VI

1 0 0
                                    

Bugün, her şey berbattı. Yemekler eski tadını vermiyor, güneş insanı mutlu etmiyor, etrafı sessizlik ve gri renkle görmeye başlamıştım artık.

Bir kaç saniye önce lapa lapa kar yağıyordu, donmuş gözyaşlarıydı kar taneleri aslında. Etraf bembeyaz oldu, çocuklar sokaklara bol ve sıcak tutan montları, gösterişli botları, her biri farklı renkte nereleri ve tüylü-yumuşak eldivenleri ile çıkıyorlardı. Sesleri adeta etrafa mutluluk saçıyordu, fakat ben neden bu enerjiyi hissedemiyordum? Neden?

Babama karşı hiç bir şey hissetmiyordum. Devam etmeliydim, tüm duygularıma yön vermeliydim.

Babama karşı bir duygusal bağım yoktu sanki, fakat yine de sevdim ben onu. Annemi aldatmış haliyle de, en melek haliyle de, en yalancı ve kumarcı haliyle de. O ise beni kandırıp bir anda ortadan kaybolmuş gibi oldu şimdi.

Haechan mutfaktan geldi ve yanıma oturdu: “Hayal etsene; mükemmel bir akşam yemeği pişirdik. O an, lezzetli yemek kokuları tüm evi sarhoş etmişti. Gülerken, hayatın neşeli tarafını paylaşarak, günün gri bulutlarını dağıttık. Masa etrafında toplandık, sohbet ettik ve birbirimize gülücüklerle baktık. Kar yağışı dışarıda devam ederken, içimizi sıcacık bir mutluluk kapladı. Anın tadını çıkartarak, hayatın güzel detaylarına odaklanmanın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırladık.." dedi.

Haechan'ı anlayabiliyordum, arkadaşını mutlu etmeye çalışıyordu; "Gerek yok Haechan, yanımda durduğun için sağol."

Aradan 1 gün geçti; sessiz, soluksuz, oksijensiz ve boğucu bir günü ardında bıraktı tüm karakterler.

14 Mayıs, 21.48.

“Babacığım! Buranın yemekleri çok güzel ve lezzetli, özellikle de şu soslu makarnayı çok beğendim. Lütfen bir daha gelelim buraya, lütfen lütfen.”

“Geliriz bitanem.” dedi Tae, ve cümlesini devam ettirdi; “Dün bir iş arkadaşımın babası ölmüş, yarın da şarkısını yayınlamayı planlıyorduk.. Acaba ertelesem mi ki?”

Winter cevapladı; “Bence ertele tatlım. Babası ölmüş, zor olmalı hemde çok zor.”

“Düşüneceğim. Sormam gerekli. Sesi de çok güzeldi oysa, hemen yayınlamak istiyordum.”

“Dinletsene şarkıyı.” dedi Winter kahvesini yudumlarken meraklı bir yüz ifadesiyle.

Taehyung, pantolonunun cebinden telefonunu çıkarttı ve telefonu açıp Sungchan’ın sesini bulmaya çabaladı.

“İşte buldum.”

Telefonu masanın ortasına koyarak müziği açtı;

“Problemlerimi iliklerime kadar hissettim.
Yağmurun ortasında,
İçmekten beter olmuş insanlardan biriydim.
Casino’nun ışıklarını açtım,
tek kelime etmeden.
Yağmura çıkmak istedim, içim cayır cayır yanarken, yanarken."

"Gitar sesleri duyulmaya başlar ve melodi sesi yükselir."

"10 yıl boyunca aşk için hapishaneye girdim.
Kuşların şarkı söylemesini dinleyemedim."

Taehyung, herkesin şaşkınlıkla ve sessizlikle dinlediği müziği kapattı.

“Adamın sesi çok güzel.” dedi Winter.”

Taehyung ve Winter'in kızı Wony heyecanlı bir sesle; “Beni bu adamla tanıştır baba!”

“Ünlü potansiyeli var değil mi?” dedi Tae gülerek.

Tae gülerken telefonundan bir mesaj geldi; Sungchan.

Sungchan: Müziği yarın paylaşacağız değil mi?

Tae:
Evet, ertelemek mi istiyorsun? Bu arada başın sağolsun kardeşim.

Sungchan: Hayır, erteletmeyeceğim. Sormak istedim, emin olmak için. Sağol.
Tae mesajınızı beğendi ❤️

Haechan bana “Emin misin?" dedi. Cevap verdim ona soğuk ve emin bir tepkiyle: “Evet. Eminim, ertelemeyeceğim.”

O sırada Haechan babamın içerisinde fotoğraflarının bulunduğu bir kutuyu eline aldı.
Tozlanmış, eskimiş ve kupkuru bir kutuydu, fakat içerisinde renkli anılar bulunmaktaydı.

“Baksana, bana babanın bu fotoğrafını göstermiştin, anısını da anlatmıştın.”

“Evet, komik bir hikayeydi.” dedim ve devam ettirdim; “Ben babamın mirasını istemiyorum. Sana verebilirim.”

“Neden istemiyorsun?”

“İstemiyorum; yalanla toplanan, helal olmayan ve babamın olan paraları istemiyorum. Zaten arsası yok.”

“Almalısın. Bana vermeyi düşünme sakın.”

“5 bin wonu ne yapacağım? Söylesene.”

“Gururunu bir yana bırak, eğer o paraları istemiyorsan en azından yurda bağışla.”

“Haklısın, bu iğrenç paraları sende haketmiyorsun. Yurda bağışlarsam belki temizlenir.”

“Saçmalıyorsun, saçmalama.” dedi en ciddi şekilde.

Ona karşı yüzümü somurttum, bir ofladım onun bana baktığını bildiğim halde. Bana bir kaç saniye bakıp, elindeki fotoğrafı eski yerine attı.

Belki de sinirlendirdim onu, o da içine attı.

Sessizlik aramızda dolaşmaya başladı, bir rüzgar gibi. Fakat ikimizin de içinde yüksek çığlıklar duyulmaktaydı.

“Psikoloğa gitmek istiyorum.” dedim bir anda.

“Neyden bahsediyorsun?” dedi meraklı bir yüz ifadesiyle.

Cevap veremedim ki ona..

kısa oldu ama bu kadar kısa bi zamanda bu kadar yapabildim affedinnn

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

- nakarat ୨୧ | 𝓒𝓁𝒸𝓮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin