8

31 4 27
                                    

Biri my demon yb istemis valla boyle ficim oldugunu unutmustum

yazim yanlislari varsa soyleyin duzelteyim kontrol etmedm

iyi seyirler

-

" Ne oldu buna?" 

Sunoo'nun odasının kapısında 7 kişi dikilmiş, doktorun dışarı çıkmasını bekliyorduk. Sinirimi ondan çıkarmak istemediğim için Jake'in sorusuna yanıt vermedim. Onun yerine telefonumu çıkardım ve telefon görüşmesi yapacağımı söyleyerek uzaklaştım yanlarından. Sunghoon da arkamdan geliyordu.

Hastanenin kapısından çıktığım anda telefonumu çıkardım ve evi aradım. Beklediğim gibi güvenlikten biri açmıştı telefonu. 

" Telefonu Jaehyun'a ver. " dedim sakinleşmeye çalışarak. Sunoo bahçede dolaşırken nereden geldiğini bilmediğimiz bir silahla resmen öldürülmeye çalışılmıştı. Sesi duyduğum anda Sunghoon da ben de bahçeye koşmuştuk, Sunoo çimenlerin üzerine düşmüştü. 

Sonunda telefonu ona verdiklerinde, beklemeden bağırmaya başladım telefona. " Seni bu evde ne için tutuyoruz, Jaehyun?". Cevap alamadığımda yineledim sorumu, bu sefer daha yüksek sesle. " Seni bu siktiğimin evinde niye tutuyoruz, Jaehyun? Söyler misin?".

Kısa bir sessizliğin ardından tam tekrar konuşmaya başlayacaktım ki kısık şekilde, " Çatıları kontrol etmem için." dedi karşımdaki. " Peki söyler misin bana, Sunoo nasıl vurulabiliyor Jaehyun, madem görevin çatıları kontrol etmekse?". 

" Özür dilerim, efendim, dalgınlığıma gelmiş.". Sinir seviyemin ayaklarımdan kafama kadar yükseldiğini hissedebiliyordum. " Dalgınlığına mı gelmiş? Dalgınlığına gelmiş, öyle mi? Sana dalgınlığına gelsin diye mi maaş veriyoruz Jaehyun? Siktiğimin mermisi onu öldürürse napacaksın? Sorumluluk alacak mısın? " 

Omzuma dokunan eli fark edemeyecek kadar sinirliydim. Sunghoon omzuma elini koymuş, yine fark edilmeyince elini sıkmıştı yavaşça. 

Sinirle ona döndüm bu sefer. Jaehyun'a bağırmak sinirimi geçirmemişti. " Ne var?" dedim aynı tonda. Mala bakar gibi yüzüme bakmaya devam edince elimle yüzümü sıvazladım önüme dönüp. 

O sırada da Jake dışarı çıkmış, doktorun çıkmak üzere olduğunu haber vermek için beni aramaya başlamıştı. Onu gördüğümde yanına gittim. 

" Ameliyathaneye alacaklar, reşit birinin imzası lazım. " dediğinde omuzlarımı düşürdüm. Gruptan kimse henüz 20'sini doldurmamıştı. Ülkede reşit olma yaşı ise 20'ydi.

" Ailesine haber vermemiz lazım." dediğimde kaşlarını çattı Jake. " Hayır. " dedi direkt. Sonra yanımda duran ve eli hala omzumda olan Sunghoon'a baktı. " Sen reşit değil misin? Bizim için imzalar mısın?" dedi ona doğru. 

Ben de onayladım onu. Sunghoon'un imzalaması daha hızlı olurdu, kesinlikle. Jake ile konuşmak istediğini belli eder şekilde onun kolunu tuttu ve birkaç metre ileriye gittiler. Gözleri hala benim üstümdeyken birkaç dakika boyunca konuştular. 

Sonunda, muhtemelen, ikna olduğu için beraber hastaneye geri döndük. İkimiz imza atmak için resepsiyona giderken Jake, doktora haber vermek için üst kata çıktı. 

" Teşekkür ederim. " dedim Sunghoon önüne uzatılan kağıdı okurken. Kaşlarını kaldırıp bana bakınca açıklama hissiyatı duydum. " Aramızdaki tek reşit sensin, imzalamasan muhtemelen ameliyat olamayacaktı. ". Anladığını belli etmek için kafasını aşağı yukarı salladı. Aslında onunla iletişim kurmak pek zor değildi.

O hala kağıtları okurken yan profilini inceledim. Herkesin kıskanacağı türden bir yüzü vardı, kız-erkek fark etmeksizin. Sonunda 3 kağıdı da imzaladığında kalkıp Sunoo'nun ameliyata gireceği salona gittik. Pencerenin arkasından beyaz hastane yatağıyla içeri taşınan Sunoo'yu izledim.

" En son Niki onu maskeyle korkuttuğunda bayıldığı için hastaneye gelmiştik, değil mi? " dedi Yunjin ortamı yumuşatmak adına. Dediğine güldüm yavaşça.  " Orospu çocuğu Niki." dedim sonrasında. 

" İyi olur, değil mi?" diye sordu Seungmin uzun süren bir sessizliğin ardından. Belli etmese de hepsi Sunoo'yu severdi. Belki Heeseung hariç, ama o bile buradaydı ve son 2 saattir Sunoo'nun ameliyattan çıkmasını bekliyordu.

" Tabii ki iyi olur, mermi götüne saplanmadı ya kardeşim, kolunda işte çıkaracaklar iyileşecek. " dedi Yunjin agresifçe. " İyi düşün, iyi olsun." demeyi de unutmamıştı sonrasında. 

Gözüm arkadaki koltuklardan birine oturmuş telefonuyla ilgilenen Sunghoon'a kaydı. Döndüm ve yanına oturdum aramızda bir koltuk boşluk bırakarak. " Öncesi için özür dilerim." dedim son 5 dakikadır aklımı kurcalayan konuyu sonunda açarak. Her zamanki gibi kaşlarını hafifçe kaldırınca, " Telefonda konuşurken sana bağırdığımda, biraz sinirliydim o an, özür dilerim. ". Kafasını 'önemli değil' der gibi salladığında rahatladım ve kafamı duvara yasladım. 

Biraz dinleneyim diye düşünürken Jake'den gelen çığlıkla gözlerimi açmıştım anında. " Çıkıyor." dediklerinde ayağa kalktım ve pencerenin arkasından Sunoo'nun odaya alınmasını izledim. Yatağı önümüzden geçerken rengi atmış suratını net bir şekilde görebilmiştim. 

Yunjin destek olmak amaçlı yanıma gelip omzumu pat patladı birkaç kez. " Senin suçun değil, Ji Eun." dediğinde son bir saattir tutmaya çalıştığım gözyaşlarım dökülmeye başlamıştı yavaşça. Ağladığımı görmesinler diye arkamı döndüğümde Sunghoon ile göz göze geldik. Yakalanmanın verdiği çaresizlikle yaşların gözümden düşmesine izin verdim. 

İkimizden başka kimsenin kalmadığı koridorda daha da rezil olmamak için elimle yüzümü kapattım ve sessizce ağlamaya devam ettim. 

Vücudumu saran ellerle duraksadım, ellerimi yüzümden çekip karşımdaki bedene baktım. O ise bana bakmadan ellerini sırtıma dolamış, yüzünü omzumun üzerine koymuştu. Sırtımdaki ellerini yavaşça oynattığında yaşlar gözümden tekrar düşmeye başladı. 

Ben sessizce ağlarken yanımda durdu, yaklaşık 10 dakika kadar öyle kaldık. Sonunda normal halime döndüğümde, yavaşça uzaklaştım ondan. O da sırtımdaki ellerini çekmişti kendine.

" Teşekkür ederim." dedim kısaca ve Sunoo'nun odasına gitmek için arkamı döndüm. Gruptan oda numarasını öğrendikten sonra beraber merdivenlerden çıkıp Sunoo için ayrılmış olan odaya girdik. 

Bembeyaz odayı gördüğümde içim daraldı. Sunoo hiç sevmezdi böyle odaları. Gözüm yatağa iliştiğinde onun hala uyanmadığını gördüm. Ne zamana uyanırdı acaba?

" Doktor birkaç saate uyanır dedi." dedi Yunjin düşüncelerimi okumuş gibi. Başımla onayladım onu ve Sunoo'nun yatağının yanındaki küçük pufa oturdum. Elini tutup kısaca özür diledikten sonra çıktım odadan. Hemşire fazla durmayın demişti zaten, Yunjin refakatçi olarak kalacaktı yanında işi olmadığından. 

Odadan çıkmamla telefonumun çalması bir olmuştu. Tanıdık olmayan numaradan gelen aramayı onayladım ve kulağımı götürdüm telefonu. Uzun bir süre ses gelmeyince dolandırıcı olduğunu düşünüp kapayacaktım ki karşı taraftan bir ses geldi.

" Hediyemi beğendin mi?"


My Demon, SunghoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin