Paralel Evren

10 1 1
                                    

Eva'nın anlatımı

Telefonumdaki şarkı...  alarm sesim. Bir saniye- hepsi rüya mıydı!?

Böylesi daha iyiydi evsiz kalacaktım ! Okula hazırlanmam lazımdı. Bu rüyayı Aisha'ya anlatmam lazımdı eminim ki ilgisini çekecekti. O bir astrologdu ve böyle şeyleri iyi bilirdi. Yani rüyamda acıyı hissetmem gibi. Çok ama çok değişikti. Beyaz uzun dolabımın kapağını açtım. Beyaz ekoseli bir etek ve pastel kırmızı bir gömlek giydim üstüme de eteğimin üstünü aldım oda beyaz ekoseliydi. Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım nane aromalı diş macununu  elektronik diş fırçamın üzerine sıkıp çalıştır düğmesine bastım ve ağızıma götürdüm. Ağızımı yıkayıp banyodan çıktım. Çantamı ve telefonumu yatağımdan aldım ve dışarı kapısının önüne geldim. Anahtar ile kapıyı açtım. Dışarıda beni bekleyen servise bindim ve çantamı ayak ucuma koydum.

Telefonumu açıp Aisha'ya mesaj attım "selamm!" Oda bana anında cevap yazdı "selam <3" ona yazdım "bugün acayip bir rüya gördüm ama acıyı hissediyordum! 2500'deydim!" Aisha bana cevap verdi "OMG! Harikaymış yani her şeyi hissetin mi?!" "Evet" dedim "Acaba paralel evrene mi geçtin" dedi Aisha öyle olması çok garip olurdu "bilmem? Bu garip olurdu" Yazdım "bir çok insan uyku ile ayıklık arasında bunu yapıyor belki sende yapmış olabilirsin" yazdı bu olursa çok şaşırırdım ki büyük ihtimalle öyle olmuştu. Başka açıklaması yok. Servise son binen ben olduğumdan gelmiştim bile. Aisha'ya mesaj attım "bye bye ben okula geldim!"

Telefonumdan ders programına baktım ilk dersim tarihti dolabıma gidip tarih kitabımı aldım. Okulun uzun koridorunun sonunda olan tarif dersliğine kadar yürümem gerekiyordu. Arkamdan birinin bana doğru koştuğunu duydum ve bir anda üzerime atladı. Bu Aisha'ydı "şu rüyanı çok merak ettim anlatsana!" Dedi Aisha bende kabul ettim ve anlatmaya başladım. Anlatmayı bitirdiğimde dersliğe gelmiştik bile. Dersliğe girip kitaplarımı sırama bıraktım. Sıramın üzerindeki karalamalar silinmemişti . Oturup bir tanesine devam ettim. Aisha  kitaplarını almaya dışarı gitti bende sıramdan kalkıp yanına gittim.

Aisha "bu akşam bizde kalsana. Paralel evren konusunu araştırırız" dedi bense kabul ettim eğlenceli olurdu ve belki gerçekten yapardık.

.....

Servise bu gün Aishalarda kalacağımı söyledim ve Aisha'nın yanına döndüm. O eve yürüyerek gidiyordu bende onunla yürüdüm. Eve giderken ağaçlarla dolu taş bir yoldan geçtik nostaljik ve güzeldi. Ortalama 15 dakika yürüdükten sonra modern bir apartmana geldik. kapıya bir şifre girdik ve kapı açıldı.  Asansörle 6. kata çıktık. 30 nolu kapıyı anahtar ile açtık ve eve girdik. Aisha'nın odası çok güzeldi. Bitki doluydu ve grup posterleri. Bir mum yaktık ve yere uzandık. Yapabilmek için inanmamız gerekiyordu ki zaten inanıyordum fakat yinede kendimi zorladım ki bu yanlış. Yani şimdi rüyamı gördüğüm evrene gidecektik ve bu kocaman bir deja vu gibi olacaktı. Uyumaya çalıştık ve uyumadan önce rüyamı düşündüm. Gözlerimi kapadım...

Off yine o baş ağrısı- bu deja vu muydu? gerçekten hatırlamıyordum. Kafama kırmaya çalışırcasına vuruyordum "Aisha" dedim yüksek sesle o daha uyanmamıştı. Aisha'ya hafif bir tokat attım ve uyandı. "off başım çok kötü oldu" dedi "dimi" dedim dalga geçer bir şekilde. Aisha eliyle kafasına dokundu. İlk ben kalktım ve Aisha'ya elimi uzatıp ona kalkmasında yardım ettim. Uçsuz bucaksız ormanda yavaşça yürürken bu sefer Aisha takılıp düştü koca bir çığlık attı. Ben ondan önce giderken onun çığlığından korkup yere düştüm ve ağacın köküne kafamı vurdum. O sessizliğin içinde ani bir bağarış duymak insanı korkutuyor. Ahh demek o çığlık Aisha'nın mış . Ellerimden destek alıp kalktım .Yine ona kalkmasında yardım ettim.  Beraber yürümeye başladık ve ben ona ne olacağını anlattım. Tam ateş kanatlı kartaldan bahsederken yırtıcı geldi. Soğuk ormanın sesizliğini kartalın bağırış sesleri aldı. Kartala elimle vurmam düşmesine yetti. Bu sefer kararlıydım arkamı dönmedim kartalın adama dönüşmesini izledim. O gerçektende bir adamdı çok tuhaf bu nasıl olabilirdi. Büyülü müydü?! Adam bana bir toz attı. Yine gözlerin kararmaya başladı Aisha ile aynı anda çığlık attık bu yaptığımız son şey oldu.

......

Yine gözümü tahta evde açtım diğer kırmızı koltukta Aisha vardı. Amelia yine " kızlardan biri uyandı" diye bağırdı. Amelia'nın bağırışıyla Aisha'da uyandı. Meşe, bitki süslü merdivenlerden Zack ve Athena indi. Amelia gelip elindeki bardağı masaya koydu bu sefer elinde sadece okyanus mavisi bardak vardı onuda kendine almıştı. Aisha "selam!" dedi ve ardından "ben aisha" dedi bende "ben Evangeline" dedim ardından "sen amelia olmalısın!" dedim "tanışıyormuyuz?" dedi Amelia bende "sayılır" dedim rüyamda tanıştık desem saçma olurdu ve inanmazlardı.

.......

Aisha ile birlikte misafir odasında kaldık bu sefer içime pijama giymiştim. üstümü çıkartıp yattım.

....

Sabah erken kalkıp üstüme çamurlu elbisemi giydim. Telefonumu yanıma aldım ve buz mavisi kapıdan dışarı çıktım. Aşağı kata gitmek için meşe merdivenleri inerken şöminenin  yanar halde olduğunu gördüm. Birisi uyanmışmıydı? Meşe merdivenin son basamağını inip baktığımda kimse yoktu. Sessiz sedasızdı. Birisi yatmadan önce söndürmeyi unutmuştur diye düşündüm. Süslü ahşap kapıdan dışarıya ormana yürüyüşe çıktım.  Mavi ay daha batmamıştı. Serin rüzgar ağaç yapraklarını yerinden koparırken aynı zamanda kahve saçlarımı uçuşturuyordu ardından bütün ormanı dolaşıyordu. Kuş cıvıltıları akşamki ölü sessizliğin aksine ormanı şenlendiriyodu. Derin bir nefes aldım. 4 saniye tutup verdim... Süslü kapıdan içeri girdim.

Meşe merdivenlere yakın olan bej koltuğa oturdum. Kara sessizliği bozan ayak sesleri ile gözlerimi meşe merdivene yönlendirdim. Aisha gelmişti. "Merhaba! Günaydın!" Dedim oda bana karşılık verdi. Beraber serin ormana geri çıktık. Ahşaptan oyulan kapıdaki desenler adeta büyüleyiciydi. Ne olduğu belirsizdi. Bana bir şeyi andırmaktan yoksun kalmamışlardı. Kapıdan dışarı adımı attığımda gözlerimi kapattım. Gördüğüm iki ay görüntüsünün karşısında bütün gücümü teslim ettim. Yan yana duran birisi kanlı bir tanesi mavi olan aylara baktım. Ben farketmeden içiçe geçmişlerdi. Yavaşca dizlerimin üstüne çöktüm. Gözlerim kararıyordu. Aishanın adımı seslenmesi bana fısıltı gibi geliyor onu duyamıyordum. Kulaklarım güçlü ve tiz bir şekilde çınlıyordu. Sesleri duymaz aylardan başkasını görmez oldum. Aylar paralel bir şekilde ilerlerken yavaşça görüş açımdan çıkıyordular. Ortalarında minik bir ışıltı belirdi. Işıltı büyüyordu. Belirgin olmaya başladığında ışıltının güneş olduğunu fark ettim. Aylar üstten doğru çapraz bir şekilde iniyordu. Mavi ay mora kırmızı ise siyaha döndü. Sanki aylar ve güneş benim için dans resitali veriyordu. Aisha'nın daha güçlü bir şekilde "Eva!" Diye yakarması duyabildiğim son şey oldu

Evi yakıp kavuran şöminenin çıtırtıları ile uyandım. Bir koltukta uzanıyordum. İlk ayıldığımda uzandığım koltuk. İşte bu bir deja vuydu. Aisha yanıma geldi ve iyi olup olmadığımı sordu. Vereceğim cevabı bilmiyordum. Hiç bir şeyi hissetmiyor, beynime hiç bir uyaran gitmiyordu. Kötü değildim lakin bunu bilemiyordum, emin olamıyordum. Aisha'ya cevabım ağzımdan dökülmek üzereydi "iyiyim" fakat ağazımdan çıkmıyordu. En sonunda konuşmak için ağzımı araladığımda ağzımdan dökülen kelimeler "bilmiyorum" oldu Aisha anlamaz gözlerle bana baktı. Ona açıklamaya çalıştım. Aisha bana delirmişim gibi baktı bu seferde. Aisha dışarı çıkıp hava almamı söylediğinde ayağa kalktım. Adımımı kapıya doğru attım. Elimi desenli kapı koluna attım. Kapıyı aralıyıp dışarı çıktım

Rüzgarları ölü bir nefes gibi vicudumda hissediyordum. Ardından sonbaharın ölüm nefesi yapraklara gitti. Kurumuş yapraklar daha fazla dallarına tutunamayıp kendilerini rügarın soğuk kollarına bıraktılar. Aisha ile birlikte ormanın sonsuz derinliğine doğru bir adım attık. Bir anda hava kararmıştı. Kuşların şenli sesinin yerini artık rüzgarın ıssız uğultusu almıştı. Artık çiçekler yok yabani otlar vardı. Sanki bir koruma alanının dışına veya içine girmiştik. Baş ağrım artmıştı. Gözlerim yanıyor boğazım ağrıyordu. Anlamıyordum. Bunlar nasıl bir saniyede olmuştu? Aisha ile birbirimize baktık. Onda da aynı anlamaz, şaşkın bakış vardı. Beraber bir adım geriye attık. Yine şenli kuş cıvıltıları vardı. Boğazımdaki ve gözümdeki ağrı geçmişti. Hava açmıştı.

Mavi AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin