2

86 6 6
                                    

Kahvaltı için aşağı indiğimde babam ve Park Sunghoon'ın masada oturmuş sohbet ettiklerini gördüm. Beni merdivende gördüğü anda konuşmayı kestiler. Babam gelmeden önce korumayı sıkı şekilde uyarmış olmalıydı.
" Günaydın." dedim babama. Sonra ona dönüp hafifçe gülümsedim. O ise düz bir şekilde önüne bakmaya devam etti.
Yemeğimizi bitirdikten sonra masadan kalktık, babam kendi odasına ben ise kendi odama çekildim. Korumam ile birlikte tabii.
Oldum olası özel koruma işini gereksiz bulmuştum. Yani, bp8eni öldürecek olan kişi yanımda bu adam varken de beni gayet öldürebilir. Tek bir kişi onlarca adamdan beni nasıl koruyabilir ki?
Yatağa oturdum ve telefonuma bakmaya başladım. O ise koltuğa oturdu ve odayı incelemeye başladı. Normalde olsa onunla konuşur, muhtemelen samimi bir ortam oluştururduk çünkü hem yaşlarımız yakına benziyordu hem de ben herkesle iyi anlaşırım. Ama konuşmadan kimseye kendimi sevdiremem. Telelatik güçlerim yok daha maalesef.
" Nasıl oda, kendim düzenledim." belki cevap verir diye ortaya bir soru attım ama 2 saniye yüzüme baktıktan sonra cebinden telefonunu çıkardı ve biriyle mesajlaşmaya başladı.
Ghostlandım resmen şu an. Ayrıca koruma değil mi o nasıl bu kadar rahat telefone bakabilir? Ya biri şu an içeri girip bıçaklasa beni?
Ben de telefonumu çıkardım ve instagramda öylesine gezinmeye başladım. 15 saniyelik reels videoları izlemekten beynim sulanmaya başlamıştı artık ama yapacak başka bir şey de yoktu. Belki biraz wattpad girip sevdiğim idol hakkında asla gerçekleşmeyecek olan bininci fictionu okuyabilirdim ama şu an hiç kitap okuyasım yoktu. Telefona bakasım da yoktu. Sadece biriyle konuşmak, hatta direkt konuşmak istiyordum.
Oflayarak telefonu yatağa bıraktım telefondan kafasını kaldırıp bana baksın diye. Ama bakmadı. Dosta korku düşmana güven veriyor yiğidim. Şu an kiminle mesajlaştığını bilmeyi o kadar istiyorum ki. Sevgilisi mi var acaba?
Onun sevgilisi olsam ne olurdu diye düşündüm bi an. Ama ondan hoşlandığımdan değil sadece kızla empati yapmak için valla. Sevgilimin başka bir kızın özel koruması olmasını asla istemezdim mesela. Yani ne bileyim şu an aynı odadayız. Aynı havayı soluyoruz falan. Mağaramda mutluyum ben tamam mı?
Boğucu geldiği için odadan çıktım ve bahçeye indim. Arkamdan geliyordu bu sırada. Açıkçası sürekli takip edilmek korkutucuydu evin içinde, ama mecburdum babam sağolsun.
Sagoluyoruz zaten moruk.
Yine havuz başına oturdum ve suyu izlemeye başladım. Muhtemelen başımda dikiliyordu yine sırık gibi diye düşünürken beklemediğim bir şey yaptı ve yanıma oturdu. Bacaklarını havuza uzattı ve aynı benim yaptığım gibi suyu izlemeye başladı.
Ne kadar zaman geçirdik bilemiyorum ama şikayetçi falan da değildim. Yüzlerce kez oturduğum ve dakikasında götümün ağrımaya başladığı bu mermer şu an fazla rahattı ve kalkmak istemiyordum. Muhtemelen ilk defa biriyle olduğumdan dolayıydı. Babam ya da eski korumalarım asla benimle beraber oturmazdı.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, sonunda Sunghoon'un telefonuna gelen bildirim ile gerçek hayata döndüm. Telefonunu çıkardı ve gelen mesaja cevap yazdı. Göz ucuyla, ama cidden fark etmesi imkansızdı, kimle yazıştığına bakmaya çalışırken göz göze geldik. 

Şu an utançtan şu havuza atlayıp kendimi boğmak istiyorum.

Direkt önüme döndüm ve side-eye attım utandığımı belli etmemek için. O ise her zamanki düz ifadesiyle bana bakıyordu. Bu çocuğu güldürmek imkansızdı herhalde. "Ne bakıyon maymun mu oynatıyoruz?" diyip ayağa kalktım, Yunjin burada olsaydı helal kızım böyle şaşırt rakiplerini diyip alkışlardı, eve doğru yürümeye başladım. Arkamda mı diye kontrol etmek için döndüğümde hala havuzun başında oturduğunu gördüm. " Gelmiyor musun? "

Bana dönmeden yüzünü eliyle sıvazladı ve ayağa kalktı. Kanka yemicem merak etme bana baktın diye. 

Ghostlandığım için 2 kat sinirlenerek ayaklarımı vurmamaya çalışa çalışa eve girdim. Bir şeye kızdığımda ayaklarımı yere vurmak sinirimi atmama yardım eden bir alışkanlıktı ama şu an bunu onun önünde yaparsam aptal olduğumu ya da tatlı olmaya çalıştığımı düşünebilirdi. Sonuçta hala bir yabancıydı. 

Akşam yemeğinden sonra odama çıktım, duş alacağımı söyleyip korumayı odadan kovduktan banyonun kapısını kilitledim ve şarkının sesini fulledim. 

Shawn Mendes - Stitches

Hani hayatınızın bir döneminde çok fazla dinleyip unuttuğunuz, açtığınızda sizi eskilere götüren şarkılar vardır ya. O şarkı benim için Stitches. 

Shawn Mendes'in sesiyle kutsandıktan sonra banyodan çıktım. Saçlarımı havlumla sarıp Hürrem Sultan gibi gezmeye hazırdım. Şarkıyı küçük küçük mırıldanarak, aynı zamanda da dans ediyordum, eskiz defterimi açtım. Şarkı ne kadar sakin olursa olsun vücudumla eşlik etmekten kendimi alamıyordum. 

" Sana sevgilim demeyi bırakırsam, devam edebilirim."

Kalemimi elime alıp rastgele çizgiler atmaya başladım. Çizim konusunda iyi değildim ama çizmek hoşuma gidiyordu. Şarkı hala kulaklarımda duyulurken çizdiğim resme baktım. Tanıdık gelen simayla önce gülümsedim, sonrasında gelen farkındalıkla ise sayfayı yırttım ve çöpe fırlattım. 

Girmedi. Aynı hayatımın hiç yoluna girmeyişi gibi. Neyse hayatı bu kadar romantize etmeye gerek yok. Kağıdı çöpe atmaya tenezzül etmeyip kendimi yatağa bıraktım. Telefonumu elime aldım ve Shawn Mendes'i elli bininci kez stalkladım. 

Camilla yerinde ben olabilirdim diye düşündüm. Ucube fantezilerimin gün yüzüne çıkma vakti gelmişti. Ama cidden Shawn kibardı, yakışıklıydı, uzundu. Resmen ideal tipimdi adam. Sabahtan akşama kadar şarkı söylese bana mısın demezdim. Offff...

"Ben ne zaman Shawn gibi biriyle tanışıcam amk?"

Telefonu sıkıntıyla yatağa fırlattım ama mesafeyi ayarlayamadığım için yataktan zıplayıp yere çakılmıştı. "Ayy." diye bir ses çıkarıp yataktan indim hemen. Ben telefonun bir şeyi var mı diye bakarken odamın kapısı FBI baskın yapıyormuş gibi açıldığında korkudan küçük, ufacık, bir çığlık attım. 

Neyseki Sunghoon'du. Bu çocuk cidden mutant falan olabilirmiydi? Telefon sesini odasından duymasının başka bir açıklaması olamazdı. 

Açıklama beklediğini belli etmek istercesine öksürdüğünde ona döndüm. Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Konuşmamakta direniyordu resmen. Kurallara da bu kadar uyulmaz ki aqq.

" Telefonumu düşürdüm. Kusura bakma. " Korumamdan da özür dilemedim demem artık.

Kafasını salladı ve kapıyı arkasından çekerek kapattı. Akşam yemeği için aşağı inmeden önce aynadan üstümü düzeltirken, bakışlarım kafamdaki havluda kaldı. 

Şu an utançtan kendimi ikinci kez havuza atmak istiyorum. 

Şeyhzade havlumu görmüştü. Utançtan cidden kendimi bir yerlere atmak istiyordum şu an. O yemeğe asla inemezdim artık. Hatta bir daha onunla aynı ortamda bile duramazdım.

Rezilllikkkkkk.

Merdivenlerden gelen sesleri duyduğum anda odamdan çıktım ve alt kata indim. Babamdan sonra yemek masasına oturmak yasaktı, bu yüzden babam merdivenlerden normalden daha sesli inerdi. 

Çoktan kurulmuş olan masaya göz gezdirdim. Sunghoon daha gelmemişti, muhtemelen bu kuralı daha bilmiyordu. Umarım babam onu tolere edebilirdi bir defalık. Babamla yemeğe başlamamızın üzerinden çok geçmeden beyefendi içeri girdi. Babam ona öldürücü bakışlarını yolladı tabii normal olarak. " Umarım geç kalmanın bir nedeni vardır. " Sunghoon'un yerinde olsam muhtemelen korkudan odama geri kaçardım. Oysa hafifçe eğildi, konuşmadı ya da yüz ifadesi değişmedi, sonra yavaşça sandalyesini çekip yerine oturdu. 

My Demon, SunghoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin