"Haraç olmaya gönüllüyüm."
Yıllardır bugün için hazırlanan Layla'nın sözlerinde tereddüt yoktu. Layla'yı duyan insanlar açılarak ona yol verdiler. Sahneye doğru yürürken Başkent'in haraç seçimleri için gönderdiği adamla göz göze geldi. Başkent'in görevlilerini sıklıkla değiştirme gibi bir huyu vardı. Layla bu değişimin insanların kendi isimlerinin hileyle çekilmesini sağlamasından kaynaklandığını düşünüyordu.
Özellikle Layla'nın bulunduğu 1. Mıntıka'da bu, çok daha fazla oluyordu. 1. Mıntıka üç kariyer mıntıkadan biriydi ve bu insanların oyunlardan kaçınmak değil oyunlarda rol almak için mücadele içinde olduğu anlamına geliyordu. Bu seneki adam masmavi, yerlere kadar uzanan bir pelerin giymişti. Kıyafetleri mavinin bir sürü farklı tonlarından oluşmuş kuş tüyleriyle kaplıydı. Yüzünde ise imajına uyan, ona tavuskuşuna benzeyen bir görünüm katan iddialı bir makyaj vardı. Layla adamı oldukça gülünç bulmuştu fakat gülmenin sırası değildi. Bütün kameralar onu çekiyordu. Gülmesini tutmaya çalışarak sahneye adımını attı. Bu güne kadarki her hasat gününde kalabalığın arasında değil de sahnede olduğu anın hayallerini kurmuştu. Bunun sonunda gerçekleşmiş olması onu mutlu etse de üstünde beklemediği bir gerginlik de vardı. Layla, hayatı boyunca bu güne hazırlanmıştı. Her gün o kadar çok antrenmana gitmişti ki çoğu zaman arkadaşlarıyla konuşacak vakti bile bulamamıştı. "Oyunları kazanıp geri döndüğümde hepsine değmiş olacak." diye düşünerek kalabalığın arasından arkadaşlarına bakıp gülümsedi."Adını sormuştum?"
Layla düşüncelerine o kadar dalmıştı ki adamın kendisiyle konuştuğunu fark etmemişti.
"Layla Adler"
"Gönüllü olarak büyük bir cesaret gösterdin Layla. Eminim ailen de seninle gurur duyacaktır. Layla için büyük bir alkış alalım."
Adam bütün sözlerini inanılmaz bir coşkuyla söylüyordu. Sonrasında sıra erkeklere gelmişti. Adam elini cam kavanozda gezdirdi ve sonunda bir kağıt çekti. Yaptığı işten bu kadar zevk alması Layla'nın sinirini bozmuştu.
"Owen Airan"
Layla her zamanki gibi birinin gönüllü olmasını bekledi. Fakat bu sefer kalabalıktan hiçbir ses çıkmadı. 1. Mıntıkadan her iki haracın da gönüllülükle çıkmadığı bir sene... İşte bu nadir bir şeydi. Sahneye çıkan Owen ise hiç tereddütlü görünmüyordu. Aksine isminin çekilmesi ona oldukça komik gelmiş gibi gülümsüyordu.
Haraç seremonisi nihayet bittiğinde Layla ailesine ve arkadaşlarına veda etti. Bu çok uzun bir veda olmayacaktı. Döndüğünde o kadar parayla ne yapacaklarını düşünerek hayaller kurdular. Daha sonra bir Barış Muhafızının sürelerinin bittiğini duyurmasıyla son kez vedalaşarak ayrıldılar.
Layla onları Başkent'e götürecek olan trenle karşı karşıyaydı. Bu, onun ilk tren yolculuğu olacaktı. Çekingen bir şekilde vagona adımı attı ve doğrudan etrafını inceledi. Beyaz renkli koltuklar trenin iki tarafına da sıralanmıştı. Bu trende sadece iki haraç ve akıl hocaları olacağı düşünülürse trenin büyüklüğü oldukça gereksizdi. Layla, biraz daha ileride ise çoktan oturmuş ve trende onlara sunulan yemekleri tıkınmakla meşgul olan Owen'ı gördü. Owen'ın olduğu koltuklara yürüyerek karşısına oturdu.Owen, Layla'yı fark etmesiyle birlikte gülümsedi. Gözünü kısarak Layla'yı iyice süzdü ve sonunda ne söyleyeceğine karar kılmış gibi:
"Amma da uzunsun. Her neyse, sence 10 üzerinden değerlendirecek olursak ne kadar şansım vardır?" dedi.
Layla Owen'a anlam veremeyerek kaşlarını çattı.
"Oyunları kazanmaktan mı bahsediyorsun? Eğer öyleyse şansın yok çünkü bu senenin kazananı ben gönüllü olduğum anda belirlendi bile."Owen, Layla'nin söylediklerine kahkahalarla güldü.
"Senle olan şansımdan bahsediyordum"
Daha sonra ise sırıtmasını bozmadan Layla'ya göz kırptı. Layla, Owen'la dalga geçmeyi çok istemişti fakat daha oyunların bu kadar erken döneminde gereksiz düşmanlıklar edinmek istemiyordu. Özellikle kariyer mıntıkasından gelecek bir düşmanlık...
Layla'nın Owen'a dair en ufak bir fikri yoktu. Kariyerler genelde birbirlerini tanırlardı çünkü mıntıka genelinde bilinirlerdi. Hangi sene kimin gönüllü olacağına dair anlaşmazlıklar da sık sık boy gösterirdi. Fakat Layla, Owen'ı daha önce hiç duymamıştı. Owen, yeteneklerini saklamak için kendi başına çalışmış kariyerlerden biri olabilirdi. Bu da rahat tavrını açıklardı."Biz de sizi bekliyorduk."
Layla'yla Owen'ın akıl hocaları yanlarına oturarak onları selamladılar. Gloss ve Cashmere.
Onları herkes tanırdı. 63 ve 64. oyunlar olmak üzere arka arkaya oyunları kazanan kardeşler...
Layla elini öne uzatarak ikisine de kendini tanıttı. Owen bile ciddileşmiş gibi görünüyordu. Layla'yı taklit ederek aynısını yaptı. Gloss gülümseyerek onlara baktı.
"Önce önünüzdekileri bitirin. Oyunlara gidene kadar olabildiğince güçlü olmalısınız. Daha sonra oyunları kazanmanız için yapmanız gerekenleri konuşmaya başlarız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
69. Açlık Oyunları
FanfictionSelamm, Bu hesapta yazdığımız şeylerin hepsini gerçekten küçükken yazmıştık. Şimdiyse üzerlerinden 5-6 sene geçti ve geri dönüp okuyunca biz bile yazdıklarımıza gülüyoruz. Bu kitap ise, daha buradaki ilk hikayelerimizi yazarkenki zamanlardan bu zama...