1. Bölüm Olay

635 25 5
                                    

BİR KAHİRE MASALI

1.BÖLÜM OLAY

"Nillll, at şu topu kızım ya çeyizine mi saklıyacan?" Yeliz'in sesiyle içmekte olduğum meyve suyunu kenara bırakıp topa döndüm. Ayağıma kadar gelen top, nazlanmaya devam edip yanımdan ayrılmıyordu.

"Ama onun canı gelmek istemiyor." Diye sinsice gülüp sırıttım. Gelin alın be uşağınız mı var?

"Top topu çeker de ondan." Mert'e nefret dolu bakışlarımı ustalıkla attıktan sonra Yeliz'e döndüm. Sinirli hali bana hiç yardımcı olmayacağı için puflayarak topu ayak hizama aldım ve isabetli atışımla onlara fırlattım. Ne yazık ki kırılma sesini duyana kadar iyi gittiğimi düşünmüştüm.

"Aha da kırdı valla."

"Vuhuuuu uçtu cam uçtu."

İçimden kendime bütün tebriklerimi yağdırdığım sırada bu rezil anıma tanık olanlar alayla bağrışıyorlardı. Bizimkiler korkuyla yanıma geldiler. Mert'in sesiyle korkuyla ısırdığım dudağımı bırakıp ona döndüm.

"Babanın malı mı sandın Nil?" Sertçe yutkundum. Haklıydı. Bildiğin müdür odasının camını indirmiştim. Elimi hızla saçlarımın arasından geçirdim. Ne halt edecektim ben şimdi? Yanımızdan geçen öğrenciler gülerek bana bakıyorlardı. Bir tür acıyorlardı bana ama belli etmiyorlardı yani.

"Çocuklar ben vücudumda sigara yanıkları oluşsun istemiyorum." Dedim ağlamaklı sesimle. Üçü birden aynı anda bana döndü.

"Eeee hepimiz müdürün fantezilerini biliyoruz yani." Dedim tekrardan ağlama pozisyonuna dönerek. Üçü de 'helvanı da yeriz artık cınım ya' der gibi suratıma baktılar. Az sonra duyduğumuz ikinci gürültü ile bakışlarımızı merdivene çevirdik. Saygıdeğer, canımızın içi, bir tanecik müdürümüz merdivenlerden bize doğru geliyordu.

 "Cenaze çelengimde masraftan kaçınır da küçücük çiçek demeti yaparsanız bakın ruhum peşinizi bırakmaz ona göre." Deyip son vasiyetimi de bizimkilere yaptıktan sonra müdüre döndüm.

"Kırılan cam hakkında bir fikri olan var mı?!" müdür gürlediğinde bahçedeki alaycı bakışları umursamadan cevap verdim.

"Hocam kedi girmiştir." dediğimde Mert, Yeliz, Kaan ve müdür dâhil olmak üzere bakışlar üzerimde toplanmıştı, hayal gücüme bir kez daha hayran kaldım.

"Ne kedisi?" müdür tek kaşını kaldırıp kollarını göğsünde kavuşturunca şöyle bir düşündüm. Trafolara kedi girince bozuluyor da cama niye kedi girmesin dimi ama? Nasıl olsa o yaratık 9 canlı bir kere, her bir yere sığıyor. Geçen gün Nilgün teyzenin 8. Kattaki evine bile girmişti de yani oradan biliyorum.

 "Hocam biz camı hallederiz. Nil topu bize fırlatırken önüne kedi çıkınca yanlışlıkla top sizin odanızın camına geldi." Kaan'a minnettar bakışlarımı attıktan sonra müdür yedi mi yemedi mi diye ona baktım. Bir daha olmasın deyip gittiğinde dışarıya güçlü bir nefes savurdum.

"Kaan sağol. Yemin ediyorum bir şeyler uydurmasaydın bu psikopat müdür kızgın demirle eritirdi beni." Dedim elimle omzuna vurarak. Bana bakıp gülümsedikten sonra önemli değil anlamında başını salladı. Sonrasında da zil çaldığı için içeriye geçmiştik. Sınıfa girdiğimiz zaman alkışlar, çığlıklar havada uçuşuyordu. Ne olduğunu anlamayıp Yeliz'e baktım. O da ellerini açmış, ne oluyor yav? Pozisyonunda bana bakıyordu.

"Ooooov, Nil haberler sende. Müdürün camını patlatmışsın diyorlar." Sırnaşık Cem'e bakıp başımı salladım. "Hımmm, evet birazcık öyle oldu." Dedim yanımdan gitmesini umarak.

 "Arkadaşlar müdür yine sinirlendiğine göre kutlama yapabiliriz. Ama bu seferki kurbanımız Nil." Beni işaret eden Semih, masalardan birinin üzerine çıkmış, adımı anıra anıra söylüyordu. Bizim sınıfın asalakları da onu alkışlıyordu. Bu saçma andan kurtulma ümidiyle kimseyi umursamadan sırama geçtim. Birkaç gülüşmenin ardından hoca kapıda belirince telaş başlamıştı. İşte şimdi gülme sırası bendeydi, Necmi Hoca'nın bizim sınıfı sevdiği pek söylenemezdi. Şimdiki andan da elbette yararlanacaktı. Herkes bir gayret yerine oturmaya çabalarken hoca kitapları öğretmen masasına fırlatıp bağırmaya başladı.

"Ulan öküz, ulan davar öğrencilerim benim. Ne işiniz var sıranın üstünde? Altı yetmedi mi yavrucuklarım?!" Herkes gülmemek için dudağını dişlerken ben durumdan istifade söz aldım.

"Hocam kutlama yapıyorlarmış arkadaşlar." Dedim muzipçe sırıtarak. Yaşı bir hayli ilerlemiş olan Necmi Hoca bana bakıp soru içeren bakışlarını kaşlarıyla şekillendirdikten sonra devam ettim.

"Siz ikinci dönem olmayacaksınız diye sınıfı inlettiler. Özellikle de Semih, sizi ne kadar sevdiğinden bahsedip masanın üzerine çıktı ve gideceğiniz için bir göbek atmadığı kaldı." Dedim ispiyoncu öğrenci tipine bürünerek. Aslına bakarsanız intikam sıcak yenilince de tatlı oluyormuş. Necmi Hoca çatık yüzündeki çatık kaşlarıyla bakışlarını benden ayırıp büzüşen Semih'e çevirdi.

"Tahtaya geç." Bu otoriter ses ile hiçbir şey anlamamakla beraber Semih'in yavaşça tahtaya geçmesini izledik. Çocuğun bakışları bana kaydığında ateş gibi parlayan gözleri bana 'çıkışta gel, çıkışta' mesajını veriyordu. Umursamadan kendimi anın büyüsüne bıraktım. Az sonra hocanın sesiyle bakışlar Semih'te toplandı.

"Annen geçen veli toplantısında bana küçükken baleyle ilgilendiğini ve çok güzel figürler bildiğini laf arasında söyledi. Bize bu marifetlerini sergilemek ister misin?"

Büyük sözlerin ardından ağzında küfür mırıldanan Semih'e döndüm. Eğer bir bale gösterisi olacaksa bunu kesinlikle kaçırmayacaktım. Sınıfta gülüşme nidaları yükseldiğinde Semih 'Allah evinize ateşler salsın.' repliğiyle ateş gözlerini tek tek üzerimizde dolaştırmaktan sakınmamıştı. Eğer biraz daha bu manzarayı izleyecek olsam Semih'in sinirden kızaran suratına gülerek sınıftaki herkesi fitillemiş olacağımdan dudağımı sertçe dişleyip başımı hafifçe sallayarak cama döndüm.

 Ağaçlar yeni yeni yapraklarını dökmeye hazırlanırken, rüzgâr arada oynaşan yaprakları kandırıp havaya yükseltiyor sonra da onları kullanıp geri yerine bırakıyordu.

Okulun dışındaki küçük çocuklar parktaki kumların üzerinde kale yapmaya çalışırken rüzgar sayesinde gözlerine kum doluyor ve onlar da eşyalarını bırakıp bağırarak koşuyorlardı.

Uğuldayan rüzgar sınıfın camlarını dövüp tekrardan bağıran çocuklara ulaşıyordu.

Bir dakika ne çocuklar kaçıyordu, ne de gözlerine kum giriyordu. Bir tane adam kum havuzundaki bir çocuğun çenesini tutup...

Çocuğun boynunu ve çenesini tutup...

Yere yığılan çocuğu gördüğümde korkuyla yerimden fırladım.

Lanet olsun, o adam çocuğa ne yapmıştı öyle???



Nasıl buldunuz merak ediyorum. Lütfen yorum yapın.

Yapın ulen. gelmeyeyim oraya.

İlk hikayem değil, diğerini  sildim. Ama emek verdiğim ilk hikayem. Bu yüzden okuyup da vote vermeyeni...

Siz anladınız onu:)

Her neyse vote verin arkadaşlar beğenseniz de beğenmeseniz de verin yani emek sonuçta bu.

Ihıımmmm, yorum da yapın bi zahmet. Olur mu?

Şimdilik bu kadar, bölümü az yazdım. Sonraları daha çok yazmaya çalışacağım.

Saat: 18.29

Görüşmek üzere....

Bir Kahire MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin