Karanlık; bu gördüğüm şeydi. Kafamda fena bir ağrı vardı. Karanlığın içinde sonsuzluğa düşüyormuş gibi hissediyordum, halsiz ve yorgundum. Zorlukla kafamı kaldırıp oturur pozisyona geçtim ve elimi kafamın arkasına attım. Elimi görmek için gözümün önüne getirdim fakat göremiyordum, refleks olarak yapmıştım. Ellerimle destek alıp ayağı kalktım.Dikkatle yürürken ayağım bir ağacın köküne takıldı hafif bir çığlık kopardım çünkü bileğimi çok kötü burkmuştum fakat çığlığımın hemen ardından elimle ağzımı kapadım ki birileri varsa beni duymasın. Belki bana yardım eder belki bana zarar verirlerdi. Bilemezdim, nerede olduğumu burada kimler olduğunu bilmiyordum bir çıkmaz gibiydi.
Tekrar ayağa kalkmak için burkulmuş bileğimi zorlarken aklıma sağ arka cebindeki telefonum geldi. Elimi sağ cebime attım ve telefonumu çıkardım. Düğmesine basıp açtım şifresini girdim ve ekranını aşağı kaydırdım. Fener düğmesine bastım. Feneri önüme tuttum bir ormandaydım. Fakat bir ormana göre çok sessizdi.
Umursamıyordum fakat içimde bir tuhaflık vardı. Tabiki ormanda olduğum ve muhtemelen kaybolduğum için olabilirdi fakat sessizlik, özellikle bir ormanda. Çok tuhaftı. Ne kadar tereddüt etsem de ilerlemeye karar verdim. Çabucak eve dönmek istiyordum. Sonuçta bir ormandaydım. Bir sürü olasılık vardı; eve dönememek, aç ve susuz kalmak, hayvanlara yem olmak... Korkunçtu.
Adımımı atmamla bir çığlık duymam bir oldu. Korkudan tökezleyip yere düştüm. Ve kafamı daha az önce ayağımı taktığım ağacın köküne vurdum . Yine elimi kafamın arkasına attım ve feneri elime tuttum; kanıyordu.
Gökte bir kartal sesi duydum. Bana doğru geliyordu. Ateş gibi kırmızı kanatlarını alçalmak için düz tutmuştu. Yana kaydım ve kartal yanıma iniş yaptı. Sarı gagasını yüzüme doğru atarken ellerimle yüzüme sper ettim. Ellerimi gagalıyordu çok acıyordu. Bir çığlık kopardım. Dizimi çektim ve bir hücum ile kartala vurdum. Fırsattan yararlanıp elerimle kartalı ittirdim. Ayağa kalkıp koşmaya başladım.
Birisi beni arkamdan ittirdi. Yere düştüğümde elbisem ve yüzüm çamura bulandı. Kafamdaki ağrı dahada kötü oldu. Arkamda kimse yoktu- Arkamdaki adamı görmemle birlikte cümlem yarım kaldı. Adamın kırmızı gözleri dikkatimi çekti. Ve bu gözlerim kararmaya başlamadan önce gördüğüm son şey oldu. Gözüme siyah bir perde inerken adamın yanına bir kartal daha indi. Emin değildim fakat kartal bir adama dönüşmüştü . Emin olamazdım ve yanlış görmüş olabilirdim çünkü gözlerim bulanıktı. Son duyduğum sözcükler "o bir insan değil" olmuştu. Düşünemeden bilincimi yiğtirdim.
....
Gözlerimi bir evde açtım. Şömine tahta evi yakarcasına ısıtıyordu. Salonda bir koltuktaydım. Bitişik mutfakta bir bardak su dolduran kızın sesini duydum. "O uyandı". Ateş kırmızısı rengindeki bir bardağa daha su doldurup yanıma geldi.
Kız elindeki ateş kırmızısı bardağı bana verdi. "Al iç" dedi "yorgun olmalısın" çok susuz ve yorgundum. Suyu alıp içtim "teşekkür ederim"dedim "ee adın ne?" "Evangeline Eva diyebilirsin, seninki?" "Amelia, güzel isimmiş" "seninkide" Amelia elindeki okyanus mavisi bardaktan bir yudum aldı. Korkulukları bitkilerle kaplı meşe merdivenden inen saçları gök mavisi gözleri gri bir kız ve saçları kızıl gözleri sarı bir erkek indi. İkisi aynı anda "merhaba!" Dedi. Karşımızdaki beyaz koltuğa oturdular erkek "ben zeck " dedi içten ve bir o kadar da soğuk bir şekilde. Kız "Bende athena sen?" Amelia yorgun olduğumu tahmin edip yerime cevap verdi "Evangeline" zeck konuştu "nereden geldin?" Herkes bana baktı bense "Türkiye neden?" Diye cevapladım. Athena "öyle bir ülke mi var?" Dedi Amelia "yüz yıl önce üçüncü dünya savaşında İngilizler ve yunanlar tarafından ele alındı" dedi. Nasıl olabilirdi daha sabah Türkiyede evimdeyken onlar bana ülkemin yok olduğunu söylüyordu hemde 100 yıl önce. 3. Dünya savaşı olmamıştı ki . Ben ne kadardır baygındım?! "Ne? Bu doğru değil daha demin evimdeydim ben!" Dedim zeck "çok komik. Gerçekten nereden geliyorsun?" "Doğruyu söylüyorum ve 3. Dünya savaşı falanda olmadı!?" "2500 yılındayız ve 3. Dünya savaşı 210 yıl önce başladı ki artık sadece 4 ülke var türkiyede bunlardan biri değil." Dedi Amelia. 3 mü!? Ya onlar ya ben deliydim ki onların deli olması benim için daha uygundu. Telefonumdan tarihe baktım doğruyu söylüyorlardı. 2500 yılındaydık. Amelia konuştu "evin nerede, uzaktaysa bu gün burada kal" "bakın ben gerçekten türkiyedenim ve türkiye neredeyse evim orada." Dedim. Zack telefonundan haritayı gösterdi. Resmen herşey değişmişti! Sadece 4 ülke vardı ve hepside eskiden olmayan ülkelerdi. Trie, Cordelia, Godas ve Opirea. Ne değişik? Bu isimleri kim bulmuş acaba?! Peki yunanlar ve ingilizler nerede daha az önce zack onların bizim ülkemizi aldığını söylememiş miydi? "İngilizler ve yunanlara ne oldu?" Dedim "kıtaların yeri değişince 3. Dünya savaşı çıktı ilk önce türkiyeyi aldılar sonra yunanistanı Trie aldı İgiliterenin yarısınıda. İngiliterenin diğer yarısını Godas aldı" dedi zack "sen bayılınca hafıza kaybı falan mı geçirdin yada tarihten eksi 50 mi aldın?!" Hafıza kaybı daha mantıklı çünkü tarihten 99 falan almıştım en son. "Hafıza kaybı geçirdiysem hafıza kaybı geçirdiğimi hatırlamam" dedim "bu gecelik burada kal istersen evin uzakta gibi zaten çok geç oldu. Yukarıda bir oda var " dedi Amelia Athena "ben gösteriyim!" Dedi içten bir gülümsemeyle. Meşe merdivenleri çıkıp sondan 2. Odaya girdik. Kapısı buz mavi renklerine boyanmıştı. Odada beyaz tonları öne alınmış arkada buz mavisi olacak şekilde dekore edilmişti. Büyüleyiciydi! Duvardaki manzara resmi ve beyaz çerçevesi dikattimi çekmişti. Manzara bir geceydi mavi bir ay vardı. Çerçeve ise eski olduğunu belli edercesine boyasını sökmüştü. Bazı yerlerinde paslı grilikler vardı "Burası misafir odamız bu akşam burda kalcaksın" dedi athena "iyi geceler" diye ekledi ardından. Athena odadan çıktığında kapının yanında duran ışık anahtarına basıp daire şeklindeki ışığı kapattım. Yanımda hiç bir kıyafet olmadığından çamurlu pespaye elbisemle yattım.
Genel anlatım.
Athena meşe merdivenleri inip şöminenin yanına oturdu. "O bir insan değil" dedi Zack "oda bizim gibi bir mitik mi?" Dedi Amelia "belki" dedi zack "ben bir kahinim saçından bir tel koparırsanız bakabilirim" dedi Athena. Herkes bir anda Zack'e baktı o bir vampirdi gece kadar sessizdi ve bu iş için en uygun olan Zack di. Zack konuştu "of tamam ama yakalanırsam suçlu sizsiniz!" Amelia "sen git yeterki" deyip ardından sessiz bir kahkaya attı. Zack konuştu "ama biraz yardıma ihtiyacım olacak" ve ardından Amelia'ya baktı. Amelia "iyi be!" Diyip cebinden bir kese çıkardı. Kese altın sarısıydı ve üzerinde ay deseni vardı. Zack Amelia'nın elindeki keseyi aldı.
Zack merdivenlerden yukarı çıktı. Misafir odasının buz mavisi kapısının önüne geçti. Zack keseyi açıp içerisindeki tozu aldı.
Toz yıldız gibi parlaktı. Zack tozu kapının koluna ve kenarına serpiştirdi. Az kullanmaya çalışıyordu çünkü çok az bulunuyordu ve enderdi.
Zack kapıyı gece kadar sessiz bir şekilde açtı. Ses çıkarmadan yatağın yanına geldi. Evangeline uyuyordu ve onu uyandırmak hiç Zack'in yararına değildi. Zack elindeki tozdan birazda Evangeline'in kafasına serpti. Zack sakin bir şekilde Evangeline'in saçıntan bir tel kopardı ve yatağın baş ucundaki, odanın tek ışık kaynağı olan mumu söndürdü. Zack odadan girerkenki aynı titizlik ile dışarı çıktı.
Zack meşe merdivenleri inip Amelia ve Athena'nın yanına geldi. Tuğla şöminenin önünde duran sandalyeye oturdu. Zack ilk önce Amelia'ya kesesini ve sonrada Athena'ya saçı verdi.
Athena evin büyük süslü kapısından dışarı ormana çıktı. Gök yüzünde misafir odasındaki tablodaki gibi mavi bir ay vardı. Athena bir patikaya girdi. Elini çimenlere doğru uzattı ve eline deymelerinin rahatlığını hissetti. Elini çimlerde gezdirirken rastgele bir tanesini koparıp. Burnuna götürdü. Islak çimenin büyüleyici kokusu... Athena patikanın sonuna geldiğinde karşısında duran gölün kenarına oturdu. Ayın parlaklığı göle vururken Athena saç telini göle deydirdi . Gölün yansıması...
.....
"Eee" dedi zack "bir şey gördün mü?" Athena cevapladı "evet" "anlatsana!" Dedi Amelia "geçmiş hayatlarını gördüm; bir kahin bir elf bir vampir ve hatta bir peri bile olmuş ki bu-" dedi kahin kız fakat cümlesini bölerek "seçilmiş kişi demek!" Dedi zack eli yumruk şekilinde koltuğun kenarına vurarken "evet" dedi kahin kız Zack'in tam tersine sakin bir şekilde. Amelia yanaklarını şişirip derin bir nefes verdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ay
FantasyAslında her evrendeki gezegenin birer uydusu vardır. Peki evrenlerin kurucusu olanlar. Dört ay ve bir güneş. Dört ay her mevsimde her evrene sıra ile güçlerini temsil eder ve normal ayları parlatır. Buna dayanan milyonlarca kehanet var fakat bir tan...