~öldüm

48 3 4
                                    

jungkook

şoktan çıkıp kendime geldiğimde taehyung yerde kanlar içinde yatıyordu. yanına gidip nabzını kontrol ettikten sonra sarsmadan yavaşça kaldırıp yatağa yatırdım.

ambulansla beraber hastaneye geldiğimizde dahi taehyung uyanmamıştı. ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu ve ilkyardımı yapan hemşireler hiç bir şey söylemiyorlardı. parmağımın kenarı yanmaya başladı. sonrasında kan sızmaya.

taehyung'u bir sürü makinaya sokmuşlardı. sonunda makinalardan çıkıp normal odaya alınmıştı. "bay kim'in vasisi siz misiniz?"

"oh, evet benim." önüme bir dosya uzattı. bir iki sayfaya imza attırdı.

"son zamanlarda baş ağrısı, mide bulantısı, görme bozukluğu şikayeti geldi mi size?" bunlar o şeyin belirtileri değil miydi?

"hayır?"

"tamam, çektiğimiz tomografilerde bir sıkıntı çıkmadı. stresten veya fazla üzüntüden olmuş." ama bir sıkıntı var. taehyung'un ne stres olacağı ne de üzüleceği bir şey yaşanmadı. pek iine atan biri de değildi ki.

"yanına girebilir miyim?"

"tabii ki." doktora selam verdikten sonra odaya girdim. vay be taegi, seni böyle de mi, görecektim..

sedyenin tam yanındaki sandalyeye baktım ama vazgeçip yanına çöktüm.

"tae?"

"efendim?" beklemediğim bir anda gelen sesiyle geriye doğru, popomun üstüne düştüm. şaşkın şaşkın ona bakarken bana güldü.

"iyi misin jungo?" ağzım açık kalmıştı. her an beni şok etmek için bekliyordu sanki.

"asıl sen iyi misin?" yerde oturmuş uzun uzun taehyung'u inceliyordum. sanki atomlarına ayrılıp gözümün önünde yok olucakmış gibi geliyordu.

"çok iyiyim, senin şu söylemediğin planlarını ne zaman yapıcaz?" kafasını çarpmak onda yan etki yaptı herhalde.

"taehyung en son ölüyorum galiba diyordun iyi misin sen? hayır yani anlam veremiyorum. acaba kafanı çarptığın için mi böyle oldun sen?"

kahkaha attı. Allah'ım gülüşü..

"dirildim jungo. noldu sevinmedin mi?"

"sevinmedim geri öl." bana yavru köpek gibi bakmaya başlamıştı.

"iyi, denerim." kendini sedyeye bırakıp bana sırtını döndü. kıkırdadım.

"şaka yaptım bebeğim, gel çıkışını yapalım." gülümseyerek geri döndü. zıplayarak sedyeden kalktı. bu çocuk çok değişikti.

hayır aslında değişik değildi, değişiğin vücut bulmuş haliydi.

hastaneden çıkış yaptıktan sonra eve döndük. taehyung' u zorla odaya gönderip yatırdıktan sonra yukarıya çıktım. merdivenin karşısındaki odaya girdim ve ordan balkonuna çıktım. manzarası dehşet güzeldi ve akşam burda olmak uffff.

yanımda getirdiğim battaniyeleri yerdeki pofidik halının üstüne serdikten sonra kenardaki pufları yanına çektim. bir on kadar yastık getirip kenarlara attım. mutfaktan hazırladığım bütün yiyecek ve içecekleri de taşıdıktan sonra balkondan çıktım.

"taehyungie!"

"ne o, senin yeteneğin de her dakika yeni lakaplar üretmek mi?"

"hmm, bilmem öyle mi?" kıkırdadım. "hadi gel sürprizim var."

"o nerde?" elini tuttum ve merdivenlere doğru çekmeye başladım.

"söylemem." dudaklarını büzerek bana ayak uydurdu. "tıch, çok oyunbozansın."

tamamı camla kaplı terasa geldiğimizde donup kaldı. "favori mekanıma hoş geldin.."

"jungo hava karardığında burada yıldızların altında senin kucağında otururken öpüşmek çok güzel olurdu."

"sevişmek de.."

pür dikkat taehyung'u ve ne yapacağını izliyordum. yere oturdu ve yanını pat patladı.

"havanın kararmasına daha ne kadar var ya? ha bir de, eğer gece şu ledleri açmayı düşünüyorsan hiç gerek yok."

kıkırdadım. "daha çok var, film mi izlesek?" gözlerimle karşıdaki televizyonu işaret ettim. "olur. ne izlesek?"

"seni izleyelim."

adam olana çok bile hesabı yapıyor, bölümü burada bitiriyorum hepinizi öptüm yb yi en kısa zamanda yazarım

görüşürüzz
💋

Pardon Bebek |TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin