı ailesiydi belki de onlardan kimsesi olmadığı için zaafıydı ailesi. Her ne olursa olsun savaşçıları yıkmanın tek yolu zaaflarıydı.
...
"Beyefendi gözlerini açtı!"
"Bizi duyuyor musunuz?"
Gözlerimi açtığımda etrafımda bir çok hemşirenin olduğunu gördüm dikkatimi çeken Ece'nin yanı başımda bir kaç polisle olduğuydu.
"Aral, sana bir haberim var ama öncelikle iyi olmalısın." dedi Ece. İlk öğrenmek istediğim şey kaç gündür buradaydım?

Hemşire hissetmiş olacak ki ben sormadan söyledi. "Tam olarak bir haftadır buradasınız. Zihniniz sizin uyanmamanız için çok direndi Aral Bey. Hiç bir sorununuz olmamasına rağmen psikolojik olarak bilincinizi kaybettiniz. Tekrardan geçmiş olsun." dedi ve odadan tek tek ayrıldılar. Sonunda Ece ile tek kalmıştık.
"Ece neler oluyor lütfen her şeyi anlat, ailem nerede?" dedim bir haftadır konuşmadığım için sesim çatallı çıkmıştı ama aldırış etmedim. Tek merak ettiğim ailem neredeydi?
"Aral, ailenin bedenlerini biz fark ettiğimizde evden bir dere kenarına taşınmış olmalı. Eğer kim yaptıysa yüzlerini dahi tanınmaz hale getirmiş."
...
"Her insanın bir yaşama sebebi vardır. Kimi hayalleri için yaşardı kimi ise ailesi ile gücüne güç katar mutlu olurdu. Aral, ailesinden güç alan bir çocuk olarak büyüdü. Yıllar boyunca ailesinden hiç ayrılmadı. Az önce duydukları üzerine tüm anıları gözlerinin önünden bir tiyatro sahnesi gibi geçti. O ailesini kaybetmişti. Yaşama sevinci kalmamıştı. Ruhu bedenini terk eden bir ceset gibi hissediyordu kendisini. Hayat onun için sona ermişti..."

Herkese merhaba öncelikle, 2024 yılının ilk anlarında yıllardır yapmak istediğim bir proje ile geldim. Küçüklüğümden beri hep yazar olmak istedim. Hislerimi yazmakla başladım bu serüvene. Ardından okudum, kitapların hepsinin baş karakteri benmiş gibi hissettim. Onları benimsedim. İyiki kitaplarla tanıştım. Beni tanıyanlar bilir ki ben kitap içerikleri üretiyorum. Umarım ki hikayemi beğenirsiniz, şimdiden destek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Yıllar sonra hayalim olan bu kitabı paylaşıyorum. Fikirlerinizi bekliyorum... 01.01.2024

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DEHŞETİN KANLI ELLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin