Çoklu Evrende Büyükbaba Evreni (Çeviri)

Bölüm 17

Koğuşları etkinleştirdikten sonra günlüğü önüne koydu. Uzun bir nefes alarak Günlüğe bir sonda gönderdi. Beklendiği gibi anılar ortaya çıkmaya başladı.

Ancak diğer Hortkuluklara göre daha çarpıklardı. Belki Günlük sihirli bir eser olmadığı içindir. Yine de bazı görüntüler gördü ve bazı sesler duydu.

"Beni hayal kırıklığına uğrattın Tom." Dumbledore'un sesi.

"Ve sen beni sözde 'çoğunluğun iyiliği için' adına kullandın"

Sonra manzara değişti ve görüş alanına yoğun bir orman çıktı. Tom yere diz çöktü.

"Usta F..., lütfen bana öğret. Karşılığında istediğin her şeyi yapacağım," diye yalvardı Tom.

"Söylediğim herhangi bir şey?" Kadınsı bir ses cevap verdi. Figür, yüzünde gölge oluşturan büyük bir başlık taktığı için Alexander onun yüzünü göremiyordu, ancak bir kez onun bir kadın olduğundan emin oldu.

Sahne yine şaşırtıcı bir şekilde, günlüğü Hortkuluk yaptıktan çok sonra gerçekleşen ilk büyücülük savaşına dönüştü. Voldemort ve Dumbledore birbirlerine büyü yapıyorlardı.

"Seni piç... Beni kullandın, bunca zaman sen sendin," diye bağırdı Voldemort.

"Hayır, seni kullanmadım, sana yardım etmeye çalıştım. Beni bunu yapmaya sen zorladın, Tom" dedi Dumbledore öfkeyle.

Bu kadar. Anı sona erdi ve Alexander karanlık, pis bilincini terk etti. Daha sonra günlüğü uzay cebine attı.

"Hımm... Kafa karıştırıcı. Kafa karıştırıcı ve rahatsız edici. Gerçek kötü adamın kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Dumbledore mu yoksa o kadın mı? Ama Dumbledore bunca zamandır bana çok yardım ediyor. Elbette biraz fazla paranoyak ama ben onun hakkında başka hiçbir şey görmedim kötü şeyler de vardı ve Voldemort'a ilk öğreten de o kadındı. Sanırım başka bir şey yapmadan önce onu bulmam gerekecek." Kendi kendine konuştu.

"Ah, dur, Hogwarts'ın kurucusunun 4 kutsal emanetini kontrol etmedim. Gryffindor'un kılıcının ve tacının ne işe yaradığını biliyorum. Kılıç, dokunduğu büyülü şeylerin yeteneğini emebilir ve taç, benim zaten sahip olduğum süper zekayı veriyor. Ama Hufflepuff kupasının ve Slytherin Madalyonunun ne işe yaradığına dair hiçbir fikrim yok. Sanırım onlara kendim sormalıyım." Diriliş taşının bulunduğu yüzüğe odaklandı ve tanışmak istediği ruha odaklandı.

"Helga Hufflepuff"

Yüzüğün içinden beyaz bir gölge çıktı ve neşeli bir gülümsemeyle tombul bir kadın şekline dönüştü.

"Merhaba Tanrı'nın oğulu. Bardağıma ne yaptığını gördüm. O karanlık varlığı içinden çıkardığın için teşekkür ederim" diye konuştu.

"Beni tanıyor musun?"

"Evet, şu anda cennetteki en sıcak konu sensin. Hepimiz Tanrı'ya başka bir oğul evlat edinmesini söylüyorduk, çünkü o kendini yalnız hissediyordu ve şans eseri seni buldu. Şimdi sanırım bana bir şey sormak istiyorsun?"

"ah.. Evet, evet... Bu bardağın yeteneğini öğrenmek istedim. Tarih kitaplarında bundan bahsedilmiyor." Heyecanla sordu.

"Ah, bu çok basit. Ben bunu dünyadaki aç insanlara yardım etmek için yaptım. Gördüğünüz gibi, fincan içine koyduğunuz her türlü içeceği sonsuz bir şekilde üretebilir. Sıcak çikolata, viski veya başka herhangi bir sıvı şey. Eskiden onunla çorba yapardım." diye sıcak bir şekilde yanıtladı.

"Peki içine etli güveç çorbası koyarsam et de çoğalır mı?"

"Güzel soru ama ne yazık ki cevap hayır. Bunu yaratmak zaten büyük bir zorluktu. Ona içecekleri yeniden üretme yeteneği kazandırmak 80 yılımı aldı, ancak güveç çorbanıza et eklerseniz üretilen çorba hala et tadında olurdu. Katı gıda üretebilecek büyük bir kase versiyonunu yapmak istedim ama ne yazık ki çok yaşlandım ve bu amacıma ulaşamadan vefat ettim." Üzgün bir yüzle söyledi.