Şubat 2015
"Uzun sürecek mi Gece?" Nefesimi sıkıntıyla dışarı verip dolaptan bir iki elbise daha alıp valize yerleştirdim "Tamam! Geliyorum." Valizi kapatmak için eğildiğimde karnımda hissettiğim iki elle sıçradım "Uçaktan korktuğunu biliyorum" nefesi değdiği her yeri yakıyordu "ama babanı yalnız bırakmak istemeyeceğini tahmin ediyorum?" Huzursuzca kıpırdanıp yüzüne döndüm üstündeki beyaz, ince V yakalı tişörtten dolayı vücudundaki tüm benleri neredeyse net bir şekilde görebiliyordum "Biliyorum ama tedirginim işte ayrıca uçakla gitmeye ne gerek vardı?" Yüzümdeki saçlarımı geriye atıp alnımdan öptü "Karne almak için döneceğiz? O zaman uçağa kesinlikle binmen gerekecek bunu alıştırma olarak say hem ben yanında olacağım." tekrar alnımı öperken sordum "Annem ve annenler birlikte mi gelecek?" Kafasını olumlu anlamda salladığında köpek yavrusu gibi bakmaya çalışarak parmak ucuma yükseldim "Peki aynı uçak mı?" Boylarımız eşitlendiğinde omuzlarına tutundum ve o şekilde kalabilmeyi umdum fakat o da bunu anlamış olacak ki sırıtarak kendini yatağıma bıraktı ve bende doğal olarak üstüne düştüm o kahkahalar atarken sorumu yineledim "Evet ama onlardan en uzak yerde oturuyor olacağız." dedi pis pis sırıtırken toparlanıp üstünden kalktım tekrar kapakları açık dolaba yöneldiğimde "gerçekten mi?" Diye bağırdı adımlarımı yavaşlattığımda durmadan söyleniyordu boğazımı temizleyerek dikkatini çektikten sonra kapakları kapatıp valizimi aldım. "Hazırım. Gerçekten." Kıkırdayarak merdivenleri indik ve kapıda bekleyen arabaya binip havaalanına yol aldık. Yolculuk genel olarak sessiz geçtiği için kulaklıklarımı takıp gözlerimi kapattım ve kafamın Batı'nın omuzuna düşmesine izin verdim. Sonunda havaalanına vardığımızda tahmin ettiğimden daha kalabalık bir ortam olduğunu fark ettim Batı panikleyip kaybolmamı istemiyor olacak ki önce bileğimi kavrayıp elimden valizimi aldı sonra elini elime kaydırarak parmaklarımızı kenetledi bende ona daha fazla yaklaşıp diğer elimle de kolunu sardım. Uçaklardan tırsıyordum açık ve net bir şekilde bunu herkes biliyordu fakat babam ödül alacağı için Antalya yolculuğumuzu en kısa şekilde gerçekleştirebileceğimiz taşıt olan uçağı seçmemiz gerekti. Uçaklardan tırstığım için havaalanına çok gelmezdim doğal olarak ayrıca kalabalıkları çok sevmezdim bunun için şuan acayip derecede rahatsız bir durumdaydım Batı bunu bildiği için sürekli olarak ya el ele tutuşan ellerimizi havaya kaldırıp elimi ya da kafamı öpüp beni rahatlatmaya çalışıyordu. Önce valiz ve çantalarımız sonra biz olmak üzere kontrollerden geçtik ve ailelerimize ulaştık Batı tekrar beni öpüp annesine sarıldı sanırım uzun zamandır görüşemiyorlardı çünkü iş gezisi için yurtdışında olduğunu duyduğumu hatırlıyorum. Bende kendi anneme sarıldıktan sonra Batı'nın annesine yöneldim o da bunu bekliyor olacak ki "Gece! Sadece bir iki haftadır yoktum ama sen her geçen gün daha bir güzelleşiyorsun! Batı şanslı çocuk." Dediğinde kıkırdadım "Sizin gibi bir annesi olduğu için." Diye ekledim biz beraber gülerken Batı gelip ikimize birden sarıldı şuan havada dolaşan sevgiyi hissedebiliyorum. Batı'nın annesini seviyorum ona Başak Hanım dememi değil de Başak Teyze dememi ister annemin arkadaşları gibi değil de daha samimi davranırdı ve annemin arkadaşlığını onayladığım tek insandı. Batı'ya gelince; 10. Sınıfta olmamıza karşın tanışıklığımız bebekliğimize kadar dayanıyordu babalarımızın işleri nedeniyle aynı okullarda okumuş aynı özel dersleri almış ve genellikle aynı hobileri edinerek birbirimizden asla ayrılmayacağımıza söz vermiştik. Orta okul sonuncu sınıfta tüm arkadaşlarımın sevgili edinmeleri sonucu benim yalnızlığımdan şikayet etmeye başlamışlar ve Batı'yla ne kadar harika olabileceğimiz fikrini kafama sokmuşlardı tüm senemi Batı'nın platonik aşığı olarak geçirmiş sırf 'ya aynı lisede olamazsak' diye düşünerek derslerime daha sıkı asılıp ondan iyi bir puan alarak onun gidebileceği tüm liseleri garantilemiştim. Ve ertesi yaz yazlığa gittiğimizde açık hava sinemasında arkadaşlarla şişe çevirmece oynarken Batı'dan benimle öpüşmesi istenmişti ben kıpkırmızı olurken Batı yanıma gelip kalkmam için elini uzatmıştı elini tutup yerimden kalktığımda bir yanım onu öpmek için deli oluyor diğer yanım ise deli gibi utanıyordu Batı ise elimi sıkıca kavramış ikimizi sadece bizim bildiğimiz ve yeterince gizli olan kumsala getirmişti elim hala onun elindeyken dönüp denizi izlemeye başladım biraz bozulmuştum açıkçası sonra yine Batı'nın bakışlarıyla rahatsızca kıpırdanıp ona döndüğümde beni izlediğini fark ettim daha sonra diğer elimide ellerinin arasına aldı tamamen ona döndüğümde o da bana bir adım daha yaklaştı önce alınlarımızı birleştirdi sonra "Seni seviyorum" diye fısıldadı ve beni ustaca öptü. Ben bir yandan ona ayak uydurmaya çalışıyor bir yandan nasıl bu kadar harika öpüşebildiğini düşünüyordum çünkü bu benim ilk öpücüğümdü ve onun için de aynı olmasını istiyordum. Birbirimizden ayrıldığımızda "İlk öpücüğün olduğunu biliyorum özel olmasını istedim." Diyerek beni neden orada öpmediğini muhteşem bir nedenle açıklamıştı. 9. Sınıfın sonlarına doğru ilişkimizi ailemize söylemiştik karşı çıkan olmamış aksine herkes sevinmişti. Çünkü bu iki çocuk iki büyük şirketin başı olacaktı ve bu ilişkiyle güçlerin birleşeceği, dostlukların daha da güçleneceği sinyalleri verilmişti. Öylede oldu aynı ay şirketler birleştirildi böylece Kunter ve Bolatlı şirketleri birlikte başarıdan başarıya koştu. Batı ve ben 8. Sınıfın yazından beri arada küçük kavgalarlada olsa bugüne kadar getirmiştik. 10. Sınıfın yarıyıl tatiline kadar.
Annem polaroid merakı olduğu için önce bizi sarılırken çekti daha sonra çıkardığı fotoğrafı bana verdi. " Harika gözüküyor Didem!" Başak teyze annemle sohbete dalıp ilerlerken bende Batı'nın elini tutup tırsarak uçak yolunda ilerlemeye başladım. Biletlerimizi onaylatmak için sıraya girdiğimiz sırada Batı cebinden annemin daha önce biz havaalanına girerken çektiği resimleri çıkardı "Harika gözüküyorsun sanırım senin ışığından dolayı anneni fark edemedim." Diyerek güneş gözlüklerini taktı etraftakileri rahatsız etmeyecek bir kahkaha atıp "Ya da o koca kafanı çevirmemişsindir?" Diyip arkamı ona dönüp kafamı göğüsüne yasladım o da kafamı öpüp "Ya da sana biraz fazla aşığımdır?" Dedi içim huzur ve mutlulukla dolarken "Ya da ben daha çok aşığımdır?" Dedim "Ya da sen-" demesiyle sıra bize geldi ve sözleri yarım kaldı. Uçakta yerimize yerleşip telefonlarımızı uçak moduna aldık. Ben ya şarkı dinlerdim ya da kitap okurdum veya Batı'yı izlerdim o da büyük ihtimalle uyuyacaktı. Uçak harekete geçtiğinde gerginliğim daha da artmıştı. Batı koltukta en rahat pozisyonunu buldu ve kafasını kucağıma koydu "Korkulacak hiçbir şey yok. Gevşemeye çalış." Dedi ve kaşlarını kaldırıp indirerek saçlarıyla oynamamı işaret etti ben de itiraz etmeden kıkırdayarak ellerimi saçlarına daldırdım. Gürültülü ve yeterince büyük bir sarsıntıyla uyandım mayışmış olmalıydım. Fakat sarsıntıyı daha çok hissetmeye başladığımda korkuyla sıçradım ve Batı'nın uyanmasına sebep oldum. Birkaç saniye bir şey anlamadan gözlerini ovuşturdu daha sonra ifadem ne kadar korkunçsa artık bir hostesi yanımıza çağırarak bana sarıldı. Kadın yanımıza geldiğinde o da endişeli görünüyordu ama belli etmemeye çalışarak gülümsedi ve "Bunun önemsiz bir şey olduğunu biraz sonra sona ereceğini söyledikten sonra yanımızdan ayrıldı. Bir süre sonra camdan bakarsam rahatlayacağımı söyleyen Batı'yı dinleyerek bulutların arasından seyrek olarak görünen karayı izledim fakat çok kısa bir süre sonra yerini deniz aldı. Uçak sallanmaya devam ederken tepemizde bulunan oksijen maskeleri açılınca korkum olabilecek en üst seviyeye ulaştı ve sıkı sıkı Batı'ya tutundum. Korkudan bende uçak gibi titriyordum Batı ise ellerini vücudumda gezdirerek ve öperek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Kısa bir süre sonra uçak alçalmaya başladı o an motorlardan birinin yandığını öğrendik. Uçaktaki herkes panikle çığlık atarken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile. Kapılardan biri açılıp kaydırak kuruldu geniş botlar ise aşağıda bekliyordu. Panikle kafamı kaldırıp Batı'ya baktım. Belki de bu onu son görüşüm olacaktı. Belki de ölecektim. Batı beni çıkışa sürüklerken komutlar veriyordu "Bota ineceksin. Güvende olduğunu görmeden gitmeyeceğim-" sözünü kestim "Gitmek mi? Nereye?" Diye atıldım "Annemleri de alıp ineceğim ve sonra buluşacağız. Anladın mı?" Gözlerine inatla bakıp ikna edebilecekmiş gibi konuştum "Batı! Onlar daha önde saçmalıyorsun başlarının çaresine bakabilirler !" Ve bunun gibi milyon şey söylememe rağmen beni dikkatlice kaydırağa yönlendirdi ben aşağıya inerken arkamdan bağırdığını kesik kesik duydum "Onları bulamazsam" dedi "seviyorum" sesini son duyuşumdu. Bota inmemle annemleri görmem bir olmuştu annem ve Başak teyzeye sarıldım. Kafama bıçak saplanmış gibi dikleştim birden. Uçak suya gömülürken sesimi sonuna kadar kullanarak bağırdım "BATI!"
***
Haziran 2015
Tüm okul simsiyah giyinmiş karne almayı bekliyordu ben ise en sevdiğim elbise olan Batı'nın aldığı elbiselerimden birini giyinmiştim. Ve acıyan bakışlar altında konferans salonuna ilerlemeye devam ettim. Batı için bir anma töreni yapılacaktı ve ben konuşacaktım. Son hazırlıklar tamamlandı ve simsiyah bir kalabalığın önüne çıktım.
"Merhaba.
Öncelikle neden siyah giyindiğinizi anlamış değilim. Bu Batı'nın isteyeceği bir şey değil fakat onun için bir şeyler yapmanız güzel." Homurtular yükselince kafamı kaldırıp elimdeki kağıdı buruşturup attım "Ölüm muazzam bir sonsuzluk. Yaşadığımız her an da öyle. Batı bana içinde bulunabileceğim tüm sonsuz mutlulukları yaşattı. Yaşayamadığımız sonsuz an daha vardı. Ve şimdi Batı sonsuza kadar yok. Bu kadar sonsuzluk barındıran hayatımızın bir sonu olması her virgülün birgün bir parçasının kopup devam ettirdiği her şeyi sonlandıracağı nokta olması gibi. Anlık ve küçük. Ben uçaklardan korkarım Batı ise kapalı alanlardan bir yerde kilitli kaldığımızda ki çok yaşadık -Batı kadar çok değil. Ona her zaman söz verdim buradan çıkacağız. Uçak alçalırken Batı bana söz vermedi. Tutamayacağı sözler vermezdi. Annelerimizi bulmaya giderken 'Onları bulamazsam' ve 'seviyorum' dedi. Günlerce bu sözü üstüme alındım. Seni seviyorum olarak düşündüm. Sonra fark ettim ki herhangi bir şeyi seviyor olabilirdi. Onları bulamama durumunda annesini seviyor olduğunu söylemiş olabilirdi ya da kedisini seviyor olabilirdi, balığını seviyor olabilirdi, babasını, basketbol takımındaki arkadaşlarını, fen ve kütüphane grubunu, arkadaşlarını. Batı hepimizi seviyordu çünkü herkesi her şeyi çok seviyordu karamsar değildi. Saçma kavgalara karışmazdı. Doğru bildiği şeyler hep doğruydu ve onlar için savaşırdı. Ben ölümü kimin hak ettiğini ya da etmediğini bilemem. Ama şunu biliyorum ki Batı'nın dünyada kalan sonsuzluğu gittiği sonsuzluktan büyük. Batı 16 yaşında en büyük sonsuzluğunu tattı ve yine hepimizle paylaşıyor." Gözlerim insanları bulanık görmeye başladığında kendimi toparlayıp devam ettim "Sizden onu unutmamanızı isteyemem sadece var olduğunu bilmenizi isterim. Batı Bolatlı dünya üzerinde herkesin tanıması gereken bir insandı ve bizler onu tanıdığımız için gerçekten şanslıyız." Sahneden inip hıçkırarak ağlamaya başladığımda Uzay yanıma geldi. Bulanık gözlerimle ona sonsuz uzunlukta baktım sahip olduğum son kişiye. Batı kadar yakınım olan çocukluk arkadaşım Uzay'a. Ağlıyordu. Ben sevgilimi ve diğer yarımı kaybetmiştim o ise kardeşim dediği insanı. Üçümüz deli dolu bir gruptuk. Her şeyi birlikte yapardık ama şimdi sadece Uzay ve ben vardık. Beni bırakıp gider diye düşünüyordum ama gelmişti. Sarıldık ve doya doya ağladık yarımız için.Merhabaaaa! Böyle bir bölümün altına eğlenceli olmak istemiyorum bunun için bu kısa bölüm için özür dilemek ve en yakın zamanda bölüm atacağımı söylemek istedim. Yeniyim ve sırf bu hikaye için bir hesap açtım yardımcı olursanız sevinirim.❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece
Romance"Onu unutuyorum" artık itiraf etme vakti gelmişti. Kabul etmek zorunda değildim sadece duymam gerekiyordu. "Bana onu unutturuyor" gözlerimi duvardaki tabloya sabitledim "Nefret ediyorum." Gözlüğünü işaret parmağıyla mümkünmüş gibi daha geri itmeye ç...