17

7.2K 741 171
                                    

taehyung:
selam
akşam buluşalım mı?

bogum:
bu akşam bir işim var

taehyung:
öyle mi
şimdi buluşalım öyleyse

bogum:
şu an da bir işim var

taehyung:
görüldü
bilmeden seni kırdım mı?

bogum:
hayır
neden sordun?

taehyung:
soğuk gibisin

bogum:
görüldü

taehyung:
her neyse
sonra görüşürüz

bogum:
görüşürüz

-

Taehyung'un izin günüydü. Televizyon başında saçma bir pembe dizi izlerken uyuya kalmıştı. Ama kapının çalma sesiyle uyandı. Zil sesiyle değil, kapıya vuruyordu. Gözlerini ovuşturup, üzerini düzeltti. Şalını alıp, kapıya doğru yürüdü.

Kim olduğunu bilmediği için, kapının deliğinden baktı. Jungkook'tu. Gözlerini devirdi. "Kapıyı açmayacağım, git buradan!" Jungkook, telaşlıydı. Taehyung'un evleniyor olma fikri ona kafayı
yedirtmişti.

"Açar mısın, lütfen. Önemli." Jungkook, sarhoştu. Taehyung, artık Jungkook'u görmek istemiyordu. Çünkü her gördüğünde aklına mazi geliyordu.

Jungkook, göle gitmişti. Üstü başı ıslaktı. Belli ki göle girmişti. Dişleri titriyordu. Bu soğuk hava da dışarıdaydı. Gölün kenarında da şarap içmişti. Bir şişe kırmızı şarap bitirmişti.

"Jungkook, git." Kapının ardından birbirleriyle konuşuyorlardı. "En azından son kez konuşalım..." dedi, Jungkook. Sesi titriyordu.

"... lütfen." Taehyung, kapıyı hafif araladı. O aradan Jungkook'un titreyen bedenini ve elindeki sigarayı gördü. Berbat haldeydi. Onu görenler Global Pop Star Jeon Jungkook, sanmazdı.

Jungkook, aralanan kapıyla gözlerini o araya çevirdi. "Taehyung." Bir fısıltı gibiydi. Taehyung şaşkınlıkla aralık olan kapıyı tamamen açtı. "Bu halin ne?"

"Konuşabilir miyiz?" Taehyung, Jungkook'a acıyarak bakıyordu. Jungkook ilk kez bu kadar duygusuz gözlerle karşılaştı. Kalbinin duracağını hissetti. Yutkunmakta bile zorluk çekiyordu. "Ne konuşacaksan oradan konuş. Evimin içine girmene izin veremem." Jungkook, kafasını onaylarcasına salladı.

"Ben-" Jungkook, sesini temizledi. O titrek sesinden kurtulması gerekiyordu. Taehyung'un hiç acıması yoktu. Hayır, vardı. Ama artık kalbiyle değil mantığıyla hareket ediyordu. Üstelik artık bir sevgilisi de vardı.

"Lafı ağzında gevelemesen diyorum."

Jungkook, "Ben senden gerçekten özür dilemek için burdayım." -Taehyung, tam ağzını açacaktı ki- "Yanlış anlama, affetmen için değil. En azından kendi açımdan."

"Yarın uçağım var." Taehyung'un haberi vardı. Genellikle telefonuna Jungkook hakkında bildirim düşüyordu. "Keşke hayatımın değil de senin peşine düşseydim." Sesi kırılgandı. Taehyung, mimiklerini değiştirmemek için dişlerini sıkıyordu.

"Etrafımdaki herkesin sahte olduğunu Kore'ye gelince anladım." Sigarasını yere atıp, ayakkabısıyla ezdi. "Ben seninleyken daha mutlu olduğumu fark ettim." Gözleri yine dolmuştu. "Belki de tek hayalim sendin ama ben bunu fark edemeyecek kadar aptaldım."

Gözünden bir yaş firar etti. "Ben olsam, ben de kendimi affetmezdim." Jungkook, ağlıyordu. Başını önüne eğip bir kaç dakika kendine gemeye çalıştı. Taehyung, şaşkındı. Böyle bir şey beklemiyordu.

"Eğer tanrı bana ikinci bir şans verseydi. Seni seçerdim. Ve yemin ediyorum ki seni asla sinemden ayırmazdım." Burnunu çekti ve gözlerinin altını sildi.

"Eğer beni tekrar kabul edersen, yarın kariyerime son veririm ve Los Angeles'a uçmam." Taehyung'un gözleri yerinden çıkacak gibiydi. Çok şaşkındı. Böyle bir şeyi beklemiyordu.

Taehyung, kıkırdadı. "Bana yaşattırdığın o günleri unutturacak bir söz yok." Jungkook, derin bir nefes aldı. Gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Başını öne eğdi ve ağlamaya devam etti.

Tam o sırada arka yoldan geçen bir Mercedes, Taehyung'un evinin önünde durdu. Bu Bogum'un arabasıydı. İşte şimdi Taehyung, ne yapacağını bilmiyordu.

Bogum, arabadan elinde kırmızı çiçek ve şarapla indi. Ama Taehyung'un evinin önünde Jungkook'u görmeyi planlamıyordu ki olduğu yere çivilendi.
Taehyung ne yapacağını bilmiyordu. Karşındaki adam hüngür hüngür ağlıyordu.

Bogum, Jungkook'a doğru ilerlemeye başladı. Elindeki çiçeği sertçe sıkıp Jungkook'un başına vurdu. Taehyung, çıplak ayaklarıyla dışarıya yani Bogum'a doğru atıldı. "Dur!" Kafasına çiçek darbesi yiyen Jungkook kendine gelir gelmez Bogum'a kafa atmıştı.

"Durun!" Bogum'un burnu feci kanıyordu. Taehyung, Jungkook'a döndü. Mahvolmuş gözüküyordu. Naif sesiyle Jungkook'a "Git." dedi. Şefkatle bakıyordu. Jungkook, Bogum'un yüzüne hırsla bakıyordu. "Git, hadi Jungkook!"

Bogum, sabah olan telefonda ki garip konuşma yüzünden zaten gergin olmalıydı.
Şimdi de Taehyung'un kapısının önünde Jungkook'u görünce kafayı yiyecek gibiydi.

Bogum, "Orospu çocuğu, bir daha buraya gelmeyeceksin!" Jungkook, bir duygu karmaşası içerisindeydi.

Taehyung, Bogum'u tutuyorken Bogum, Taehyung'u ittirdi. Taehyung'un ayağı taşa takılıp yere düşmüştü. Dizinin üzerine yerdeki çiçeklerin dikenleri batmıştı.

"Bogum ne oluyor sana?!"

Taehyung'un acılı inleyişini duyan Jungkook, Bogum'a ikinci bir kafayı indirdi.

-

2magazines: Jeon Jungkook'un tatili 1 ay daha uzadı!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2magazines: Jeon Jungkook'un tatili 1 ay daha uzadı!

-

bitti
baybay
😽💗

heavenlyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin