Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Soğuk bir gündü ve aralık ayının ilk haftalarıydı. Quidditch antrenmanın yeni bitmişti ve terden sırılsıklam olmuştun. Quidditch forman ise terden dolayı sırılsıklam olduğu için seni soğuktan koruyamıyordu.
Kahretsin! Ceketini ve kazağını çantana koymayı unutmuştun, ve bunun sorumlusu ise Fred idi. Antrenmandan önce senden bir şey rica etmişti ve onun ricasını yerine getirmeye çalışırken ceketini ve kazağını sandalyenin üstünde unutmuştun.
Dudaklarından bir ürperti geçti ve gözlerin kaleye giden kasvetli yola kaydı. Kalenin taşları akan yağmurla parlıyordu.
Harika.
Donarak ölmeden kaleye nasıl varacağını merak ettin. Harry'in soyunma odasından çıkışını izledin, sıcak bir kazağa sarılmıştı ve yağmurluğu vardı.
Şu anda onun yerinde olmayı tercih ederdin.
Ancak bu düşüncelerin beyaz atlı prensinin sana seslenmesine kadardı.
İsmin dudaklarından mükemmel bir şekilde çıkıyordu ki midendeki kelebekleri uçuşturuyordu. Heyecanını bastırmaya çalışısıyordun. Ve gözleri gözlerine değdiğinde her zaman olduğu gibi omurgandan aşağı bir ürperti indi.
"Dur tahmin edeyim." Yüzünde hafif bir gülümseme vardı, "kazağını mı unuttun?" Yüzün yenigiyle düştüğünde dudaklarının kenarları tamamen kıvrıldı.
"Galiba öyle." Gözlerin tekrar kaleye gitti. Bu sağanak akşamın ilerleyen saatlerinde şiddetli bir kara dönüşebilirim diyordu. Ve senin ıslanmış bir forman varken bu fırtınada nasıl yürüyeceğini hatırladın.
"Ah, seninle ne yapacağım?" dedi ve gülümsedi. Ama bu gülümseme bile senin dizlerinin bağını çözecek cinstendi.
"Bilmiyorum Ced" dedin. Ve tüm bunlar olurken gözlerini bir saniye bile senden ayırmadı.
"İşte, Gryffindor olmadığını biliyorum ama içeri girene kadar seni idare eder." O an zaman durdu, ve sadece ikiniz vardı. Sen ve o. Bu çocuk gerçekten seni öldürecekti!
"Ve zaten artık bana küçük geliyordu ve sende daha iyi durur." Bu etkideb kurtulmak için bakışarını başka tarafa çevirdin ve dudaklarından kaygılı bir nefes çıktı.
Keşke ondan ne kadar hoşlandığını bilseydi.
Karar vermeye çalışarak on baktın. Konuşmak hatta sarı kazağı almak üzeyerdin. Ama bakışarının senden ayrılarak arkandan geçen birine kaydığını farkettin.
Omuzların düştü ve yüzün asıldı. Eğer onun baktığı yere bakarsan ne göreceğini biliyordun.
Sanki kalbin onun elinde parçalanmış gibiydi.
Şüphelerin doğru çıkınca midendeki kelebeklerin acı şekilde kasılmaya başladığını farkettin. Heather tüm pervasızlığıyla seni görmezden gelerek Cedric'e gülümsedi.
Birkaç saniye kapıyı izedin.. Bu his göğsünü ağrıtıyordu.
Heather Hufflepuff öğrencisiydi, dersleri her zaman çok iyiydi ve her zaman parlardı.
Senden daha güzel olduğunu biliyordun. Uzun, ipeksi ve kahverengi saçlar. Centten çıkmış gibi masmavi gözleri vardı. Eğer anne ve babasını tanımasaydın onun bir Veela olduğuna yemin edebilirdin.
Ben ölürken, sen onun tarafından büyülendin.
"Sorun yok, başımın çaresine bakarım, ama gerçekten çok minnettarım." diye mırıldandın. Gri gözleri sana doğru dönerken, "Hatta dönüş yolunu donduracağım" diyerek bir şaka yapmaya çalıştın. Onun bir şey demesine fırsat bırakmadan kalktın.
Omuzların düşmüş ve kalbin bin parçaya bölünmüş şekilde kaleye doğru yürüdün.
Kendine her gün onun başka birini sevdiğini hatırlatmak zorundaydın.
Her şey geçen geçen Haziran ayında, yaz tatilinde hemen önce başlamıştı. Profesör Trelawny onları kehanet amacıyla eşleştirmişti. Ve o zamandan beri gözleri onun üzerindeydi.
O kadar güzel görünüyordu ki, senin mizah anlayışın, zeka ve güzellikle harmanlanmış gibiydi. Hatta o da senin gibi Quidditch takımındaydı.
Ama Cedric seni her zaman arkadaş olarak gördü. Kendisinden farklı evde yetişen çocukluktaki en iyi arkadaşı. Weasley ikizleriyle başı dertte olan çocukluk arkadaşı. Onun başkasını sevmesini izlemeye mahkum olan çocukluk arkadaşı...
Ama senin acın burda bitmemişti. Cedric'in elbet bir gün ona çıkma teklifi edeceğini biliyordun. Ve her geçen saniye sanki kalbine bıçak saplanıyordu.
Ve Aralık ayının bir sonraki haftasında el ele büyük salona girmelerini izlemiştin.
Elbette her kız ona evet derdi. Sonuçta bu Cedric Diggory'ydi. Nazikti, cesurdu ve bir insanın ilişkide isteyebileceği her şey onda mevcuttu.
Ama sen onu daha çok seviyorsun, keşke Heather olsaydım...
Heather, şimdi bir hafta önce sana teklif ettiği Hufflepuff kazağını giyiyordu.
Ona kazağını verdin...
Elbette seni Weasley ikizlerinin yanında gördü ve tanıştırmak istedi.
Cedric senin kalbindeki bıçağı çevirdiğini hissetmeden Heather ile yanınıza oturdu ve kolunu zarif bir şekilde onun gövdesine doladı.
Kolunu onun omzuna koydun, şimdi üşüyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Selamlarr, nasılsınızzz? Uzun zamandır bölüm yayınlayamıyordum. Aslında taslakta birden fazla çeviri vardı ancak hiçbiri tamamlanmış değil :( İstek karakter almayı çook isterdim ama maalesef istek karakterleri çeviremiyorum :(