𝙡𝙖𝙨𝙩 𝙠𝙞𝙨𝙨

433 11 0
                                    


Regulus Blackxfem!reader
Uyarı: Angst, ölüm.
Tumblr: acosmis-t
_______________________________________________________

Oda soğuktu.

Hemen hissedebileceğiniz şey şuydu;
Sıcaklık yoktu, nezaket yoktu, hayat yoktu. Oturduğun koltuk daha sert, hava daha ağır ve önündeki kitaplar daha anlamsızdı.

Harflere ve kelimelere odaklanmaya çalıştın, çaba gösterdin ancak paniğini yatıştırmaktan başka hiçbir işe yaramadı.

Tüm kötü şeylerden önce gelen duygu buydu, fırtına önceki sessizlik. Sen beklerken herkes, her şey, her ayrıntı kenarda duruyordu.

Hala Kreacher'in kanını görüyordun. Hala o dehşeti ve ev cininin çığlıklarını hatırlıyordun. Ve sonra Regulus'u hatırladın, endişesini ve bunu yapana duyduğu nefret.

Ve şimdi onun kütüphanenin eşiğinden onun geçişini izlerken sonunda o geldi.

Yüzünde kolayca ayırt edilebilen gözyaşı izleri vardı. Ve yüzünde bir teslimiyet vardı.

"Y/N" diye çok yumuşak bir sesle mırıldandı Regulus. Başını salladın ve endişe içinde diline demir tadının gelmesini sağladın. Regulus önünde çömeldi ve korkuyla sıktığın ellerini avucunun içine aldı.

Elleri sıcacıktı.

Gözlerini ona diktin ve neden seninle Kara Kütüphane'de buluşmak istediğini anladın. Sana olan sadakati oldukça fazlaydı.

"Bana bak" dedi yumuşak bir sesle. Sadece onun verebileceği bir sıcaklık ile "Lütfen" dedi.

Bakışlarını yukarı kaldırdın ancak dudaklarını ısırmaya devam ettin. Gözlerinde bir ifade vardı.

Korku.

"Yapamazsın Reg." diye yalvardın. Gözyaşların gözlerinden firar etmeye başladı ve yanaklarını ıslattı. "Çok gençsin Reg, çok genç."

Sana gülümseyerek baktı ve kalbindeki acı katlanarak arttı. "Mecburum Y/N, ben değilsem kim mecbur?"

"On sekiz yaşındasın, on sekiz. Bırak başkası, Potterler halletsin. Daha yaşayacaklarımız var Reg."

Ellerinden birini senin yüzüne götürdü ve yanağındaki yaşları sildi.

Avucunun ortasına bir öpücük bıraktı, "Planı bilen tek kişi benim, yapmak zorundayım."

"Ebeveynlerin-"

"Onlardan bahsetme, asla yapmazlar. İşareti bile almadılar, değil mi?" Ve sesindeki küçümseme kalbini paramparça etti.

Elin onun gömleğinden tutarken ona daha yakın olmak için kendine çektin ve sarıldın. "Gitme... bizim daha fazla zamanımızın olması gerekirdi."

"Biliyorum Y/N" Her sözünü kabul etti ve sağ bileğini yukarıya kaldırarak oradaki dövmeli tacı gösterdi. "Biliyorum."

Sol elini dövmelerinizi eşleştirmek için indirdin, alnın onunkine değdi. Bir an için aldığın oksijen boğazını kuruttu ve titrek bir şekilde dışarı çıktı.

Kaç gözyaşı aktı bilmiyordun. Onun gitmesine engel olmak istiyordun ama sessiz kaldın. Onun gitmesi her ne kadar seni mahvetmiş olsa da acın tamamen içseldi.

Göğsün ağrıyor, çenen titriyor, ciğerlerin zonkluyor, her bir santimin ve her bir hücren acıdı. Acıttı.

Her hangi bir şeyden,her hangi bir ağır lanetten daha fazla acı veriyordu.

Çeneni kaldırıp gözlerinizi birleştirdiğinde burnunu çektin ve dudaklarınız birleşti. Yumuşak ve melankolik bir öpücüktü. Canlılık yok, güç yok, sadece sessiz bir tutku vardı.

Bu bir elveda öpücüğüydü.

Bu kadar genç bir çocuğun, işaretini henüz 16 yaşındayken almış bir çocuğun, abisi tarafından bile unutulan bir çocuğun bu kadar kolay gidebileceğini kabullenmeyi reddettin.

Birlikte yaptırıldığınız dövmeye bakarken onu her zaman hatırlayacağına söz verdin.

"Seni seviyorum." diye nefes verdi. Onun göğsünde, beyaz gömleğinin üstüne gözyaşlarını akıtırken onun gözyaşları ise senin saçına düştü. "Bu kadar, seni asla terk etmeyeceğim."

"Lütfen " diye yalvarma sırası sendeydi. Lütfen geri dön, henüz geleceğimizi inşa edemedik Reg. Seni seviyorum."

Dakikalarca sarılarak kaldınız. Dakikalar saniyelere dönüştü.

Onu unutmamak için her bir zerresini ezberledin. Çünkü bir parçan onun çoktan gittiğini biliyordu.

Özür dilerim diyerek defalarca bunu tekrarladı. Sanki suçlu kendisiymiş gibi, sanki onu bir denizde boğulmaya mahkum eden, uçurumun kenarında yalnız bırakan ailesi değilmiş gibi.

Regulus'un kurtaranı olmak istiyordun, onu burdan çekip kurtarmak istiyordun ancak sen bunu yapana kadar Karanlık Lord buna izin vermezdi.

Bileklerinizde olan dövmelerinizi öptünüz. Ve öperken "Çok ama çok özür dilerim diye ekledi."

Saat çalıyor ve zamanın bittiğini biliyordunuz.

"Regulus" dedin dudaklarına kalıcı bir öpücük kondururken. "Unutma Regulus, sen çok iyisin ve sanırım biz planladığımız hayatı hakettik."

Bir yanının bunu kabul etmediğini biliyordum ve belki de en çok acıtan buydu.

"Sabah görüşürüz Y/N, seni bulacağım."

İkiniz de bu yalanı kabul ettiniz.

"Lütfen" dedin bunu söylerken çok yumuşak bir şekilde söylüyordun. "Beni bırakma."

Alnına bir öpücük kondurdu ve ellerini çekti. Ellerin bir anda eski soğukluğuna döndü. "Yakında döneceğim. Söz veriyorum."

Uzaklaşırken ayak sesleri isteksizce çıkıyordu. Bunu kendisi de istemiyordu ancak sana olan sadakati bunu yapmaya zorladı. Senin geleceğin için ölüme dayanbilirdi.

Hıçkırıkların bir anda çoğaldı. Ciğerlerinde ki nefes sana fazla gelmeye başladı. Ellerin ve bacakların çok fazla titriyordu. Kesinlikle bu her hangi bir lanetten bin kat daha fazla acı veriyordu. Onunla ilgili son hatıran ise ayakkabısının isteksizce çıkardığı sesti.

Ve işte yine tektin ve oda yine soğuktu.
Ama aslında oda her zaman soğuktu. Sana sıcak hissettiren Regulus'tu.
Ancak artık seni sıcak tutacak bir sevgilin yoktu.

_____________________________________________________

Selammm, nasılsınız ve bölüm hakkında olan düşünceleriniz neler?

Açıkçası çevirisini yaparken oldukça üzgün hissettiğim bir bölüm oldu. Veee son paragrafı ben ekledimmm.

Bir sonraki bölümü istek bölümü yapacağımmm.

Kendinize güzel davranın<3




𝙃𝙖𝙧𝙧𝙮 𝙋𝙤𝙩𝙩𝙚𝙧 𝙄𝙢𝙖𝙜𝙞𝙣𝙚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin