~2~

30 4 3
                                    

              Görmezdim seni                Zaman yıl yıl geçerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

              Görmezdim seni                
Zaman yıl yıl geçerdi.
    Uzaktan, çok uzaklardan
     Seni seyrederdim.
  ~Özdemir Asaf


9 Eylül 2020;

"Ben seni bunun için eğitmiyorum!" Duhan neyi yanlış yaptığını anlayamıyordu. Bedeni zemindeydi. Yardım dilenecek haldeydi. Bitap düşmüştü. "Yumuşak karınlı olamazsın!" Karnına yediği tekmeyle iki büklüm oldu. "Hemen kalk ve karşılık ver!" İki gündür doğru düzgün yemek yemiyordu. Üniversitesine özel arabayla gidiyor, aynı arabayla tekrar alınıyordu.

Ne için eğitildiğini dahi bilmiyordu. "Niye yapıyorsun bunu?" Dedi, artık içinden dahi ismini söylemediği adama. "Yeterince güçlü olabilmen için."  Aldığı cevap onu tatmin etmemişti.

Ne için güçlü olacaktı, neye hazırlanıyordu? Ya derslerine çalışıyor, ya dövüş eğitimi alıyor, ya da karşısındaki adamla akıl oyunları oynuyorlardı. Annesinin kaybını hâlâ aşamamış bir halde sevdiklerinden uzaktaydı. Defalarca kaçmaya çalışmıştı fakat çıkış yolu yoktu.

Sürekli çevresinde onu bekleyen birileri vardı. Yeterince güçlü değildi. Resmen kaçırılmıştı fakat bundan kimsenin haberi yoktu. Sevdiklerinden binlerce kilometre uzaktaydı.

"Kalk." Emre itaatsizlik ederse çok daha kötü şeyler yaşayacağını biliyordu. Ayağa kalktı ve onu döven 2 metrelik adama karşılık vermeye çalıştı fakat güçsüzdü. O sırada kulağına çalınan sesle olduğu yerde donakaldı.

"Seni çok özledim." Kısık nefesler, yorgun ses. "Neredeysen gel, sensiz yapmak istemiyorum. Bir sene geçti ama ben senin döneceğini biliyorum. Lütfen gel. Birlikte aşalım acımızı." Derin bir iç çekti ses kaydındaki kadın. "Nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmiyorum ama gel burada yap, yanımda ol. Söz veriyorum beraber ayağa kalkacağız ama gel."

Ağlaması şiddetlendiğinde Duhan'ın da gözlerinden yaşlar süzüldü. Neden dövüldüğünü biliyordu, bu ses onun yumuşak karnıydı. Sevdiği kadın çaresizce 'gel' diye yalvarıyordu ve o gidemiyordu. Hasret tüm bedenini sardı.

"Eğer karşındaki adamı devirirsen sana onun ne yaptığını göstereceğim." Gözleri açıldı. Hırsla yanağındaki yaşları sildi. Nefret ediyordu, gidememekten. Gidemese dahi nasıl olduğunu görmek istiyordu. Bu yüzden karşısındaki neredeyse kendi cüssesinin iki katı boksöre saldırdı.

Normalde böyle bir adamı yenebilme ihtimali yoktu. Nefret ediyordu, görememekten. Bir kere dahi görme ihtimali onu kendine getiren şey oldu.
Geride bıraktığı kişileri özlemişti. Karşısındaki  adamı yere serdiğinde gururla başını kaldırdı.Etrafını saran leylak kokusunu derince içine çekti. Leylak, ev demekti.

KORERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin