YAMAN
Yemeğe bir saat kala hepimiz arabalarımıza bineceğimiz sırada arabada Kumsal'ın binmesini bekliyordum. Kapı açıldığında "Sonunda gelebildin çekirge!" dedikten sonra binen kişiyi görmemle tüm kaslarım gerilmişti.
Lavin ile aynı arabanın içindeydik. Sinirle "Bu saçmalık da neyin nesi?! Kumsal ve ben eşleşmiştik?" diyerek tepki gösterdim.
Lavin kendinden emin bir ifadeyle "Hakan son anda değiştirmek istedi. Üstelik seni başka bir kadınla yalnız bırakacağımı mı sanıyordun? Tekrar aynı şeyi yapamam sevgilim." dediğinde sinirden titrediğimi hissettim.
Ne yüzle benimle böyle konuşabiliyordu bu kadın! Kulaklık ile Hakan'a seslendim ve bu saçmalığın ne olduğunu sordum. Son dakika değişikliği olduğunu söyleyerek göreve odaklanmam gerektiğini hatırlattı.
Durumdan her ne kadar rahatsız olsam da bu artık Lavin'in beni etkileyemediğini göstermek için bir fırsattı. Yola koyulduk ve birkaç dakika aralıklarla yemek salonuna giriş yaptık. Görünmeyecek kadar küçük olan kulaklıklarımızdan Hakan'ın sesini duyduğumda dikkat kesildim.
"Evet şimdi yapmamız gereken mümkün olabildiğince dikkat çekecek davranışlarda bulunmak."
Lavin hemen yanımda duruyordu. Olabildiğince az temas etmek istememe rağmen dibimden ayrılmıyordu. O mest edici kokusu.. Siktir! Bu kadının her şeyine deli oluyordum.
Karnıma yediğim hafif bir dirsekle kendime geldim."Evli olduğumuzu unutuyorsun sanırım bebeğim, biraz daha uzak durmaya çalışırsan görücü usulü evlilik falan yaptığımızı sanacaklar." diyerek elimi alıp kendi beline yerleştirdi.
Dokunuşumla elimin uyuştuğunu hissettim. Tekrar ona dokunuyor olmak.. Hareketi beni sersemletmişiti ama bunun belli olmasına izin vermeden belini kavradım ve sanki ona dokunmak herhangi bir kadına dokunmaktan farksızmış gibi davrandım.
Neler yapabileceğimizi düşündüğüm sırada Lavin içecek alacağını söyleyerek yanımdan ayrıldı ve bir garsona sadece benim anlayabileceğim derecede usta bir oyunculukla çarptı. Tüm salonun onlara bakmasını sağlayacak derecede yüksek bir sesle garsonu azarlamaya başladı.
Beni her seferinde daha da hayran bırakacak kadar mükemmel bir kadın olduğu için ondan nefret ediyordum.
Rolümü kendime hatırlatarak göreve odaklanmaya çalıştım. Hızlıca yanlarına giderek ellerimle Lavin'in belini kavradım ve "Güzelim sakin, neler oluyor burada?" diyerek onu yatıştırmaya çalışır gibi yaptım.
Hakan ise kulaklıktan "Maşallah tam bir çift oldunuz" diyerek dalga geçti. Elime geçen ilk fırsatta bu adama sağlam bir yumruk geçireceğime dair kendime söz verdim.
Lavin bana döndü ve "Bu aptal garson elbisemi resmen mahvetti! Ah bebeğim halime bir bak!" diyerek elleriyle elbisesini işaret etti. "Sakin ol. Hemen hallediyorum şimdi." diyerek garsona döndüm.
"Ev sahibi ile görüşmek istiyorum! Bu sakarlığının bir karşılığı olmalı." dediğimde zavallı garson korkudan titreyecek duruma gelmişti.
Beni takip edin lütfen efendim.." diyerek hızlı adımlarla bizi bir yere götürmeye başladı. Başında güvenlik olan bir kapıya geldiğimizde durumu güvenliğe açıklamasını izledim. Güvenlik ise kulaklıklarıyla bir şeyler konuştuktuktan sonra bizi içeri aldı ve garsonun da işine dönmesi gerektiğini söyledi.
Güvenlik olduğunu tahmin ettiğim başka birisi ise yanımıza gelerek onu takip etmemizi söyledi birkaç kapının önünden geçtikten sonra yine başında güvenlik olan başka bir kapıya vardık. Ne çok güvenlik vardı anasını satayım!
Tam üzerimizi arayacakları sırada Lavin'e dudak hareketlerimle şimdi dedim ve ikimizde bizi arayan adamları hızlı bir hareketle bayılttık. İşi sessiz yapmış olmamız bize avantaj kazandıracaktı.
Fakat yine de baygın güvenlikler farkedilmeden önce işimizi halletmeliydik.
İçeri girdiğimizde Kumsal'ın fotoğrafını gösterdiği adam masasında oturuyor ve pişti kartlarını karıyordu. Gözlerini sadece birkaç saniyeliğine bize kaldırdıktan sonra tekrar kartlara dönerek "Oturun lütfen." dedi.
Sesindeki emir tonunu sezmiştim. Ona taviz vermek istemediğimden oturmak yerine ayakta kalmayı seçerek "Garsonlarınızdan biri eşimin elbisesini mahvetti! İlgileneceğinizi düşünmekteyim. Böylesine saygın bir yemeği düzenleyen birinin böyle çalışanlara sahip olması ne yazık ki bir hayal kırıklığıydı." diye karşılık verdim.
Ben bunları söylerken Lavin de gelip masanın ucuna yanımda duracak şekilde yaslandı.
Adam elindeki kartları kenara bırakarak ellerini masada birleştirdi ve kafasını kaldırarak umursamaz bir ses tonuyla "Fazlasıyla utanç verici bu olayla ilgileneceğimden emin olabilirsiniz. Elbisenin değerini de karşılarım." dedi.
Elini çekmecesine atarak bir çek çıkardı ve imzaladı. Elimi Lavin'in beline yerleştirip işaret verircesine sıktım. "Sizce benim istediğim şey paranız mı?" diye ukala bir ses tonuyla sordum.
Masaya iyice yaklaşıp ellerimi dayadım ve adamın gözlerinin içine bakarak "O garsonun kovulmasını istiyorum." dedim.
Lavin'in verdiğim işareti anlamış olduğunu umarak masadaki kalemlerden birini hızlı bir hareketle alarak adamın eline sapladım. Adam canının acısıyla bağırmıştı. Lavin verdiğim sinyali anlamış olmalıydı ki kapıyı hızlıca kilitlemişti.
Adama dönerek elime bir kalem daha aldım. Adamın elinin üstünde tutarak "Kasanın şifresini söylemek için üç saniyen var yoksa bunu da batırırım!" diye tehdit ettiğimde adamın pis pis sırıtarak "Buradan canlı çıkabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" demesiyle kalemi adamın diğer eline geçirdim. Adam tekrar can acısıyla bağırmıştı.
Elime bir kalem daha alıp gözüne yaklaştırdım ve "Sana son kez soruyorum. Alt kattaki kasanın şifresi ne?!" diye bağırdım. Adam hala inatlaşıyordu. "İkiniz de öleceksiniz!"
Elimi kaldırdım ve gözüne birkaç santim kala adamın şifreyi bağırarak söylemesiyle elimi durdurdum.
Hakan ve Kumsal'ın çoktan aşağı inmiş olduğunu umarak Hakan'a şifreyi söyledim ve bir onay bekledim. Birkaç saniye sonra kasanın açıldığına dair onay geldiğinde kalemi elimden fırlattım ve silahımı adamın kafasına dayadım.
"Eğer benim ya da eşimin kılına herhangi bir zarar gelirse beynini uçururum anladın mı beni?!" diye bağırdım. Adam korkudan çok öfke hissediyor gibiydi. Hakan'dan çıktıklarına dair bir haber vermesini bekliyordum.
Karşımıza koruma çıkması ihtimalini önlemek için adamı tehdit etmeye ihtiyacım vardı.
Hakan kısaca "Dışarıdayız." diyerek haber verdiğinde adamın kulağına eğildim ve "O herkesten sakladığın lanet belgelerin elimde ve eğer buradan elimi kolumu sallaya sallaya çıkmazsam o belgelerin istemediğin kişilere ulaşacağından emin olabilirsin." diyerek sesimdeki tehdit tonunu hissedebileceği şekilde konuştum.
"Yani ben ve eşim buradan çıkarken karşıma hiçbir korumanın çıkmamasını sağla!" dedikten sonra kapıya doğru yürüdüm. Kapının kilidini açıp bir süre kapıyı dinledim ve açtım.
Tam kapıdan çıkarken adam arkamdan "Bu seferlik gidebilirsin ama seni bulacağımdan emin ol!" diye bağırdı.
Lavin'e hızlıca arkamdan gelmesini söyleyerek geldiğimiz yöne doğru koşar adımlarla yürüdüm.
Kapının önüne geldiğimizde silahı ceketimin içinde kalacak şekilde gizleyip kapıyı açtım ve yavaş adımlarla önce kendim çıktım. Etrafın güvende olduğuna emin olduktan sonra da Lavin'in çıkmasını sağladım.
Girerken kapıda duran güvenlik artık burada yoktu. Lavin'in elini tutarak peşimden sürükledim ve hızlı adımlarla evden çıktık.
Arabaya binip uzaklaştığımızda derin bir nefes verdim. Bir süre takip edilmediğimizden emin olmak için şehri turladım. Yol boyunca tek kelime konuşmamıştık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler Görevi
Romantikİhanete uğramış, zaafına yenik düşmüş bir adam.. İhanet ettiği andan itibaren kendinden ve yaptıklarından nefret eden bir kadın.. İhanetin affı olur muydu? Soğumuş kalpler tekrar ısınabilir miydi? Aşk her şeyi çözebilir miydi..