bugün ortak takımın antremanı vardı ve yorucu bir antreman olmuştu. duş almıştım ve yavaş yavaş hazırlanıyordum soyunma odasında. herkesin çıkmasını bekliyordum ferdinin yanına gitmek için.
bir süre sonra sona kalan mertle icardi de çıktığın da sadece ikimiz kalmıştık. ayağa kalktım ve dolabında bir şeyler arayan ferdinin yanına yaklaştım. ellerimi arkasından doladığım da irkilse de bozuntuya vermedi.
burnumu çıplak omzuna sürttüğüm de "nasıl beceriyorsun bunu?" dedim merakla
"neyi?" dedi hala dolabını karıştırırken
"bu kadar güzel kokmayı." dedim derin bir nefes alarak
elimle dolabı kapattığım da kollarımı iki yanına koydum ve ferdiyi bir nevi hapsettim. gülerek bana doğru döndüğün de benden kısa olduğu için kafasını tatlı bir şekilde yukarıya kaldırmıştı. burnumu burnuna sürttüğüm de "çok tatlısın amınakoyayım!" dedim isyan edercesine.
"sen bu aralar bana çok fazla tatlı diyorsun, bacaklarını kırarım senin zani. yakışıklı, karizmatik, seksi demen gerekiyor." dedi şikayet edercesine
alt dudağımı ısırdığım da tatlığına dayanamayarak dudağına yapıştım. hemen karşılık verdiğin de iyice dolaba yasladım onu.
kapı açılma sesi geldiğin de ferdi hemen benden uzaklaşarak kollarımın arasından çıkmıştı. anımız bölündüğü için yüzümü buruşturarak boşta kalan ellerimi çektim dolaptan.
ferdi yanda mahçup bir ifadeyle dururken mert hakan araba anahtarını göstererek "unutmuşuz." dedi ve hemen çıktı.
ferdi elini alnına vurarak "hassiktir ya!" dedi
"noldu?" dedim bende sorarak. daha geçen gün saklamak istemediğini söylemişti.
"kesin dalga geçecekler benimle." dedi bozulmuş ses tonuyla
"hayırdır kim seninle dalga geçiyor?" dedim kaşlarımı çatarak
ferdi iyice bana yaklaştığın da "öyle değil hayatım. mesela, liseli ergenler gibi soyunma odasında öpüşmemle dalga geçecekler." dedi durumu açıklayarak
ferdinin bu dediğine güldüğüm de "ne gülüyorsun ya?!" dedi sitem dolu sesiyle
"yavrum farkında mısın bilmiyorum ama biz tamda senin dediğin gibi liseli ergenleriz hemde soyunma odasında öpüşen liseli ergenler." dedim ona hatırlatarak
bir kaç saniye düşündükten sonra ensesini kaşıyarak "doğru diyorsun." dedi.
"ulan çocuk senin tatlılığına ölürüm lan!" dedim yükselerek ve dudaklarını büzerek öptüm.
"bir daha sakın beni kıstırma köşede falan. oynaşacaksak evde oynaşalım." dedi kaşlarını çatarak
"istediğim yerde oynaşırım, bir sorun mu var?" dedim kaşlarımı kaldırarak
yüz ifademden ciddi olduğumu anlamış olmalı ki yutkunarak "yok tabii ki." dedi elleriyle kollarıma tutunarak
ferdi üstünü giyindiğin de soyunma odasından çıkarak arabama binmiş ve benim evime gitmiştik. her zaman ki gibi yayıla yayıla oturduğumuz da benim üstüm çıplaktı, ferdinin üstünde zaten eşofman takımı vardı.
ferdi göğsüme doğru uzanmış bense kollarımı ona sarmıştım. tek elimle saçlarıyla oynuyordum.
"zani bir şey soracağım." dedi ferdi meraklı ses tonuyla
"sor yavrum." dedim bende tabii ki dermişçesine
"deniz yazmadı değil mi sana? en son bana söylediğin de yazmıştı?" dedi sorarak
görmeyeceğini bilsem de kafamı sallayarak "evet aşkım, en son sana söylediğim zaman yazmıştı. zaten ondan sonra yazdıysa bile bundan haberim olmaz." dedim saçlarını okşamaya devam ederken
"niye ki?" dedi doğrulmuş ve bağdaş kurarak hemen yanıma otururken.
"engelledim çünkü." dedim omuz silkerek. deniz en son bana yazdığında aklıma gelmişti.
"niye engelledin?" diye sorguladı ama gözleri resmen parlıyordu. niye bu kadar sevinmişti ki şimdi?
"çünkü hayatım da sen varsın, yazarsa veya ararsa durduk yere rahatsız olacağım. bunun olmasını istemiyorum." dedim ve iğneleyici ses tonumla devam ettim "bırak arkadaş kalmayı, keremin kardeşi olarak bile hayatımda olmaması gerekiyor."
kaşları çatıldığın da "bana mıydı bu laf?" dedi kafası karışık bir şekilde
sadece omzumu silkmiştim karşılık olarak. ferdinin ardayla arkadaş kalmasından memnun değildim ve o da bunu çok iyi biliyordu ama bu konu hakkında bir şey yapmıyordu.
"hep böyle mi yapacaksın yani? ardayla olan ilişkimi yüzüme mi vuracaksın? ne zannediyorsun seni bırakıp eski sevgilime döneceğimi falan mı?" dedi sinirli ses tonuyla
"sevgilim diye bahsetme şu çocuktan bence." dedim kısık ama sinirli bir ses tonuyla
"ayrıca eğer böyle düşünseydim şuan yanında olmazdım ferdi, o çocuğa karşı bir şey hissetmediğini biliyorum ama o çocuğun sana hala aşık olduğunu da biliyorum. bundan ne kadar rahatsız olduğumu anlamıyorsun, birbirinize bakıp gülmenizin bile beni ne kadar kırdığını anlamıyorsun. benimle bile ortamda konuşmazken o çocukla konuşuyorsun, ulan sevgilinim lan ben senin." dedim içimdekiler söyleyerek
ellerimi tuttuğun da bir kaç saniyelik sessizlikten sonra "haklısın, özür dilerim." dedi sadece.
"özür dilemeni veya bana hak vermeni istemiyorum ferdi. tek istediğim beni anlaman." dedim gözlerine bakarak
kafasını sallayarak "anlıyorum, kendimi senin yerine koyduğum da ne kadar kötü hissettiğimi fark ettim. ben bu kadar kırıldığını ya da bu kadar taktığını düşünmemiştim sadece." dedi anlayışlı ses tonuyla
hafifçe tebessüm ettiğim de "sevgilim diye bahsetme şu çocuktan bence." dedi daha demin söylediğim şeyi tekrar ederek
yüzüm de anlamadığıma dair bir ifade oluştuğun da alt dudağını ısırarak elini bacağıma atıp okşamıştı. "sinirlenince ne kadar seksi durduğunun farkında bile değilsin." dedi gülerek
"sen yine de çok sinirlendirmemeye çalış derim ben, özellikle sinirliyken beni baştan çıkartma." dedim bacağımı okşayan eline elimi geçirirken
"çıkartsam mesela? nolabilir?" dedi umursamaz ses tonuyla
"harcarım seni." dedim tehlikeli sesimle. gerçekten harcardım çünkü
gülümsediğin de "harcarsın demek? hünerlerini göstermek istemez misin?" dedi baştan çıkartıcı sesiyle.
dudağıma yaklaşıp nefesini dudaklarıma doğru vermişti. dudaklarına yapıştığım da ferdi de gülümseyerek karşılık vermişti bana.
ateşli bir öpüşmeden sonra kendimi zar zor durdurarak "yavrum daha erken değil mi?" dedim belinde ki ellerimle belini okşarken
"bilmem, öyle mi?" dedi o da bana sorarak
"senin için söylüyorum." dedim. ferdiye gerçekten değer veriyordum ve yaşadığımız herhangi bir şeyden pişman olmasını istemiyordum.
kafasını salladığın da "haklısın." dedi ve utangaç bir şekilde kafasını eğdi.
çenesinden tutarak kafasını kendime çevirdiğim de "ne zaman hazır hissedersen. pişman olmanı istemiyorum." dedim içten bir ses tonuyla
tekrardan kafasını salladığın da sarılmıştı bana. bende ona sarıldığım da cennetten düştüğünün bir işareti olan o güzel kokusunu içime çekmiştim.
sevgilim diye bahsetme şu cocuktan bence...
yb ve ben?