II

8 1 0
                                    

— Sungchan eve varır.

Fakat evinin önünde bir sürü araba durmaktadır, meraklanır ve içeri girer; etraf zifiri karanlık, kimseler yok..

“Şaka yapıyor olmalısınız! Çıkın ortaya!" diye bağırdım. Yine bir ses çıkmadı ve tekrarladım dediklerimi.

Bir anda ışıklar açıldı, tüm akrabalarım ve arkadaşlarım kafalarında happy birthday şapkası, ellerinde ise konfetileri patlatarak ortaya çıktı. “Neler oluyor? Bugün doğum günüm mü?" dedim kendi kendime. Dedikten hemen sonra happy birthday şarkısı söylemeye başladılar, bazıları şarkıya alkışlayarak eşlik etti.. O an anladım doğum günümü unuttuğumu. Hepsinin yüzünde sahte gülüşler vardı, doğum günüm için gülmeye çalışıyorlardı ama her birinin trajik bir hayatı vardı. Bazıları bana sarılmaya koşarken, bazıları hediyelerini hazırlarken, bazıları da sahte gülüşlerle bana bakıyordu.

"Doğum günün kutlu olsun dostum!"
"Nice yıllara canım oğlum!"
"Doğum günün kutlu olsun arkadaşım."

O sahte mutluluklar içerisinde kayboldum, 11 Mayıs bugün. 31 yaşına girdim, unutmuş halde. İçim parçalanmaya başladı, doğum günüm olduğu halde. Yoksa ben mi büyütüyorum? Baba? Dost? Arkadaş? Doğum günümü unutmadığınız için teşekkürler, hatta beni unutmadığınız için teşekkür etmeliyim. Hayatıma şimşek çaktınız ve olanları olmayanları yıktınız.

Ve bir anda şarkı çalmaya başladı..

♪ "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler
Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler
Şimdi bana “Yeniden ister misin?" desele-"

Tozlu radyoyu kapattım, ve herkes bana şaşkınlıkla baktı.

"Evimden gidin."

Haechan bana garipsemiş yüzüyle bakarak "Ne?" dedi.

Daha öfkeli ve sesim yüksek şekilde tekrarladım: "Evimden gidin."

Yüzüme şaşkınlıkla bakmaya devam ettikleri için daha çok sinirim bozuluyordu.

Yorgundum, sinirim bozuktu, sahte insanlar arasında olmak beni değersiz hissettiriyordu; artık açıkça öfkemi daha belli etmek istedim ve bağırarak; "Size evimden gidin dedim! Bir daha sürpriz istemiyorum. Gidin! Gidin! O fare boku kokan evlerinize geri dönün!"

Hepsi suratı asık bir şekilde happy birthday yazılı şapkalarını çıkarttı ve kapıya doğru yürümeye başladı.

Babam dahil herkes kapıya doğru yürürken Haechan itişip kalkışarak yanıma geldi; "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

Onu umursamazmış gibi yaptım ve omzum onun omzuna çarparak geçtim fakat eli omzuma dokundu, ve bana sinirli bir suratla bakıp öfkeli bir tonla; "Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Amacın ne? Senin doğum gününü kutlamaya geldik ve bizi kovuyor musun? Ciddi misin dostum?"

"Ciddiyim. Sizi kovuyorum. Sende kovulanlar arasındasın Haechan."

"En yakın dostunu kovuyor musun Sungchan?"

"Babamı bile kovduysam sen zaten kovulmuşsundur Hae."

"Ben sana ne yaptım? Babanın sana ne yaptığını biliyoruz ama ben ne yaptım?"

"Sen ne yapmadın ki? Yapmadığın şey mi kaldı?" Kızgın bir tonla; "Hakkımdaki dedikoduları doğrulamadın mı hepsi de saçma sapan dedikodular olmasına rağmen?"

"Ben yaymadım onları! Yemin ederi-"

Daha cümlesini bitiremeden onu yakasından tutup kapıya kadar sürükledim, o ise tek kelime etmedi ve sadece ellerimi üzerinden çekmem için uğraştı.

- nakarat ୨୧ | 𝓒𝓁𝒸𝓮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin